İçimizdeki Hollandalılar, hiçbir dönem Türk futboluna öyle böyle sağlıklı performans sergileyemediler. Geçmişe bakacak olursak; Guus Hiddink ilk önce Fenerbahçe'ye geldi, sonra A Milli Takım'daki görevi ile bir kez daha görüntü verdi. Başarısız sonuçlar alınca resmen kovulan oldu. Aynı görüntüyü Dick Advocaat da veriyor. Pardon, Jan Olde Riekerink ve Franck Rijkaard'ı da atlamayalım. Bunların da hiçbirisinin Türk futboluna en ufak katkılarının olmadığını herkes görmüş oldu.
Şimdi Fenerbah- çe'nin başındaki Advocaat'ın, bugüne kadar nasıl bir futbol oynattığını bir Allah'ın kulu çıkıp ortaya olumlu bir şekilde anlatamaz. Fenerbahçe puan ve puanlar kaybediyor, Advocaat Bey, ilk önce takımın yetersiz, futbolcuların da beceriksiz olduğunu açıklıyor. Böylesine bir futbol anlayışına sahip olan kim olursa olsun asla inançlı ve güvenli de olamaz. Yahu sen takımın başındasın. Futbolcularını bu kadar yerden yere vurarak açıklamalar yaparsan nasıl başarıyı elde edeceksin ki?
Süper Lig'in boyunun kısaldığı bu dönemde şimdi de yönetimin kucağına bombayı koyuyor. Neymiş efendim; "Ben gerekli açıklamayı yaptım, kararı yönetime bıraktım." Sen gitmeyi zaten kafana koyduysan, senin takımın da, sen de yerlerde sürünmeye mahkum kalırsın. Ben hiçbir dönemde böylesine bir teknik adam kafasına rastlamamıştım. Yaşını başını almış, futbol yaşamının son dönemlerini oynarken mağrur ve gururlu görüntüsü biraz da "Küstah Hollandalı"yı oynadı.
Kısacası bana göre Dick Advocaat'tan ne köy olur, ne de kasaba.
Herkesi suçlayan ama kendisini ak kaşık gibi göstermeye çalışan kim olursa olsun sevilmez arkadaş. Kendine inancını yitirmiş olan bu kişi şimdi ülkesine dönmeyi kafasına koyduysa -ki öyle- o zaman "Güle güle Advocaat" derim. Senden gelecek hayır Allah'tan gelsin derim.
Sana bir şey olmaz. Kısa dönemde mangırları götürdün. Koskoca Fenerbahçe'yi de bir enkaz halinde bırakıp gideceksin gibi geliyor bana. Yolun açık olmasın derim. Ne halin varsa gör. Bir an evvel Fenerbahçe'nin yakasından düş. Biz de rahatlayalım sen de.
