ID’nin kendi alaný olarak gördüðü yerlerde kendisinden olmayanlar olarak ilan ettiði iki kategori insan var. Bunlardan ilkine Irak ve Suriye’de yaþayan halklar giriyor, baþýný da Kürtler, Ezidiler ve Þiiler çekiyor. Yapýlan ayýrým sadece etnik köken ya da inanç biçimine göre de deðil. Örneðin eþcinseller yüksek binalardan atýlarak öldürülüyor, zorla eþ haline getirilmeye direnen kadýnlar sýraya dizilip baþlarýndan vuruluyor, çocuklar pazarlarda satýlýyor.
Ýkinci kategoriye girenler ise bölge dýþý ülkelerden gelenler. Gazeteci, istihbaratçý, yardým örgütü çalýþaný ya da asker, hiç fark etmeksizin ID bu insanlarý ya öldürüyor ya da pazarlýk konusu haline getiriyor. Bu ikinci kategoriye yaptýklarýný da son derece profesyonelce hazýrlanmýþ görüntülerle dünya medyasýna sunuyor.
En son katledilen Ürdünlü pilot Muaz el-Kesasibe’nin görüntüleri de bunlardan biriydi. Bir müzik parçasýna klip yapýlmýþ gibi, önce adamcaðýzýn tek baþýna sarý tozlu fon önünde yürüyüþünü, ardýndan kafeste bir suçlu gibi boynu önde bekleyiþini ve sonunda ateþe veriliþini tüm dünya izledi. Ardýndan bu görüntüler büyük ekranlardan yayýnlandý, izleyenler arasýnda bulunan erkek çocuklarýnýn ne kadar mutlu olduklarý da sergilendi.
Tahrik siyaseti
Ýnsanlarý uçaktan bomba atarak öldürmekle yakarak öldürmek arasýnda sonuç itibarýyla fark yok. Ancak vahþilik sergileyerek caydýrýcýlýk yaratma konusunda ID’nin yöntemi çok daha etkili. Ayrýca kabul etmek gerekir ki, ID bu tür sergilemeler yaparak siyasi bir tavýr sergilerken ayný zamanda bölgede vahþetten þehvet bulan bir nesil de yaratýyor; dolayýsýyla ürettiði tehdit, ikiye katlanýyor.
Bu haliyle ID, bir yanýyla Ýslam dünyasýnýn radikal, Orta Çað’da kalmýþ, ilkel ve vahþi olarak algýlanmasýna katký saðlýyor, öte yanýyla diðer taraflarýn da insan öldürme azmini körüklüyor.
Ürdün pilotlarýnýn öldürülmesi üzerine iki kiþiyi idam etti, ayrýca bölgeye yapýlan askeri müdahaleye daha fazla katký vereceðini açýkladý. Muhtemelen Japonya’nýn da katkýsý artacaktýr. ID hangi ülke vatandaþýný feci biçimde öldürürse, o ülke daha büyük bir güçle ID’nin üzerine gidiyor. Bazý ülkeler ise, ID’nin elinde bulunan rehinelerinin hayatýna karþýlýk BAE gibi, askeri koalisyondan çekilip geri adým atmayý tercih ediyor. Bununla birlikte belli olmaz. ID, BAE’nin koalisyona yeniden dahil olmasýný isterse elindeki BAE vatandaþý rehineleri de katlediverir.
Rehin alma siyaseti
Baþýný ABD’nin çektiði bir koalisyon ID ile mücadele ediyor, Kürtler ve Suriye ordusu açýkça savaþýyor, arada bir Ýran bile sýnýrlarý aþýp saðý solu bombalýyor, yine de bu ID denen yapýnýn kentleri sarmasýna, esirler almasýna, ortalýðý yakýp yýkmasýna engel olunamýyor. Üstelik operasyonlar geniþledikçe ID giderek daha profesyonel bir ordu haline geliyor.
Sorular belli, ama yanýtlar þimdilik kamusal deðil. ID’nin varlýðýndan kimler yararlanýyor ve yok edilmesi gerçekten isteniyor mu?
ID, þu ana kadar büyük ölçüde diðer devletlerin davranýþlarýný þekillendiren bir rol oynuyor. Hem baþka ülkelere rehin veriyor, hem onlardan rehin alýyor. Bu rehin konusu, ülkelerin ileri ya da geri adým atmalarýnda kullanýlýyor.
Dört gün önce Gaziantep’te dört ID’linin yakalandýðý Genelkurmay tarafýndan açýklandý. Neden bu kurumun açýkladýðý ayrý bir tartýþma olmakla birlikte, artýk Türkiye’nin elinde de rehinler olduðunun en üst askeri birim tarafýndan duyurulduðuna dikkat çekmek gerekiyor. Arap ve Müslümanlarý da öldürmekten çekinmediðini gösteren ID’nin Türkiye ile de ilgili tasarruflarý vardýr herhalde diye düþünmemek mümkün deðil.