Darbeye kalkýþmýþsýn. Batmýþsýn. 250 insanýn canýna kýymýþsýn,. Batmýþsýn. Soru çalmýþsýn. Batmýþsýn. Adaleti iðfal etmiþsin. Batmýþsýn. Emniyet'i bir kumpas aracý haline getirmiþsin. Batmýþsýn. Dindarlýktan yola çýkan onbinlerce insaný “Terör örgütü alakalýsý” haline getirmiþsin. Batmýþsýn. Ana-babalarla kopmuþsun. Batmýþsýn. Milletten, Ümmet-i Muhammed'den kopmuþsun. Batmýþsýn.
Ve hala “aidiyeti sürdürme” “çözülmeme” gösterileri sergiliyorsun. Bu bir idrak pörsümesidir. Birkaç yazýda bunu yazmak istiyorum. Bir idrak uyanýþý saðlanmasý lazým. Yoksa bir nesil çürüyecek.
Aþaðýdaki bölüm, benim Mayýs 2017'de Altýnoluk dergisinin 375'inci sayýsýnda çýkan “Her an diri her an þuurla” baþlýklý yazýmýn bir kýsmý. “Müslüman ve idrak” konusunu iþliyor. Lütfen onu okuyun, devam edeceðim:
“Müslüman olmak þuurlu bir seçiþtir, Müslüman kalmak da þuurlu seçiþlerle gerçekleþir.
Ýmanýn bütün umdeleri, ancak idrakle kavrandýðýnda yeni bir hayatýn inþa gücü olurlar.
“Allah'ý bilmek”idrakle olur.
Ahiret bir idrak diriliði ile hayata istikamet verir.
Peygamber, Kitap... Ancak idrak diriliði ile hayat verici bir iksir mahiyeti kazanýr.
Ýman alanýnýn idrakle donanmasý Ýslam'la buluþmanýn olmazsa olmazýdýr.
Ýslam'ý kabul eden kiþi, hayatýn her safhasýný - her boyutunu - her anýný Ýslam'a göre belirlemek gibi bir iþe koyulacaktýr.
Ýslam bir hayat tercihi çünkü. Bir dünya görüþü, kainatý okuma tercihi. Bir varoluþu anlamlandýrma tercihi. Bir “yeni insan oluþ” tercihi.
Sufiler'in “Ýbn'ül vakt olma” disiplini, aslýnda her nefesi, yani her nefesin içine girecek olan davranýþý, hayat parçasýný, farkýnda olarak yaþamak, þuurla yaþamak, seçerek yaþamak demektir.
“Ýbnü'l vakt”in anlamý “Vaktin çocuðu” demektir.
Vaktin çocuðu her an yeniden doðan demektir.
Yani her davranýþýn “Müslümanlýk kalitesi”ne bakan, içini “Allah görüyor” bilinciyle dolduran, “Ben bu davranýþý yarýn Allah'ýn huzuruna taþýyabilirim, Yüce Huzur'da onun görülmesinden utanmam, yüzüm kýzarmaz, kararmaz, onu orada savunabilirim, bu davranýþ boþ deðildir, yanlýþ - çarpýk - defolu deðildir” itmi'nanýna ulaþan...
“Mürid”yola iradesiyle giren kiþi anlamýna gelir. Yola seçerek girilir. Yol seçilir, yol Allah'a götürüyor mu, diye bakýlarak seçilir. Yolun öncüsü seçilir, öncü Allah yolunda mý, her davranýþýný seçiyor mu, diye bakýlarak seçilir.
Zikir, bir þuur diriliðidir. “Yarataný unutma, Yarataný unutma, Yarataný unutma!” O'nu unutmazsan, hiçbir þeyi unutmazsýn.
Gaflet bilinç kaybýdýr.
O'nu unutmazsan gaflet denen bilinç kayýplarýný yaþamazsýn.
Vaktin çocuðu olmak, yolda hep yeniden doðmak, hep genç kalmaktýr. Fizik yaþ ne olursa olsun, gönül yaþýnýn civan olmasýdýr. Pörsümemektir. Aþýnmamaktýr. Yorulmamaktýr.
Vaktin çocuðu olmak, mütemadi - tükenmez bir iç enerji yenilenmesi demektir.
Nasýl olacak o iþ?
Gözler yýpranýyor, gönüller yýpranýyor, dimaðlar yýpranýyor.
Ýçinde yaþadýðýmýz, farklý inanç tortularýnýn oluþturduðu iklim, damarlarýmýza nüfuz ediyor ve gözlerimizi, gönüllerimizi bürüyor.
Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz'in “nefisle cihadý büyük cihad olarak tanýmlamasý” tam da bu noktada anlam kazanýyor.
“Tasavvuf; nefse karþý sulhü olmayan bir cenktir.” tespiti tam da bu noktada anlam kazanýyor.
Tasavvuf her an diri, her an þuur halinde kalma arayýþýdýr. Mürid asla gassal elindeki meyyit deðildir. Teslimiyetinin her aný þuurla seçilmiþtir. Halika isyanda mahlukun elinde meyyit olan bir sufi olabilir mi? Her an masiva-Allah'ý kalbinden kovma cehdinde olan bir insan, uydum kalabalýða der mi?
Þunu da belirtmeliyiz ki, her an þuurla ve her an diri olma hali, sadece tasavvufun önemsediði bir karakter yapýsý deðildir. Sufi arayan insandýr. Diriliðin peþinde koþandýr. Þuurunu bileyendir. Bu, her Müslüman için olmazsa olmaz bir hassasiyettir.
Þunu söyleyebiliriz:
Ýslam kalitemiz, içine ne kadar dirilik ve þuur koyduðumuzla birebir aynýdýr.
Müslümanlýðýmýzýn kalite kaybýna uðramamasý için, Yunus'un “Her dem yeniden doðma” gayretini kuþanmamýz gerekiyor.