“I love komplo teorisi’’

Seviyoruz komplo teorilerine inanmayı. Sevmek bir yana istediğimiz gibi olunca hemen inanmakla kalmayıp aynı zamanda başkalarının da inanmasını istiyor, bunun için çaba sarf ediyoruz. Çarşamba gecesi bunun güzel bir örneği yaşandı. Burgaz Ada’da, Fazıl Say’ın, Sait Faik’in ölümünün 60. yılı dolayısıyla bestelediği eser sahnelendi. Aynı saatlerde Ataşehir’de bir başka dert yaşandı. Küçükbakkalköy’de bulunan trafo merkezindeki yer altı kablolarında yangın çıktı, Anadolu Yakası’nın bir bölümü elektriksiz kaldı. İşte kıyamet de bu nokta da koptu. Önce kendi aralarında sonra da sosyal medyada “Erdoğan elektrikleri kestirmiş” komplo teorisini yaydılar.

Mesela Radikal’de Cem Erciyes şöyle yazdı: “Konserden hemen önce elektrikler kesildi ve ada karanlığa gömüldü. İşin ilginci elektrik tam da konser bittiğinde geldi...Sosyal medyada sabotaj yorumları gırla gitti” “İşin ilginci” vurgusu “acaba”‘yı ben de paylaşıyorum demektir aslında. Oysa aynı gece arızanın ne kadar yaygın olduğunu merak eden herkes öğrenmişti, nedense yazıya o kısım girmemiş...

***

Bizim istediğimiz birini hedef aldığında komplo teorilerine inanma eğilimiz artıyor ya, asıl körlük de burada başlıyor. Özelleştirilen dağıtım şirketlerinin trafo bakımı için yaptıkları planlı kesintiler neden bu kadar çok, neden bu kesintiler insanların uykuda oldukları saatlerde yapılmaz diye konuşmamız lazım aslında.

Türkiye’de Enerji Bakanlığı koltuğunda Cumhuriyet tarihinin en başarılı bakanlarından biri oturuyor. Hemen Soma faciasını hatırlatacak olanlar çıkacaktır ama unutmayın Mısır’dan likit doğalgaz getiren tanker fırtına nedeniyle Tekirdağ limanına yanaşamadığı için az daha soğukta kalacaktık.

Artık daha çok kaynaktan daha iyi fiyata enerji kaynağı alıyoruz, tekel konumu kalkan ülkelerin siyasi etkisinden de kurtuluyoruz. Soma’da yaşanana gelince, yapılan alçaklıkların kanun ve mevzuat ile aşılması zor, baksanıza adamlar müfettişleri yanıltmak için göstergelere bir şekilde oksijen ulaştırmışlar.

***

Biz konumuza ve komplo teorilerine dönelim. Eğitim ve gelir seviyesiyle alakası yok komplo teorilerine inanma ve inandırma iştahımızın. Çok zamanımızı, çok enerjimizi alsa bile önce inanıyor sonra başkalarını da inandırmak istiyoruz. Belki farkında değiliz ama en kullanışlı yanımız bu bizim.