Ýdlib neden bizi bu kadar ilgilendiriyor?

Dýþarýdan bakýnca manzara “karýþýk”, hatta “katastrofik” görünüyor ama Suriye’de parmaðý bulunan güçler açýsýndan durum son derece net. 

Esed, her þeye raðmen, iktidarýný korumak istiyor. 

Bu uðurda, iþbirliði yapmayacaðý ülke, vermeyeceði taviz yok. 

El altýndan, Amerikalýlarla görüþtüðü biliniyor. 

SDG etiketi altýnda Suriye’nin ortalarýna kadar inmiþ ve artýk Halep’te bile söz sahibi olmaya baþlayan PYD/PKK’nýn varlýðýndan rahatsýz deðil. 

Kara ordusunu Ýdlib üzerine yönlendirirse, SDG güçlerinden de destek alacak. 

Bu þekilde (PKK’yý iþe dâhil ederek) Amerika’yý tatmin edeceðini düþünüyor. 

Esed, ayný anda hem Amerika ve Rusya’yla görüþen, hem de Ýran’ý dengede tutan bir tuhaf yönetici... “Çoklu siyaset” izliyor. Kendisini vazgeçilmez partner kýlacak yolun buradan geçtiðini düþünüyor. 

Bunda “þu ana kadar” baþarýlý olduðu söylenebilir... 

Bir önceki Amerikan yönetimi, Esed’in muhafaza edilmesi gerektiði fikrine varmýþtý... Amerikan ve Rus Dýþiþleri bakanlarýnýn toplantýsýnda, “Esed’li çözüm olabilir” kararý çýkmýþtý. 

Rusya, Esed’i hem istiyor, hem istemiyor. 

Esed’siz çözüme “hayýr” demiyor ama “Esed olmayacaksa, rejimin niteliði deðiþmemeli” diyor. 

Ýran da öyle... 

Ýran, Rusya’nýn ve Amerika’nýn Suriye’ye ilgisinden rahatsýz görünmekle birlikte, Esed’siz çözüme “rejimin niteliði deðiþmemek” koþuluyla itiraz etmeyeceðini söylüyor. Bölgedeki nüfuz alanlarý korunsun da, ne olursa olsun... 

PKK/PYD ne istiyor? 

En “açýk” talep onlara ait: 

Suriye’nin kuzeyinde, Amerika’nýn iþgali altýndaki bölgede özerk bir yapý kurmak istiyor. 2016 yýlýnda “federasyon” ilan etmiþlerdi ama bu yapý hiçbir ülke tarafýndan tanýnmadý. Önceki gün, Suriye Demokratik Meclisi adý altýnda toplanýp, “özerklik” ilan ettiler. Suriye hakkýnda çýkacak kararý bekliyorlar. 

Bir tür “ön hazýrlýk...”

Ýdlib’te Amerika’nýn istediði olursa, “özerk yapý”yý devlete dönüþtürme fýrsatý doðacak. 

Peki, Ýdlib’de Amerika’nýn istediði ne? 

Burasý daha da net: 

Bu meselenin çözüme kavuþmamasý... Yani “kaos hali”nin devam etmesi ve bu durumun bütün bir Suriye’yi kapsamasý... 

Bir diðer ifadeyle, Amerika Suriye’nin bölünmesini istiyor... Bölgedeki varlýðý, “kaos hali”nin devam etmesine baðlý. 

Dolayýsýyla, bölgede “terör örgütleri”nin varlýðýný destekliyor. PKK/PYD’ye alan açýlabilmesi için, bu örgütlere “þiddetle” ihtiyacý var. 

Rusya ve Ýran, Suriye’nin toprak bütünlüðüne görünüþte saygýlý ama “Topraklarýmýzýn yüzde 98’i kontrolümüz altýnda” diyen, iþgalci olarak sadece Türkiye’yi gören, fiili iþgalci Amerika’ya hiç bakmayan, PKK/PYD’yle de temas halindeki Esed’i dizginlemeyi akletmiyor. 

Suriye’nin toprak bütünlüðü konusundaki en kararlý, en samimi tavýr Türkiye’ye ait... Çünkü bölünmüþ Suriye’nin, bize (ayný zamanda bölgedeki ülkelere) “güvenlik sorunu” olarak döneceðini biliyor. 

Ýdlib meselesi, Türkiye dýþýndaki ülkelerin talepleri doðrultusunda çözüme kavuþursa (yani, Halep’teki þeyler tekrar ederse), Fýrat Kalkaný ve Zeytin Dalý harekâtlarýyla elde ettiðimiz kazanýmlar berhava olacak ve yeni bir göç dalgasýyla karþý karþýya kalacaðýz. 

Ýdlib, Halep’e dönüþmemeli. 

Baþkan Erdoðan’ýn bütün gayreti bu yönde... 

Ýdlib Halep’e dönüþürse, hem Astana süreci zarar görür, hem bölgedeki güvenlik riski artar, hem de Amerika’nýn bölgede tasarladýðý “terör koridoru” Akdeniz’e çýkýþ yolu bulur. 

Kazanan, Ýsrail olur!