Ülkedeki siyasi yapý geçmiþteki gibi deðil. Gerçi her parti eskinin devamý ya da bir kopyasý sayýlsa bile hepsi yeni. Geçmiþte sorunlar daha çok içerideydi ve Türkiye’nin dýþ baðlantýsý Ýkinci Dünya Savaþýndan sonra, büyük güçler tarafýndan belirlenmiþ ve bu kabul edilmiþti. Siyasi dönüþüm dünyadaki güçlerin mücadelesi sonucu ortaya çýkýyordu. Darbelerle deðiþim saðlamak isteyen güç çoðunlukla Avrupa idi, bu da eskiden ülke içinde yarattýðý güçlerin desteðiyle gerçekleþiyordu.
Türkiye bölgede genel etkisi olmasý beklenen bir ülkedir. Her ülkenin yöneticileri ülkelerinin ön plana çýkmasýný kendi baþarýsý sayar. Oysa ülkenin önemi dünya þartlarýnda belirlenir ve iktidarlar bu sonuçtan ya iyi sonuçlar çýkarýr ya da ülkede gerginliklere neden olur. Çünkü yeni dünya þartlarýný destekleyen ya da bunun ülkesi aleyhine olacaðýný düþünen ve etkilerin böyle düþünmeye sebep olduðu zamanlarda deðiþimin karþýsýnda olanlar vardýr.
Bazen dünyadaki deðiþmeler önemsenmez ve ülke içindeki rekabet belirleyici olur ya da böyle olduðu sanýlýr. Her grup deðiþmeleri kendi eseri saydýðý için dýþ etkiler gözardý edilir. Ama ülkedeki bazý çevreler birbiri ile büyük rekabete giriþir ama bu olaylar halka sokak eylemleri ile yansýtýlýr. Yani bir aðacýn kesilmesi toplumda büyük yankýlar yaratabilir. Bir taraf bunun yanlýþ olduðunu söylerken diðeri halka hizmetin ürünü olduðunu söyler. Burada sorunu bir aðaç meselesi olarak almak yanlýþtýr. Eylemci taraf bir dalýn kesilmesini de ayný biçimde karþýlayabilir. Bir olayýn kim tarafýndan niçin yapýldýðýný anlamak için kullandýðým bir metot vardýr ve adýný ‘sonuçlardan sebeplere’ koydum. Yani bir olayý önce sebeplerinden baþlayarak analiz etmek yanlýþ sonuçlara yol açabilir. Önce olayýn nasýl bir sonuç yaratacaðýna ve bunun kimin amacýna hizmet ettiði araþtýrýlýr ve buradan olay hakkýnda doðru bir karara varýlýr.
Önümüzdeki dönemde siyasette bazý etkiler olacaðý anlaþýlýyor. Bunlarýn temelinde Erdoðan’a karþý yapýlacak eylemler gelir. Çünkü bu eylemler yeni deðildir ve sürekli yeni biçimlerde tekrarlanýr. Birini yýpratýrken yerine geçmesini istediðinizi yüceltmeniz gerekir. Bu nedenle partide yeni bir yýldýzýn parlayacaðýný beklemek lazým. Bunun yanýnda parti içinde farklýlýklar yaratmak ve yeni bir eðilime yol açmak gerekir. Bu zor deðildir mesela bir kelime Erdoðan’la Arýnç arasýnda farklýlýk yaratmak için kullanýlmýþtýr. Taraflarýn bu ayrýþmayý reddetmesi sorunu çözmez. Olayý büyüten haberler duymaya hatta bunlara yeni þeyler ilavesine hazýr olmalýyýz.
CHP’nin geleceði problemli olabilir. Bunun hazýrlýðý Baykal’ýn tasfiyesiyle baþlamýþtýr. Þimdilerde CHP’nin bir tek görüþü vardýr. O da Erdoðan’ýn tasfiyesidir. Bunun için kullanýlan dil veya tavýr, vesair teferruat konu edilerek her zaman birtakým eylemler yaratýlabilir. Bu duruma bakýnca da ister istemez dünya ve Türkiye’nin yeri onlarý pek ilgilendirmiyor gibi görünmektedir. Kýlýçdaroðlu’nun parti içindeki aydýn kesimi ve bürokrasiyi tam olarak temsil ettiðini düþünmüyorum aksine bu partiyi mahalle kavgasýnýn temsilcisi gibi göstermektedir.
MHP ise dar bir kesimin düþüncelerine göre ülkeyi idare etmek istercesine düþünceler sunmaktadýr ve kendini farklý sayan kiþilerin susmasýný istemektedir. Bu tavýr partinin yeni bir yönetim istemesine neden olacak ya da siyasetin güç ve imkanlarýyla yetinen bir muhalif parti olmaya devam edecektir.