Ýç savaþýn eþiðindeki ülkeler; nedenler-sonuçlar ve Türkiye...

Bu hafta sonu, yani 22-23 Þubat’ta G-20 Maliye Bakanlarý ve Merkez Bankasý Baþkanlarý toplanýyor. Para ve Maliye politikalarýnýn durumunu, uygunluðunu ve önlerindeki olasý riskleri konuþacaklar. IMF’de bu toplantý için bir bildiri yayýnladý. IMF, geliþmekte olan ülkelerde para birimlerinin sert düþüþünün ve buna baðlý olarak hýzla yükselen faizlerin büyüme üzerinde risk oluþturduðu vurgusunu yapýyor. Ancak bildiride, Ukrayna, Tayland gibi ülkelerdeki kalkýþmalara da vurgu yapýlýyor ve önümüzdeki günlerde geliþmekte olan ülkelerde siyasi riskin çok üst düzeye çýkacaðýna iþaret ediyor.

Venezuela...

Nitekim Venezuela da, muhalif lider Lopez’in olaylý bir þekilde teslim olmasýndan sonra, Ukrayna ve Tayland’a eklenecek gibi gözüküyor. Chavez’den sonra iþbaþýna gelen Maduro, ne yazýk ki, Venezuela’yý yeniden inþa edecek vizyona sahip deðil. Venezuela’nýn 2012 yýlýnda, dünyanýn en büyük petrol rezervlerine sahip olduðu ortaya çýktý. Böylece Suudi Arabistan’ýn bu alandaki liderliði de bitmiþ oldu.

OPEC verilerine göre, 296 milyar varil ham petrol rezervine sahip olan bu ülke, þu anda temel mallarda bile kýtlýk çeken, yoksullukla boðuþan, yarýn ne olacaðý belli olmayan bir yere dönüþmüþ durumda.

Dünya ekonomisi yüz elli yýldýr petrol üzerinden dönüyor. Petrol ve türevlerinin ekonomisi 21. yüzyýlýn ilk çeyreðinde iniþe geçti ama yine de petrol, temel bir emtia olarak, uzun yýllar zenginliði belirleyecek. Ýþte tam yüz elli yýldýr, Venezuela’nýn bu zenginliði ortaya çýkartýlmadý. Týpký Hazar, Irak, Ýran, Doðu Akdeniz kaynaklarý gibi. Þimdi Venezuela’nýn özgür, demokratik bir ülke olarak böyle bir yeraltý zenginliðini deðerlendirip dünya piyasalarýna girdiðini düþünün, enerjiden baþlayarak bütün emtia fiyatlamalarý ve sonra da bütün sistem alt üst olur. Ýþte bunun için Venezuela daha çok karýþacak.

Tayland...

Peki Tayland’a bakalým; Tayland, G.Kore’den baþlayan Tayvan’la devam edip, Malezya’dan kuzeye, Çin’e çýkan, çok önemli bir geçiþ ekonomisi ve Vietnam’ýn yanýbaþýndaki bu stratejik ülkenin ordusunu ABD, týpký Mýsýr ordusu gibi, elinde tutuyor ve silahlandýrýyor. Tabii ABD’nin burayý yýllardýr üs olarak kullandýðýný da söymeye gerek yok. Tayland’da denetimi kaybeden, Bangladeþ’ten baþlayarak Pakistan’a uzanan ve Afganistan’ýn kuzeyinden, bütün Çin sýnýrý boyunca geçen Kýrgýzistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan hinderlandýný da bir müddet sonra denetleyemez.

ABD’nin yeni stratejik yönelimi, Pasifik’te yoðunlaþmak ve Çin’i güneyden kuþatarak, Hazar havzasýna varmak.

Tayland’da 2008’de Çin yanlýsý olduðu gerekçesiyle Kral’ýn ve ordunun desteklediði darbeyle devrilen Thaksin Þinavatra’nýn yerinde þu an kardeþi Yingluck Þinavatra var. Þinevatra ailesi, Tayland’ýn medya ve telekomünikasyon alanýnda yükselen zenginlerinden. Çin sermayesinin öne çýkardýðý bir figür Þinavatra; ve ordu -kralcýlarýn aksine, feodal yapýnýn çözülmesini, demokratik reformlarýn yapýlmasýný, ülkedeki gelir daðýlýmýnýn düzelmesi istiyor ve bu yönde adýmlar atýyor. Bunun için yoksul kuzey, hatta orta gelirli aileler tarafýndan destekleniyor. Bu arada 2008 yýlýndaki kral ve ordu darbesinde görevden alýnan aðabey Þinevatra’nýn yolsuzlukla suçlandýðýný da söylemeye gerek yok sanýrým.

Ukrayna...

