Ýç savaþtan seçim çýkarabilmek

Türkiye-Rusya iliþkilerini sadece Suriye perspektifinden okumak, iliþkinin seyrinin Suriye’de yaþananlara göre radikal deðiþimler geçireceðini düþünmek büyük hata olur.

Rusya’nýn Türkiye ile ikili iliþkisi, Suriye ile ikili iliþkisinden daha fazla, daha önemli ve daha göz ardý edilemezdir. 32 milyar dolarlýk ticaret hacmi, 3,5 milyon Rus turist, 20 milyar dolarlýk Nükleer Santral Projesi, seneye fýrlatýlacak Göktürk uydu projesi gibi birçok konuda Rusya-Türkiye iliþkileri derinleþerek devam etmektedir.

Ýki ülke arasýnda iki kez yapýlan Üst Düzey Ýþbirliði Konseyi’nin üçüncüsü Ekim ayýnda Türkiye’de yapýlacak. 100 milyar dolar olarak deklare edilen ticaret hacmi hedefi, küçümsenemeyecek bir rakamdýr. Rusya’nýn bölgede Suriye üzerinden gözettiði bir kýsým çýkarlar elbette vardýr, ama Türkiye ile çýkar çatýþmasý veya iliþkilerde soðuma bekleyenler yanýlýrlar. 

Türkiye’nin bu sorundan en fazla etkilenen ülkelerin baþýnda geldiði ve yaþananlara sessiz kalamayacaðý, herkes tarafýndan görülüyor. 40 bini aþan Suriyeli göçmenler bir yana, terör örgütünün bölgedeki etkinliði ve iç karýþýklýðýn ürettiði risk faktörleri herkesten fazla Türkiye’yi etkilemektedir. Suriye’de gerek geçiþ sürecinde gerek yeni dönemde Türkiye’nin oynayabileceði roller de küçümsenemeyecek kadar çoktur. Her geçen gün siyasi ve stratejik iliþkileri daha fazla derinleþen Türkiye ve Rusya’nýn bu konuda karþýlýklý hassasiyetleri ve menfaatleri gözetecek þekilde daha yoðun bir iþbirliði geliþtirmesi, kaçýnýlmazdýr.

***

Suriye sorununda statüko sürdürülemez boyutlar kazandýðýndan, Esad’ýn devamý yönünde oluþan pozisyonlarýn gözden geçirilmesi gerekir... Hama katliamý ve devam eden ölümler, Esad yönetiminin meþruiyetini tükettiðini, yönetim etrafýndaki destek halkasýnýn daðýlmaya baþladýðýný göstermiþtir. Esad yönetiminin ömrünü uzatacak her destek, ölümlerin sürmesine, iç savaþýn derinleþmesine, Suriye’nin geleceðinin daha sorunlu hale gelmesine katký anlamýný taþýr. En önemlisi de, mevcut durumun daha da kötüleþmesi, statükodan fayda uman yaklaþýmlarý boþa çýkaracak, murad edilenin aksi sonuçlar doðuracaktýr. Suriye’de yönetimin bu haliyle ve yaklaþýmla devam etmesinde ýsrar edenler, geçiþ sürecindeki ve yeni dönemdeki etkinliðini kaybederler...

Baþbakan Erdoðan’ýn Rusya’da basýna çizdiði tablo, makul ve samimi bir zemin sunmaktadýr. Ülkeyi seçime götürecek bir uzlaþý hükümetinin kurulmasý ve ortaya çýkacak halk iradesine herkesin saygý göstermesi... ‘Geçiþ sürecinde Esad olmasýn, ama sandýktan çýkarsa halkýn takdiridir’ þeklindeki tavýr bence önemlidir. Esad rejiminin düþmesiyle çýkarlarý zedeleneceðini düþünen ülkeler de, statükonun devamýndan rahatsýz olanlar da Suriyelilerin özgür bir seçimde oluþacak iradesine saygý duymak durumundadýr. Uluslararasý güç çekiþmeleri arasýnda bir ülkenin ve halkýn eriyip gitmesine seyirci kalmak insani bir perspektif olamaz...

Ölümlerin sürdüðü bir ortamda ‘adam kapmaca’ oynamaktansa, sandýklarýn olduðu bir ortamda inisiyatif mücadelesi vermek daha medenidir.

Esad bir an önce yönetimi býrakmalý ve mutabakata varýlan isimlerin ülkeyi özgür seçimlere götürmesi planlanmalýdýr. Çýkacak sonuca ise herkes saygý göstermelidir.

Rusya devlet ajansý RÝA Novosti’de çýkan bir yorumda þöyle deniyor: “Annan ve Erdoðan’ýn Moskova ziyaretleri, Suriye’de bugünkü iktidarýn kalmasý ya da gitmesinden çok, ileride Moskova’nýn bir bütün olarak bölgede ne kadar söz sahibi olacaðýyla ilgili. Burada kiminle ortaklýða gidilebilir? Müslüman ‘büyük Ortadoðu’da hangi rejim Rusya’ya daha yakýn? Ýran mý, Suriye mi? Görünen o ki, Türkiye’den daha iyisi yok.”