Ýdlib’de Türk Silahlý Kuvvetleri’nin baþlattýðý “bahar temizliði” yurtta ve dünyada dikkatle takip ediliyor.
Çarþýda pazarda kime sorsanýz askeri envanteri sayýp dökmeye baþlýyor. Kaç tank imha edilmiþ, kaç Esed askeri etkisiz hale getirilmiþ dökümünü veriyor. SU 24 düþürülmüþ haberleri milli takým maçlarýndaki gol arayýþý gibi heyecanla bekleniyor.
Anlayacaðýnýz millet akþamlarý çekirdek çitleyip operasyon haberleri izliyor. Bir taraftan da Esed’in sonu bizim elimizden olsun diye dua ediyor.
Sonuçta F16’lara levye fýrlatmýþ, çýplak elle tank durdurmuþ bir milletten söz ediyoruz; kafasý da iyi, Allah’la muhabbeti de!
Milletin bu coþkusu yersiz deðil, Esed’in elindeki Rus yapýmý askeri teçhizatýnýn son kullanma tarihini TSK’nýn yerli ve milli kapasiteyle yaptýðý tank ve SÝHA’lar belirliyor. 33 askerimizin þehit edildiði saldýrýdan sonra Esed’e verdirdiðimiz kayýp 3 bine yaklaþtý. Ordusundaki asker yekununa vurunca hatýrý sayýlýr bir orana tekabül ediyor bu sayý. Ve öyle anlaþýlýyor ki Esed bugüne kadar düzenli bir ordu ve güçlü bir askeri donaným ile karþýlaþmadýðýndan bu kadar dayanabilmiþ.
Millet Mehmetçiðin sýnýrlarýmýzýn ötesindeki bu mücadelesini dualarla ve göðsü kabararak izlerken askerimiz sonunda þahadet de olan savaþa bayrama gider gibi gidiyor.
Ne mutlu bize!
Evlatlarýnýn arkasýndan dua eden anneler, “Vatan saðolsun, bin oðlum olsun, bini de vatana feda olsun” diyerek evladýnýn makamýna eriþen babalar oldukça þehitler tepesi asla boþ kalmayacaktýr.
Bu arada muhalefetimiz de boþ durmuyor; mütemadiyen Esed’e psikolojik harp malzemesi temin ediyor. Vatandaþýn moralini bozacak, askerimizi zayýf gösterecek çýkýþlar yapýyor.
Þaþýrýyor muyuz? Hayýr.
Meclis çatýsý altýnda Türkiye’nin DEAÞ’a sarin gazi sattýðýný söyleyen, “Esed’le savaþsak banko Esed’i tutarým” diyen vekillerin olduðu bir partiden söz ediyoruz. Esed’in vekilleri bile daha iyisini yapamazdý, o kadar yani...
Türkiye Avrupa’nýn tampon bölgesi deðildir
Yurtta durum böyle, peki ya dünyada nasýl? Aslýnda her zamanki gibi...
Türkiye için þaþýrtýcý bir þey yok... “Bugüne kadar Rusya ile dosttunuz, þimdi ne oldu?” gibi trol seviyesinin bile altýna düþen yorumlara cevap vermeye gerek olduðunu düþünmüyorum. Nasýl ki Rusya ve ABD kendi çýkarýný merkeze alarak hareket ediyorsa Türkiye de aynýsýný yapýyor. Lakin Esed’i Erdoðan’a tercih edebilecek kadar Türkiye’nin uzaðýna düþmüþ kafalara bunu anlatamazsýnýz.
Biz en kötüsünü yaþadýk ve atlattýk. 7 senedir her melanete karþý þerbetlendik. Bizim defettiðimiz, alýþtýðýmýz, baþ ettiðimiz, yönettiðimiz ne kadar zorluk ve meydan okuma varsa Avrupa bunlarla yeni yeni yüzleþmeye baþlýyor.
Bugüne kadar Türkiye’yi Avrupa’nýn tampon bölgesi olarak gören bakýþ açýsýný deðiþtirmeleri için her türlü dilden konuþtuk. Ama sonuç alamadýk.
Þimdi, bunu biz deðil de Avrupa kapýlarýný zorlayan göçmenler anlatýyor.
Önceki gün uluslararasý Göç ve Mülteciler Derneði (IMRA) olarak Pazarkule sýnýr kapýsýndaydýk. Avrupa kamuoyu ve liderlerine seslenen bir basýn açýklamasý yaptýk ve durumun hiç iç açýcý olmadýðýný gördük.
Avrupa, göçmenleri Yunan polisinin mermilerine terk etmiþ durumda. Göçmenler ise kapýlarýn açýlmasýný ve insani bir muamele ile sýnýrý geçmeyi bekliyor.
Bu karar Avrupa’nýn bundan böyle nasýl bir yer olacaðý ile de ilgili kuþkusuz. Avrupa, kendi vatandaþlarý için de giderek cehenneme mi dönecek yoksa akli selime mi kavuþacak?