7 Kasým Salý akþamý Ýst.- Fatih’te ‘Yeryüzü Ýyilik Hareketi’nin merkezinde, 10 Kasým Cuma akþamý da, ‘Ýnsan ve Medeniyet Hareketi’nin davetlisi olarak Gebze’deydim. Her iki toplantýda ele alýnan konular özellikle de Müslüman dünyasýnýn kalbi mesabesindeki Ortadoðu coðrafyasýnda emperyalist devletlerin ve güç odaklarýnýn devamlý enrikalarý kadar ve ondan da daha önemlisi, kendi iç dünyamýzda, hele de Ýslam adýna sergilenen ve sosyal tesanüdümüzü, dayanýþmamýzý yaralayan iç açmazlarýmýz idi.
Tabiatiyle, son bir asrýmýz kadar, geleceðimize de ipotek koymak eðilimde olan bir resmî ideoloji önünde, -gerekçesinin izah edilmesi de beklenmeyen- bir gerileme sergilenmiþ olmasýnýn bir burukluk meydana getirdiðini, gönüllerde bir hüzün havasý oluþturduðunu belirtmeliyim.
Sustuklarýmýzla suçlanamayýz ama hangi gerekçeyle olursa olsun, kendimize yakýþmayan sözlerimizle suçlanýrýz, vuruluruz da...
***
Ama bu satýrlarýn sahibi, bugün özellikle de ülkemizde, her dönemde karþýlaþýlan birçok erime ve çürümelere raðmen 40 sene öncelerde tahayyül ve tasavvur edemeyeceðimiz olumlu noktalara da geldiðimiz ve bu olumlu geliþmelerin bütün Müslüman coðrafyalarýna da ayný þekilde olumlu etkilerinin olduðu kanaatinde.. Temel deðerlerimizin düþmaný olan güç odaklarýný çýlgýna döndüren bu kazanýmlarla yetinmeyip onlarý en ideal noktalara taþýmak zorundayýz. Ýslam Milleti’nin asýl düþmanlarý muhakkak ki, emperyalist- þeytanî güçlerdir. Onlardan yakýnamayýz ve hayat hakkýmýzý ve yaþama gücümüzü onlarýn insaflarýndan veya zaaflarýndan dilenemeyiz.
Ama bunlarý söylerken, pek çok zaaf, yanlýþ ve olumsuzluklarýmýzýn olduðu, sosyal bünyemizi kemiren fýsq’u fücur ve ifsadlarla karþý karþýya bulunduðumuz gerçeðine de göz kapayamayýz.
***
Bu cümleden olmak üzere, Suûdî rejiminin yeni Veliahdi (ve ileri derece yaþlý olan babasý Kral Selman yerine, kýsa sürede bu rejimin tek hâkimi durumuna geliveren) Muhammed bin Selman’ýn ‘Ilýmlý Ýslâm’ sözü gündeme oturdu. Tayyip Erdoðan, bu ‘Ilýmlý Ýslâm’ terimine tepki gösterdi ve bu deyimin, Müslüman olmayan güç odaklarý tarafýndan ileri sürüldüðünü ve ‘Ýslâm’ýn tek olduðunu, ýlýmlýsý- ýlýmsýzý diye bir ayýrým yapýlamayacaðýný’ söyledi. Ama, her birimiz de kendi içimizden bazýlarýný benzer þekillerde, uç noktalarda, ütopik, marjinal, vs. diye nitelemiyor muyuz?
Doðru.. Ýslâm’ý bir vakýa olarak kabul etmek zorunda kalan ve onu bütünüyle bertaraf etmenin mümkün olmadýðýný bilen müstekbir- emperyalist güçlerin, zihinlere yerleþtirmeye çalýþtýðý bir kavram, ‘Ilýmlý Ýslâm’.. Bununla, kendilerine zarar vermeyen, dünyanýn þekillendirilmesine etkisi olmayan, kendi tahakkümlerine, maslahat ve menfaatlerine zarar vermeyen ve dünyanýn þekillendirilmesinde etkisi olmayan bir inanç kastediliyor.
Halbuki, bir inanç ve ideolojiye baðlý olan bir insanýn veya toplumun, dünyaya kendi ölçülerine göre bir düzen vermek istemesi gayet tabiidir. Aksi halde, o inanç veya ideolojiler, ne için var olduðu izahý edilemeyen bir felsefî kuruntu durumuna düþer.
***
Evet, Ýslâm tektir.. Ama onun yansýmasý ve algýlanmasý ve de yorumu çok farklý farklýdýr. Hattâ bu yorum farklýlýklarýndan dolayý aramýzda sert tartýþmalar ve hattâ Müslümanlarýn birbirini tekfir etmesine aðýr suçlamalarýn olduðu da bir gerçek..
Ýki milyara yaklaþan müslümanlar çok farklý mahallî kültürlerden izler taþýdýðý gibi, karþýlaþtýklarý sosyo-ekonomik ve coðrafî þartlarýn da etkisiyle; bir billûr avizedeki çok farklý ve rengarenk görüntülerde olduðu gibi farklýlýklarý yansýttýðý da bir gerçek..
***
Bu iþin esasý, bütün bu tartýþmalarý sonlandýracak ve görüþü, dýþýmýzdaki dünyalar karþýsýnda nihaî söz kabul edilecek bir makamýn, bir ‘baþ’ýmýzýn bulunmasýna dayanmaktadýr. Yoksa bu daðýnýklýk giderilemez ve her kafadan bir ses çýkmaya devam eder.
***
NOT:Yarýn, (13 Kasým Pazartesi akþamý 20.30’da),Üsküdar- Baðlarbaþý Kültür Merkezi’nde, Hedef Platformu’nun hazýrladýðý programýn konuþmacýsý olarak bulunacaðým, inþaallah..