Olan bitenleri yýlda bir kez yýldönümünde hatýrlamak, genellikle bilinen þekilde tartýþmak âdet oldu. Peki ama, tarihçilik geçmiþe iliþkin bilgilerimize yeni bir þey katmak deðil mi? Resmi tarih Menemen ile SCF arasýnda bað kurmaya çalýþýr ama kronolojik olarak bu çok zordur. Çünkü Menemen olayýnda SCF tarih olmuþtu bile.
Menemen olayýndan hemen sonra, aradan geçen üç hafta zarfýnda Balýkesir valisi Salim Özdemir Günday, 14 Ocak 1931 târihli raporunu Ýçiþleri Bakaný Þükrü Kaya’ya iletmiþti bile. Kaya da bu raporu Baþbakan Ýsmet Ýnönü’ye takdim etmiþti. Baþbakanlýk Cumhuriyet Arþivi’nde bulunan bu rapor, olayýn ardýndan sadece birkaç gün geçtikten sonra, yöredeki siyasî geliþmelerin âdetâ röntgenini çekiyordu. Bu bakýmdan çok önemlidir. Unutulmasýn ki, Menemen olayýndan kýsa bir süre önce SCF de kendisini fesh etmiþ ve olaydan hemen sonra Balýkesir’de de merkez ilçede sýkýyönetim ilân edilmiþti.
Durum düzelmekteymiþ
Valiliðin raporunda, Balýkesir’de siyasî durumun son zamanlarda genellikle düzelmekte olduðu belirtilmiþti. Balýkesir’e sonradan katýlmýþ bulunan kazalarda Ankara’dan gelen CHP’lilerin de katkýsýyla yeniden parti teþkilâtý kurulduðuna yer verilen raporda, önceden SCF’ye katýlmýþ olanlarýn artýk faaliyetlerinden vazgeçtikleri ve “memleket mesaîsi”ne katýlmaya baþladýklarý müjdeleniyordu. Ancak yine de Balýkesir’de CHP teþkilâtý çok yavaþ ilerliyordu. Ayrýca, “muhalefet cereyanlarý henüz tamamen durdurulamamýþtý.” Fakat son günlerde CHP’ye katýlým arzusunun çoðaldýðý görülmüþtü. SCF, Balýkesir’de her mahalde kurulmuþtu. Edremit, Ayvalýk, Burhaniye ile Bandýrma ve Erdek çevresinde “dinî propaganda” vardý; fakat daha çok komünist propagandaya rastlanýyordu. Oysa Balýkesir, Gönen, Susurluk, Dursunbey ve Sýndýrgý’da hep dinî propaganda söz konusuydu. Ama her þeye raðmen durum güvenliydi.
Valiliðe göre tarikatlar faaliyette
Valilik, tarikatlarýn da faaliyetlerine deðiniyordu; Balýkesir’de son yýllarda faaliyet gösteren tarikatlar hayli etkili olmuþtu. SCF’nin oluþumundan sonra “esasen Garp rejmlerine karþý daima uzak duran Balýkesir gibi muhafazakâr bir muhitte tarikatlar mensubini ve içtimaî inkýlâptan hoþnut olmayan hoca takýmý” SCF’yi tutmuþtu. Üstelik mükemmelen de çalýþmýþlardý. 23 Aralýk tarihinde gerçekleþen Menemen olayýndan hemen sonra “hassaten tarikat cereyanlarý üzerinde daha fazla meþgul olunmuþtu.” Halen bu iþlerde elebaþý durumunda olanlar tutuklanmýþlardý. Sýkýyönetim sayesinde “vaziyetten azamî istifade suretiyle bu cereyanlarýn önüne geçilmeye” çalýþýlýyordu. Raporda, bu þekilde Balýkesir’de vaziyetin memnuniyet verici bir hale konulacaðýnýn kuvvetle muhtemel olduðu belirtiliyordu.
Asayiþ berkemâl mi?
