Daha, dün gibi: 9 Mart 2016, yer, Ankara Hilton Oteli... Türkiye-Belçika “üçlü bakanlar” toplantýsý. Türk tarafýndan Dýþiþleri Bakaný Mevlüt Çavuþoðlu, Adalet Bakaný Bekir Bozdað ve Ýçiþleri Bakaný Efkan Ala masanýn bir yanýnda, Belçika’dan, Dýþiþleri ve Avrupa Ýþleri Bakaný Didler Rynders, Güvenlik Ýþleri Bakaný Jan Jambon, Adalet Bakaný Koen Geens ile Göç ve Ýltica Bakaný Theo Francken diðer yanýnda...
Belli ki, iki devlet arasýnda çok ciddi bir güvenlik sorunu var, yoksa, niye, bu kadar bakan bir masaya oturup saatlerce, istihbarat raporlarýna dayalý toplantý yapsýnlar?
Nitekim, Çavuþoðlu, basýn toplantýsýnda muhatabýnýn yüzüne þunlarý söylüyor: “PKK’yý DAEÞ’ten farklý tutup ona tolerans göstermek ya da DHKP-C gibi terörist örgütlere müsamaha göstermek çifte standarttýr. Bizim de arzumuz, bu teröristler konusunda ayný hassasiyetin gösterilmesi ki Belçika’da da bunlarýn cezaya çarptýrýlmasý gerekiyor.”
Belçika’nýn adi suçlularýn iadesi konusunda gerekli hassasiyeti gösterdiðini belirten Çavuþoðlu, “Fakat PKK ve DHKP-C konusunda ayný hassasiyeti gösterdiðini söyleyemeyiz. Polisin en son 2014’te yaptýðý (Belçika) operasyonlarýnýn daha yargýya yansýmadýðýný görüyoruz. Hiç kimsenin iç iþlerine karýþmak istemeyiz. Ama teröristler ve terör örgütlerine karþý çifte standarttan uzak durmak lazým” diye konuþuyor.
Bir basýn toplantýsýnda, yanýndaki devlet adamýna daha ne desin, kimbilir toplantýda neler dedi...
Belçikalý bakanýn cevabý tam anlamýyla kem-küm, soruþturmalarýn insan haklarýna uygun sürmesi, uzamasý falan...
Çavuþoðlu’nun o sözlerinin yalnýz kendi ülkesine deðil, tüm Avrupa’ya olduðunu da fark etmiyor mu, tabii ki ediyor...
Toplantýdan 4 gün sonra, PKK Ankara’nýn Kýzýlay Meydaný’nda masum insanlarý öldürüyor, Brezilya’dan Adriana Lima bile saldýrýyý kýnýyor, Belçika’nýn sesini duyamýyoruz...
Yok, duyuyoruz... Belçika, Baþbakan Davutoðlu’nun AB liderleriyle buluþacaðý zirveden 1 gün önce, hem de Avrupa Konseyi binasýnýn arkasýna PKK çadýrý kurduruyor!..
Sinsi... Ankara’da yediði laflarýn acýsýný, izlemekte olduðu iki yüzlü politikaya sahip çýkarak, bunu, “Avrupa’nýn kalbi” olarak bilinen baþkentine “terör çadýrý” ile yansýtarak çýkarmaya çalýþýyor...O çadýr, aslýnda, yalnýz Belçika’nýn deðil, Avrupa’nýn gerçek kimliðini ortaya koyuyor.
Brüksel’de patlayan bombalar insanlýk suçudur!.. Ýzlediðimiz görüntülerin toplumsal hafýzamýzda yer alanlara benzemesi, kuþkusuz, bu ülkenin insanlarýný derinden etkilemiþtir. Saldýrýlarda ölenler, terörizme karþý iki yüzlü politikalarýný sürdüren siyasetçiler deðil, masum insanlardýr, kýnýyorum...
Ama Avrupa’yý yönetenlere bir çift lafýmýz olduðunu da söylemeliyim...
Neden, Ankara’yý görmezden geldiniz?
PKK’nýn Ankara katliamýný, “sorun Türkler’le Kürtler arasýnda bir hesaplaþma” diye deðerlendirip, üzerinde durmamak, 21’inci yüzyýlýn felaketler ateþine benzin taþýmaktýr, sonucunu gördünüz. Türkiye, biri PKK diðeri DAEÞ’ten iki kanlý darbe yerken seyredenler, Brüksel bombalarý sonrasý Eyfel’i Belçika bayraðýna ýþýkladýlar, Downing Street’a o ülkenin bayraðýný astýlar.
Yapsýnlar, yaptýklarý doðrudur ve terörün kanlý saldýrýsýna uðrayan Belçika halkýyla dayanýþmak bir insanlýk görevidir ama neden, Türk halkýyla dayanýþmayý tam olarak içinize sindiremiyorsunuz, bir sorun kendinize...
Ýsrail vatandaþlarýnýn hayatýný kaybettiði son saldýrý sonrasý konsoloslarý Ýstiklal Caddesi’nde birlikte yürürken gördük, memnun olduk, teþekkür ederiz ama, neden PKK’nýn kanlý saldýrýlarýnda, Ankara’da ayný hassasiyeti göremedik?
Açýk söyleyelim: Bir diktatöre karþý demokrasi ve özgürlük için direnen meþru Suriye muhalif hareketine, “aman destek olmayalým, yoksa radikaller iþ baþýna gelir” diyen ve karþýmýza DAEÞ’in çýkmasýna neden olan “Batý medeniyeti”nin kanlý çöküþünü izliyoruz. Hani, Esed giderse, yerine radikaller gelirdi, geldi iþte, siz getirdiniz, þimdi bombalarý baþkentlerinizde patlýyor.
Mýsýr, Suriye veya Irak’ta, varlýðýnýn ana zeminini oluþturan demokrasiye darbe vuran bir medeniyetin böyle bir krizle karþýlaþacaðýný yýllardýr, beðenmedikleri bizler, Türkler söyledi onlara...
Sinsiler, çünkü, demokrasi ve özgürlüklerin yalnýz kendilerine yakýþtýðýný düþünüyorlar...
Ýki yüzlüler, çünkü, emperyalist programlarýyla halklarýn özgürleþme hareketine karþý silah kullanýp, PKK gibi modern zamanlar Kýzýl Kmer’i bir örgütle bile iþbirliði yapýyor, DAEÞ gibi ürettikleri kanlý örgütler eliyle stratejik satranç oynamaya hevesleniyorlar.
Sonra... Aðlýyorlar...