Þimdi gelelim Ukrayna’ya... Ukrayna’nýn kelime anlamý sýnýr ülkesi; Stratfor’un kurucusu George Friedman Ukraynalý’dýr. Babasýnýn yedi dil konuþtuðunu söyler; Macarca, Romence, Slovakça, Lehçe, Ukraynaca-Rusça ve eski Ýbranice... Ama Friedman’ýn babasýnýn doðduðu Karpat köylerindeki bütün köylüler bu dilleri az çok konuþurmuþ; nedeni de, hayvanlar bir sýnýrdan ötekine geçtiðinde hayvanýn kendisine ait olduðunu anlatabilmek için... Friedman, babasýnýn dil derinliðinin; ‘iþte bu tavuk -ya da inek- benim’ gibi cümlelerle sýnýrlý olduðunu çok sonra keþfettiðini yazar. Ukrayna, iþte bu anlamda ‘paylaþýlamayan’ bir ülkedir. Friedman, memleketinden imparatorluklarýn sýnýrlarýnda yaþayan bir ülke diye bahseder. Ýþte bu tarihi, þu anda olan bitenle birleþtirence Ukrayna’da olan biteni çözersiniz. Ukrayna’yý kaybeden, Polonya’dan baþlayarak, Slovakya, Macaristan ve Romanya pazarlarýndaki denetimi de kaybeder. Odessa ve Sivastopol limanlarý enerji ve pazar için çok stratejik limanlardýr. Yani þunu söyleyebiliriz; Uzak Asya’da Tayland neyse, Avrasya hinderlandý için Ukrayna odur. Tabii Tayland nasýl ABD için askeri bir üs konumumdaysa, Rusya için de Ukrayna, aynen böyle bir üstür. Ancak 2004 yýlýnda Turuncu Devrim’le baþlayan süreç, Ukrayna halkýnýn baðýmsýzlýðý, bu anlamda yeni bir demokrasi arayýþýný da anlatýr. Öte yandan bu süreci, hem baþlangýç olarak hem de bugün vardýðý aþama olarak, bütün bu pazar ve enerji kapýþmasýndan ayrý tutamayýz. Düþünün Ukrayna’nýn hemen kuzeyinde Belarus var ve bu ülkeyle Rusya gümrük birliði imzalamýþ.

Türkiye’nin, Azerbaycan’la birlikte Güney Gaz Koridoru’nun (GGK) temel aksýný oluþturmasý ve Doðu Akdeniz’de Ýsrail’in çok önemli kaynaklara ulaþmasý ve bunlarýn da GGK’na baðlanmasý olasýlýðý ayrýca Ýran’ýn bu yeni enerji oyununa katýlma isteði, Rusya’ya güney geçiþini kapatýyor. Bundan öte, Türkiye’nin güney ticaret geçiþlerinde ticari ve fiziki olarak öne çýkmasý ve Boðaz geçiþlerinde yeni bir rejim oluþturma isteði de Rusya için Ukrayna’nýn önemini yukarý çekiyor. Ama bütün bu olan biteni, Batý ve Rusya arasýndaki çekiþmeye baðlý olarak geliþen ve iki tarafýn istihbarat teþkilatlarýnýn kýþkýrttýðý olaylar olarak göremeyiz tabii. Ukrayna’da geleceðini AB’de gören, Sovyet deneyimini yaþamamýþ, çoðunlukla üniversite mezunu ve çoðunlukla iþsiz genç bir sýnýf var; ayaklanmanýn -sol ve aþýrý sað olsun- bir sýnýfsal merkezi bu. Öte yandan Ukrayna’da yerleþik, tarým ve endüstride çalýþan, Avrupa ile rekabet etmek istemeyen, Rusya ile gümrük ve pazar birliðine girerek -ne üretirsek Ruslar alýr- daha stabil bir yaþam isteyen bir diðer kesim de çatýþmanýn diðer yüzü... Dikkat ediyorsanýz, týpký Türkiye’de olduðu gibi, burada eski sað ve sol kavramlarý yok. Belki eski-yeni ya da yaþam çizgisi tercihi var.

Ortak özellikler ve Türkiye...

Ýþte size IMF’nin dikkat karýþacak dediði ve iç savaþýn eþiðindeki üç ülkeyi anlattým. Bu üç ülkenin de ortak özellikleri þunlar; 1) Üç ülke de pazar ve enerjide, üretim-geçiþ ülkeleri, her üç ülkede de eskiyi devam ettirmek isteyen, ülke çýkarýna aykýrý çürümüþ bir sermaye sýnýfý var -týpký Türkiye gibi- 2) Üç ülkede de toplumsal sýnýflar çok dinamik ve hareketli, yýllardýr darbe ve baský ile bilenmiþ yeni bir orta sýnýf var ve bu orta sýnýfýn, eðitim ve teknolojiye ulaþýmýna paralel talepleri de çok yoðun -týpký Türkiye gibi- 3) Her üç ülkede de, önümüzdeki süreci okuyan ve küresel güçlerden baðýmsýz davranmaya çalýþan yeni bir devlet ve siyaset dinamiði ortaya çýkýyor -týpký Türkiye’de olduðu gibi-.

Ama bu üç ülkede olanlarýn týpkýsýyla Türkiye’de olmasý için de çok çalýþýldý, bunun da nedenlerini ve arkasýndakileri biliyoruz.