İçin yanıyorsa niye ‘Evet’ diyorsun?

Kılıçdaroğlu CHP’si çok ilginç bir parti. 

Bir yanda Esed rejimini ve Suriye PKK’sını (PYD/YPG’yi) destekliyor, öbür yanda tezkere için “evet” deme mecburiyetinde kalıyor. Mecburen dediği “evet” için de “İçimiz yana yana!” deme gereği duyuyor. İçerde müttefiki olan HDP ile apaçık tersleşiyor. Kılıçdaroğlu’nun “İçimiz yana yana evet diyeceğiz!” lafına HDP “Gönül rahatlığı içinde hayır diyeceğiz!” yanıtını veriyor. Peki kim ilkeli? Bence CHP değil! 

PKK’nın partisi olan HDP’nin PKK’ya yönelik bir operasyona karşı çıkması, varlık nedenidir. Kılıçdaroğlu CHP’sinin “İstemeyerek evet diyoruz!” açıklaması ise düpedüz ilkesizliktir. Madem içiniz yanıyor niye onay veriyorsunuz demezler mi? Madem “evet” diyeceksiniz peki bu bir tür özür anlamına gelen açıklama neyin nesidir? Kılıçdaroğlu işbu açıklamasıyla müttefiki olduğu HDP canibinden “özür” diliyor. Bir başka deyişle, mecburiyet tahtında verdikleri onay için “anlayış” bekliyor. Seçim ittifakları sürecinde de HDP’den aynı anlayışı beklemişti. 

Resmiyette HDP ile gerçekleştirilecek bir ittifakta İYİ Parti’nin yer almayacağı bilindiği için HDP’den bu anlayış istenmişti. HDP ise CHP’yi anlayışla karşılayıp ittifakın gayrı resmi ortağı olmayı kabul etmişti. Göreceksiniz CHP mecbur kaldığı için verdiği “evet”in içini pratikte ve gerçekte askeri operasyon başladığında rahatsız edici bir “hayır”a dönüştürecektir. Kılıçdaroğlu’nun aynı gün grup toplantısında operasyon öncesinde Cumhurbaşkanına sorduğu aslında cevapları suçlayıcı bir dille içinde saklı olan sorular bu siyasetinin somut bir göstergesi niteliğindeydi. 

O sorular dikkatlice incelendiğinde görülecektir ki Kılıçdaroğlu’nun Esed’in, FETÖ’nün ve PKK’nın ağzıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üzerine boca ettiği suçlamalar şu iki noktada toplanmaktadır: 

Bir: Suriye’nin içişlerine müdahale ederek bu durumun ortaya çıkmasına sen sebebiyet verdin. 

İki: Esed rejiminin devrilmesi için teröristlere silah dahil her türlü desteği sen sağladın. 

Askeri operasyon başladığında Kılıçdaroğlu CHP’sinin diyeceği şu olacaktır: “Mehmetçiğin kanından sen sorumlusun! Ne işimiz var Suriye’de!” DEAŞ’a karşı askeri operasyon yapıldığında Erdoğan hükümetine destek veren Kılıçdaroğlu CHP’sinin sıra PKK’nın elindeki Afrin’e geldiğinde ne dediğini ve nasıl kontra tavır takındığını unutmadık. Kılıçdaroğlu CHP’si gerçekten ilginç bir parti. Türkiye’nin PKK’sına “terörist!” derken o PKK’nın Suriye’deki koluna “Halkın özgürlük hareketi” ve “meşru güç!” diyor. CHP’nin gözünde Türkiye ile beraber olan ÖSO “gayrı meşru”, hatta “terörist!”, ama ABD’nin silahlı paramiliter gücü YPG/SDG “meşru aktör!” ve “halk hareketi!”... 

Halkını acımasızca katleden diktatör Esed “Seçilmiş meşru başkan!”, halkın hür ve helal oylarıyla seçilmiş Başkan Erdoğan ise “Gayrı meşru bir diktatör!”... Kılıçdaroğlu CHP’sinin bu ülkede bir milli güvenlik sorununa dönüştüğünü söylediğimizde o birilerinin hop oturup hop kalkmasına anlam verenler varsa beri gelsin!

 

Kılıçdaroğlu sen cevap ver

Cumhurbaşkanımıza yönelttiğin o sorulara asıl sen cevap ver. Suyu bulandırmadan çıkıp mertçe cevap ver. Cumhurbaşkanı Erdoğan hangi terörist gruplara silah yardımında bulundu? FETÖ’nün MİT tırları operasyonuyla gündeme taşıdığı bu iddiaları Esed de PKK da dile getirmişti. Belli ki hâlâ bu iddiaya dört elle sarılmayı marifet zannediyorsun. O zaman çıkıp kendin açıkla. İddialarını kendin delillendir de görelim. FETÖ tapeleri üzerinden hâlâ konuşup durduğun gibi BOP Eşbaşkanlığı üzerinden de kafa karıştırmaya devam ediyorsun. Sahi sen kimin Eşbaşkanısın? Herkes bilir ki Erdoğan teröristlerin hasmı bi-amanıdır; bekçisi ve hamisi değil. Merak ediyorum: Asıl sen Esed’in, PYD/YPG’nin ve FETÖ’nün nesi oluyorsun? Sözde FETÖ’ye karşısın ama koltuğunun altında FETÖ tapeleri. Ağzındakiler FETÖ’nün iddiaları. Bu nasıl karşıtlıktır? 

FETÖ yöntemiyle kafa karıştırıp itibar suikasına girişeceğine çık o suallerin cevaplarını delilleriyle kendin ver. 

Bu arada elinde olduğunu iddia ettiğin “AK Partili bylokçu vekiller listesi”ni de paylaşmanı bekliyoruz.