Elbette Menemen olayýndan hemen sonra kaleme alýnan bir raporda, Çerkeslerden söz edilmesi belki de yadýrgatýcý gelebilir. Çerkesler, ne SCF’de, ne de tarikat iþlerinde faaliyet göstermiþlerdi. “Halen de sakin bir vaziyette”ydiler. Fakat “hareketleri daima göz önünde tutulmakta”ydý. Valilik raporunda, sonuçta ilde cumhuriyet ve devrimler açýsýndan dikkat çekici ve endiþe verici bir harekete rastlanmadýðý bildiriliyordu. Fakat sorunlar da yok demek deðildi. Aksine, “içtimaî inkýlâbý hazmedememiþ olanlar ekseriyeti teþkil” ediyordu. “Hoþnutsuzluklarý da bâki”ydi. “Yeniden bir fýrsat bulup harekete geçmemelerinin temini için hükûmet ve CHP teþkilâtýnýn daima kuvvetli bulundurulmasý ve azamî teyakkuz gösterilmesi” gerekiyordu.
Atatürk’ün gözüyle bakýldýðýnda
Atatürk de kýsa bir süre sonra çýktýðý yurt gezisinde 8 Þubat’ta Balýkesir için þu gözlemlerde bulunacaktýr: Balýkesir’de canlý ve hareketli bir halk kütlesi vardý. Merkezde CHP yönetimi “orta kýymet”te kiþilerden oluþuyordu. SCF’den CHP’ye büyük ölçüde katýlým olmuþtu. Atatürk, SCF’ye geçmiþ, sonra yeniden CHP’ye dönmüþ olanlarla bizzat konuþtuðunu yazmaktadýr. Onlardan çok iyi izlenim aldýðýný bildirmektedir. Zamanýnda bazý CHP milletvekilleri ile CHP üyeleri, gerçekten de bu kiþileri gücendirmiþti, gönülleri bu nedenle kýrýlmýþtý. Atatürk, belediye baþkanýnýn istifa etmesini istemiþti. Fakat yeni seçim sýkýyönetim kalktýktan sonra yapýlmalýydý. Bu noktada Atatürk âdetâ talimat da veriyordu; buna göre, sýkýyönetim olsun, Divaný Harp olsun, süresi daha sona ermeden kaldýrýlmalýydý; fakat bu öneri sýkýyönetimden gelmeliydi. Diðer yandan Atatürk, geçmiþteki olaylara atýfta bulunarak, bazý sert eleþtiriler de getiriyordu. Öncelikle vali muhakkak deðiþtirilmeliydi; çünkü zaaf göstermiþti. Belediye seçiminde üzerine düþen görevi yapmamýþtý. Balýkesir’de mevcut cereyanlarý izleyecek, iyi anlayacak ve “her þeye hâkim olacak” bir valiye ihtiyaç vardý. Böyle bir vali adayý bulunacak ve tayininden önce muhakkak Atatürk’ün de onayý alýnacaktý.
Muhalefet CHP’ye deðil CHP’lilere karþý
Balýkesir’de muhalefetin önde gelen bir ismi, bizzat Atatürk’e mektup yazarak, buradaki rahatsýzlýðý anlatmak istemiþti. Kendisi SCF’li önemli bir yönetici ve yine Balýkesir’de yayýn yapan Ýstiklâl gazetesinin de sahip ve baþyazarýydý. Kendi ifadesiyle CHP bu ilde hiçbir baþarý kazanamamýþtý. Çünkü sadece iki muhalif CHP’ye katýlmýþtý. Muhalefet Terakkiperver Cumhuriyet Fýrkasý kurulduðunda bu akýma kapýlmamýþtý; fakat SCF kurulduðunda durum tamamen deðiþmiþti, bunun nedenleri üzerinde durulmalýydý. Asýl sebep, CHP yöneticilerinin yarattýðý olumsuz sonuçlardý. Özetle, muhalefet, CHP’nin programýna ve manevî þahsiyetine karþý deðildi, fakat partiyi kendisinin kiþisel çýkarlarýna âlet eden parti yöneticilerine karþýydý. Muhalefet bu nedenle CHP’den uzaklaþmýþtý. Bu durum deðiþmeden muhalefetin CHP’ye geri dönmesi mümkün olamazdý.
ASKER KUBÝLAY’IN EMRÝNÝ DÝNLEMEDÝ MÝ?
