Ayrýntýsýna girmeden meraklýsýna tarihi not.
Tarih: Fi tarihi.
Yer: Doðu’da bir medrese.
Geleneksel medresenin baþýnda babasýndan devraldýðý müderrislik misyonunu sürdüren nispeten genç bir molla var.
Medresenin öðrencileri arasýnda sonradan ulusal ve uluslararasý ölçekte meþhur olacak öðrenciler var.
Diðerleri þimdilik bahsi diðer olduðu için sadece bir isim vereceðim: M.F. Gülen.
Güvenilir ravilerden biri anlatýyor:
Günün birinde iyi giyimli iki zat müderris mollanýn kapýsýný çalarlar.
Kendilerine yaptýklarý teklif þu olur: “Namýný biliriz. Senin elinden tutup hem ulusal düzeyde hem de dünyaca meþhur biri yapmak isteriz. Böylece daha iyi hizmet etmiþ olursunuz.”
Bizim molla münasip bir dille kendilerine teþekkür eder.
“Ben halimden memnunum. Baba mirasý olarak medresede öðrenci yetiþtirmeyi tercih ederim.”
O esnada artýk þaka yollu mudur nedir bilinmez gözüne iliþen cýlýz ve sessiz M.F. Gülen’i iþaretle, “Ýþinize yararsa bu öðrencimi alýn!” der.
Olan olur.
O çelimsiz ve sessiz öðrenci bir süre sonra Edirne’de din görevlisi olarak baþgösterir.
Sonrasýnda Ýzmir Kestanepazarý’nda kendi “Cemaati”ni oluþturmaya baþlar vaiz sýfatýyla.
Sonrasý malum.
Önce ulusal sonra uluslararasý ölçekte meþhur olur.
Her dönemde korunur ve kollanýr.
Sadece sað iktidarlar döneminde deðil sol kökenli Ecevit zamanýnda da himaye görür.
Gün gelir kendi paralel devletini kurar.
Sonrasý biliniyor.
Bilineni tekrar vakit israfý olur.
Hem lafýn tamamý da akýllýya denmez…
“Benim FETÖ’cüm iyi, seninkisi terörist!”
“FETÖ borsasý!” dediði için sevgili kardeþim Þamil Tayyar’ý içimizde linç etmeye kalkýþanlarýn belli ki yarasý vardý.
Gerçekte FETÖ’cü olmadýklarý halde o ithamla içeri týkýlmak istenenler þayet yakýndan tanýdýklarýmýz ise elbette kol kanat gerdik.
Sorun burada deðil.
Sorun, tescilli FETÖ’cü olduðu bilinenlere içimizden birilerinin siyasi güçlerini kullanarak hamilik yapmalarýydý.
Bir baktýk ki içerde olmasý gerekenler dýþarý çýkmýþ!
Kendi ilinde FETÖ yapýlanmasýna parasýyla can verdiði bilinen kimi ünlü iþadamlarýna önce dokunulamadý.
Sonra dokunulduðunda ise geçmiþte Cumhurbaþkanlýðý ve Adalet Bakanlýðý yapmýþ kimi zevat tarafýndan sahip çýkýldý.
Onlara dokunan emniyet ve yargý mensuplarý adeta tehdit edildi.
Kimi güçlü siyasiler gözaltýna alýnan FETÖ’cü iþadamlarýný veya yakýnlarýný kurtarmak için resmî plakalý araçlarla sözde ziyaret amaçlý gittikleri Baþsavcýlýk makamlarýna telkinde bulundular.
Lafý uzatmaya gerek yok...
Kimin kendi ilinde hangi FETÖ’cüye nasýl hamilik yaptýðý biliniyor...
O ilin emniyet müdürleri ve Baþsavcýlarý çok iyi biliyor...
Bu durum iki þeyi beraberinde getirdi:
Adalet duygusu tahrip oldu.
“FETÖ borsasý” algýsý oluþtu.
Bundan da haksýz yere Reis ve AK Parti yara aldý.
FETÖ ile mücadeleyi bu þekilde sulandýrýp itibarsýzlaþtýranlar ayný zamanda FETÖ ile cesaretle mücadele eden isimleri de türlü iftiralarla saha dýþýna itmeyi baþardýlar.
Kendileri ise itibarlý katlarda varlýklarýný sürdürme becerisi gösterdiler.
Bunu gören halkýmýzýn hem vicdaný yaralandý hem de güven duygusunda aþýnma meydana geldi.
Bu tiplerin Reis’e ve AK Parti’ye verdiði zarar emin olun ki FETÖ’nün verdiði zarardan az deðildir.
Rabbim sonumuzu hayreylesin!