İdeolojik saplantılar kalkınmayı engelliyor

31 OCAK 2015 tarihinde İzmir’i ziyaret eden Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu şöyle bir konuşma yapmıştı: “İzmir, Asya ve Avrupa ekonomilerini buluşma yeridir. Asya ve Avrupa’nın en özgür şehridir. Her türlü kültür, sanat, felsefe, İzmir’de buluşmaktadır. Yine bizim ufuk şehrimizdir. Kosova’dan, Balkanlardan, Girit’ten gelen muhacirlerin bir zenginliğini görürsünüz. Demokrasi de İzmir’de yeşerdi, büyüdü. İdeolojik saplantılar yüzünden girdiğimiz kavgayla kalkınma olmaz. Maalesef İzmir, Türkiye ekonomisinin durağanlığından etkilenen şehir olmuştur. Bizim dönemimizde yakaladığımız hızı yakalayamamıştır.”

İzmir’de bir anket yapılsa ve halka şu sorular sorulsa:

Soru 1- İzmir’in bulunduğu durumdan memnun musunuz?

-El cevap, ekseriyetle Hayır memnun değiliz

Soru 2- İzmir’in mevcut durumunun sorumlusu kim?

-İdeolojik cevap: “Merkezi hükümet (AK Parti)  İzmir’e  (CHP’li Belediyeye) yardım etmiyor, sorumlu Ankara’dır.”

-Doğru cevap ise: “Sorumlu İzmir Büyükşehir Belediyesidir.”

Neden?

1-Mesela Eskişehir Belediyesi de CHP’li ama neden böyle bir bahane üretmiyor?

2-İzmir Büyükşehir Belediyesi yatırım şartıyla verilen parayı neden Ankara’ya İller Bankası’na iade ediyor? Bankada otopark adı altında toplanan paralarını neden bekletiyorlar ve neden hala bu paralarla otopark yapılmıyor?

Peki, İzmir’in en büyük sorunları nelerdir?

Trafik, Çöp, Bitirilemeyen metro, Fuar, Teleferik, otopark, kentsel dönüşüm, yüksek fiyatlı su faturaları...

Bunlar apaçık bilinen sorunlar. Bir de eğer işiniz düştüğünde göreceğiniz sorunlar (felaketler) var. Yani maazallah inşaat yapmaya ya da yatırım yapmaya kalktığınızda Belediyelerden gelen engeller. Buna iş bilmezlik, yasakçı zihniyet, bürokrasi ya da ne derseniz deyin. Ben 3 Ydiyorum, Yapmaz, yaptırmaz, yapamaz... Yani tembeldir o yüzden yapmaz, bilinçli olarak iş yaptırmaz, istese de beceriksizdir o yüzden zaten yapamaz.

Bu yasakçı zihniyete karşı, Çevre bakanlığınca yetkili idarelerce üç ay içerisinde onaylanmayan etüt, harita, her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve değişiklikler ilgili idarelerin başvurusu üzerine yapmak, yaptırmak, onaylamak ve başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde yetkili idarelerce ruhsatlandırma yapılmaması halinde resen ruhsat ve yapı kullanma izni verilebiliyor.

MEVCUT HÜKÜMETİN POZİTİF DÖNGÜSÜ

Genel mantık şudur: İş dünyası veya yatırımcı için ideolojik saplantı yoktur. Parasını nasıl değerlendireceğini ve nasıl daha fazla kazanabileceğini düşünür. Uygun yatırım alanları arar. Hükümetten yatırım için önünün açılmasını bekler. Bu yapıldığında memnun olur, yatırım yapar, para kazanır, vergi verir.  Diğer taraftan yatırım arttıkça yeni iş sahaları açılır,  işsizlik azalır. İşgücünün (Emeğin)  değeri artar. Bundan işçide memnun olur. Bölgede refah olur, refah halka mutluluk getirir. Mutlu olan iş dünyası, mutlu olan işçi, mutlu olan halk bunun devam etmesini ister. Bazı eksikler veya eleştiriler olsa da AK Parti hükümetlerinin başarı döngüsü bu şekilde devam eder. Çalışan ve yatırımcının önünü açan bir hükümet. Bundan olumlu etkilenip yatırım yapan iş dünyası. İş imkânlarını bulan işçiler. İş dünyasının kazancı ile doğru orantılı vergilerin artması. Vergilerin artmasıyla devletin kamu yatırımlarının da artması. Yollar, barajlar, hastanelerin yapılması. Bu olumlu döngünün birbirini tetiklemesi ile devam etmesi. Finalde halkın AK Partiye siyasi teveccühü.

KISIR CHP DÖNGÜSÜ (İZMİR ÖRNEĞİ)

Yukarıda bahsettiğim pozitif döngüyü iyi bilen İzmir’deki CHP yerel yönetimi, bu döngünün işlemesi durumunda kaybedeceğini çok iyi bildiğinden tam tersi bir strateji uyguluyor. Kendi açılarından doğru ama etik açıdan son derece yanlış bir uygulama.

Yani plan şu:  İzmir’de yasakçı, bürokratik, zorlaştırıcı, detaycı, hoşgörüsüz ve de ideolojik argümanlarla özel sektör yatırımları duracak ya da azaltılacak, Belediye de zaten yapmayacak.  İzmir’e yatırım yapılmayacak, İzmir zor bir kent olacak. Bütün bu kara tablonun sorumluluğu farklı algı operasyonlarıyla merkezi hükümete yıkılarak görev başarılmış olacak. (Hem suçlu hem güçlü politikası).

İzmir’deki olumsuzluk CHP’nin avantaj gördüğü bir stratejidir

Bu arada Yatırımcı da vatandaşlar da İzmir’e gelmek istemeyecek. Zaten bazı tuzu kurular,  bazı ideolojik kişiler, mevcut durumdan nemalananlar ve siyasi kazançlı olanlar, bu durumun devam etmesini isteyecekler veya başka bir ifadeyle durumun değişmesini asla istemeyecekler. Yapısal bir değişiklik olmadığı sürece (Örneğin Binali Yıldırım gibi icracı bir bakan gelmediği sürece) makas açılarak aynı şekilde devam edecek. Zaten bu düzende CHP kimi aday gösterse başkan çıkartacak. Seçilen başkan da bunu bildiği için zaten yine kazanırım düşüncesiyle çalışmayacak. Aradan beş yıl geçince memnun olmadığı halde yine adaya bakmadan ideolojik saplantı ile oy vermeye devam edilecek.

Ben inanıyorum ki bu kısır döngü, aklıselim İzmirli hemşerilerim tarafından engellenecek ve İzmir yeniden Ufuk şehri olmaya başlayacak inşallah.