Menemen olayýna da raporda bu þekilde atýfta bulunuluyordu: “Menemen hâdisesi günü þehit Kubilay’ýn askere ‘süngü tak’ emri verdiði ve askerin bu emri ifa eylemediði iþitilmiþti. Eðer bu hal doðruysa, o vakit” komutana karþý söylenen bu sözle “þehit Kubilay’ýn emrinin ifa edilmemesi hadisesini birleþtirmek ve o surette muhakeme etmek” gerekirdi. Yine de rapora göre, Balýkesir’in kazalarýnda “en ufak bir irtica kokusu dahi” yoktu. Bütün muhalefet, kiþisel anlaþmazlýklardan, memurlarýn ve CHP’li yöneticilerin yönetim zaaflarýndan ileri gelmiþti. Çözüm yolu da basitti: “Halkla daima temasta bulunarak, kendilerine rejimimizi anlatmak ve sýk sýk” görüþmek, konuþmak, tartýþarak genel ilgiyi artýrmak. Rapora göre, bu cihet CHP’nin zayýf noktalarýndan biriydi; esaslý zaaf noktasýydý. Zaafýn da nedeniydi. CHP halka yönelmeliydi, inmeliydi. Ýþte neredeyse seksen yýl önce yazýlmýþ bir CHP raporu; bugün yazýlsa acaba daha farklý olur muydu? Ne dersiniz?
CHP Raporu irticaya iþaret ediyor
Aralarýnda ünlü tarihçi Ýsmail Hakký Uzunçarþýlý’nýn da bulunduðu bir grup CHP milletvekilinin 26 Ocak tarihli raporuna da bir göz atabiliriz. Bu rapora göre, Balýkesir’de merkez ilçe CHP’ye karþý direniyordu. Muhalefetin temel nedeni, tâ Kuvayi Milliye ve Müdafaai Hukuk Cemiyeti günlerinde “hakikaten iyi çalýþmýþ” olan ve CHP’ye katýlmýþ bulunan kiþilerin zamanla kendilerine önem verilmediðini, yüzlerine bile bakýlmadýðýný görmeleri üzerine, partiden ayrýlmýþ olmalarýydý. Elbette umduðunu bulamayanlar da onlara eklenmiþti. Fakat “inkýlâplarýmýzla rejimlerimizi hazmedemeyen ve edemeyecek olan irtica kuvveti de, bu fýrsattan istifadeyi ihmal etmeyerek, derhal iþin baþýna geçmiþ ve vaziyete hâkim olmuþ ve bu halde sürüklediði bir kitle, bir irtica manzarasý arz etmiþ ve hakikatte mürteci olmayan” kiþiler de yukarýda belirtilen nedenlerle onlarýn peþinden sürüklenmiþti. Bu raporda da muhalefetin önde gelen isimleri belirtiliyor ve Balýkesir’deki muhalefet liderinin doðrudan komutana bile karþý çýkabildiðinden söz ediliyordu. Anlatýlanlara göre, SCF’nin faaliyet gösterdiði sýrada yörenin komutaný, askerin müdahaleye mecbur kalacaðý uyarýsýnda bulunduðu sýrada, “ya asker bize silah çekmezse” þeklinde bir karþýlýk aldýðý unutulmamalýydý.
Menemen, SCF’den sonradýr
Menemen ile SCF arasýnda doðrudan bað kurulmasý, olaydan hemen sonra oldu; 1931 yýlýnda yayýnlanan lise tarih ders kitabý, Menemen ile muhalefet partisi arasýnda doðrudan bað kurdu. Fakat kronolojik olarak bunu yapmak güçtü. Bu bakýmdan þöyle karmaþýk bir formülle durum geçiþtirilmek istendi: “Ýrtica anasýrýnýn, yeni fýrka teþebbüsünden istifadeye kalkýþýlarak, dünyanýn ve memleketin iktisadî buhranla çarpýþtýðý bir zamanda gaileler çýkarabilmeleri ihtimali, yeni fýrkanýn baþýnda veya teþkilâtýnda bulunan samimi cumhuriyetçileri, Menemen hadisesinin gerçekleþmesinden evvel ciddî endiþeye düþürmüþtü; bu endiþe iledir ki, SCF dört [üç] aylýk yaþayýþtan sonra, bu acýklý hadiseden üç hafta kadar evvel” kendisini fesh etti. “Ýrticaýn son mezbuhane [boðazlanmýþ] saldýrýsý demek olan Menemen hadisesi, bu fesih kararýnýn ne kadar vaktinde ve isabetli olduðunu gösterdi.” Bu karmaþýk formülasyon, günümüzde dahi Menemen olayý ile SCF arasýnda doðrudan baðlantý kuran yayýnlarýn temelini oluþturmuþtur denilebilir. Fakat gerçekte SCF ile Menemen olayý arasýnda o dönemde bað kurulmadý; hiçbir SCF’li üye Menemen’de yargýlanmadý ve mahkûm da olmadý.