ABD’nin kasýmda yapýlacak Baþkanlýk seçim kampanyasýnýn -temalarýndan- biri olduk... Obama Yönetimi -Son 4 yýlda ne yaptýnýz- diye seçmen sorduðunda uzun bir icraat ve baþarý listesi sýralýyor. Ýþte ekonomide büyük felaketi engelledik, Irak-Afganistan savaþlarýný bitirdik/bitiriyoruz, Usame Bin Ladin’i bitirdik, herkese saðlýk sigortasý yaptýk vs vs... Yönetimin dýþ politika alanýndaki icraat ve baþarýlarýndan biri, de -Türkiye dahil bir dizi yükselen ülke ile iliþkileri güçlendirmek...
Bunu ABD Baþkan Yardýmcýsý Joe Biden önceki haftalarda bir-iki kez söylemiþti. Biden önceki gün ABD’nin meþhur askeri akademisi West Point’in mezuniyet töreninde konuþtu ve mesajý tekrarladý:
“Hindistan Rusya, Brezilya, Türkiye ve Güney Afrika gibi yükselen güçlerle daha güçlü iliþkiler kurduk. Bu ve benzer çabalar, ülkemizde ve dünyada ABD çýkarlarýnýn ilerlemesine destek saðlýyor.”
Biden ondan önce de ABD’nin Çin ile -iki büyük ekonomi- olarak el ense çektiklerini, ABD’nin Çin’i her durumda geçecek güçte olduðunu ve ayrýca ABD’nin Asya Pasifik’e odaklandýðýný anlattý.
Obama yönetiminin önem sýralamasýnda Türkiye’nin eþ tutulduðu ülkeler, ekonomik tarafta BRIC denen ülkeler. Bunlar, þimdinin çok-kutuplu ve daðýnýk dünyasýnda siyaseten aðýrlýk taþýyan ülkeler. ABD de mahallenin önde gelenleri ile yakýn iliþkide olduðunu söylüyor. Obama yönetiminin kafasýndaki dünya haritasýnda tek tek ülkeler yerine topluluklar var ve bu topluluklarla yakýn olmanýn hesabý yapýlýyor.
Öte yanda yönetim, bu yükselen ülkelerin hepsiyle her konuda görüþ birliði saðlanmadýðýný ve -karþýlýklý çýkarlarýn- gözetildiðini de vurguluyor. Bire bir bakýldýðýnda Türkiye-ABD iliþkileri, diðerlerine oranla daha nitelikli. Diðerleriyle -ittifak- iliþkisi yok.
Obama yönetiminin dýþ politikada kurduðu ya da kuramadýðý ittifaklar konusu, seçim kampanyasýnýn hassas meselelerinden. Cumhuriyetçi Parti muhalefeti, son 4 yýlda ABD’nin yalnýzlaþtýðýný, küresel gücünün azaldýðýný, süper güç vasfýný yitirdiðini öne sürerek Obama yönetimine yükleniyor. Aslýnda bu dedikleri zayýflýklar bir süreç ise, bu süreç bir önceki Cumhuriyetçi parti iktidarý sýrasýnda baþladý, ama o kýsmýný fazla karýþtýrmak istemiyorlar. Cumhuriyetçiler geçen dünyayý anlayamamýþlardý, þimdikini de fazla anladýklarý söylenemez.
Ya dalaþ ya Euro’da kal
Yunanistan’da 17 Haziran seçimi öncesinde ‘aþýrý’ Siriza Partisi ile ‘Merkez’ partilerinin oy oraný hayli merak konusu. Birkaç gün öncesine kadar anketlerde Siriza önde gidiyordu, þimdi ‘merkez’ partileri, daha çok Yeni Demokrasi ve biraz Pasok’un arayý kapattýðý öne sürülüyor. Piyasalarda -Merkez- kazanýr, koalisyon kurulursa, piyasa çalkantýsýnýn ve Euro risklerinin azalacaðý, Yunanistan’ýn Euro’da kalacaðý- yolunda bir inanýþ var. Bu inanýþýn gerçekçiliði, kuþkulu.
Öncelikle Yunan anketlerinin deðeri ve güvenilirliði kuþkulu. Seçim anketteki gibi çýksa da ‘iþlerin düzeleceði’ kesin deðil. Þöyle: Siriza kazanýrsa, AB ile kýsa yoldan çatýþmaya gireceði düþünülüyor. Bu Yunanistan’ýn Euro’dan çýkýþýný hýzlandýrýr... Merkez partileri ise hesapta IMF-AB ekonomik programýný itirazsýz uygulayacaklar ve herkes mutlu biçimde yoluna devam edecek...
Ýþte bu kesin deðil. IMF-AB ekonomik programýnýn siyaseten uygulanýrlýðý yok. Yani ya program uygulanacak ya seçmenin desteði ve kalbi kazanýlacak. Ýkisi birden olmuyor... Siriza’nýn AB nin kalaný ile dalaþmaya hazýr olup, sonra da -Euro’da kalmak istiyoruz- demesi de ayrý komedi. Orada da tercih lazým. Ya dalaþ ya da Euro’da kal. Ýkisi birden olmuyor.
twitter.com/selimatalayny