İftar’dan iftara...

“Bu, Cumhurbaşkanı seçildikten sonraki yedinci ilâhiyat iftarım”dedi Abdullah Gül... Her yıl Diyanet’in yeni-eski başkanlarını, ilâhiyat fakülteleri hocalarını, çeşitli kentlerin müftülerini İstanbul’da Tarabya Köşkü’ne iftara çağırıyormuş...

Sonuncusunda ben de bulundum. Cuma akşamıydı ve herkesin kulağı iki farklı meydanda toplanmış karşıt görüşlü kalabalıkların bir yanlışlığı sonucu kana bulanma ihtimali olan Kahire’deydi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez o gün camilerde okunan, İslâm Dünyası’nda ‘İslâm’ adına da vahşet yaşatabilen aşırılıklara karşı çıkan ‘tekbir’ mesajlı hutbe sebebiyle tebrikleri kabul etti.

Her bakımdan güzel bir akşamdı.

İstanbul’un en güzel manzaralarından birine bakarak iftarımızı açarken Turgut Özal’ın Çankaya Köşkü’nde verdiği ilk iftar aklıma geldi. Tartışılmasın diye ağırlıklı olarak yabancı misyon temsilcilerini çağırmış, bir yanına müslüman bir büyükelçiyi oturtmuşken diğer yanına Vatikan’ı ülkemizde temsil eden rahibi almıştı...

Yine de tartışılmıştı Çankaya Köşkü’nde verilen iftar...

Tarabya Köşkü iftarında yanyana düştüğümüz Prof. Mehmet Said Hatiboğlu’na o akşamı hatırlatarak “Kardeşiniz Ahmet Hatiboğlu’nun dini musiki heyeti kulaklarımıza muhteşem bir ziyafet çekmişti” dedim... İftar sonrası davetlileri yolcu ederken, Turgut Bey, benim de aralarında bulunduğum birkaç kişiyi alakoymuştu da, ardından en az bir saat daha ağırlaştırılmış bir dini musiki ziyafetinden nimetlenmiştik...

‘Ramazan 2013’ benim için müstesna bir ay olacağa benziyor... Yalnız Cumhurbaşkanı Gül tarafından verilen iftarla yetinmedim, Başbakan Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu onuruna verilen ayrı ayrı iki iftara daha katıldım.

Ak Parti İstanbul il başkanı Aziz Babuşçu her Ramazan hemen her ilgi alanından ülkenin öndegelen isimlerini iftar sofrasında Başbakan Erdoğan ile buluşturuyor. ‘Türkiye’de Kim Kimdir’ kitabının sayfalarını çevirir gibi oluyor insan o masadan ötekine bakarak... İşadamları, sanatçılar, gazeteciler, sivil toplum temsilcileri, dinadamları, üniversite hocaları, öndegelen bürokratlar, yabancı ülkelerin temsilcileri... Aklınıza gelecek herkes orada oluyor...

CHP lideri geçen yıl yalnızca İstanbul’daki iftara katılmıştı yanılmıyorsam, bu yıl bir iftar da Ankara’da verilmiş, orada da bulunmuş Kemal Kılıçdaroğlu; “En büyük devrimci Hz. Muhammed’tir” tespiti eşliğinde beğenilen bir de konuşma yapmış...

Şimdi size ilginç bir ayrıntı: CHP İstanbul milletvekili İhsan Özkes’in İstanbul’da verdiği iftardan Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından bir-iki hoş anekdotu burayaaktarmış, ancak katılımcılardan ‘Oflu’ olduğunu öğrendiğimiz bir hocaya nazire olması için anlattığı fıkrayı kadın okurlar alınabilirler diye es geçmiştim.

Hafif sakıncalı bulduğum o fıkrayı başkaları aktardılar; Kemal Bey aynı fıkrayı Ankara iftarında da anlatmış, bir daha yaygın kullanıma girdi ve hayrettir herhangi bir tepki çekmedi...

Oysa “Bâkire olmayan kadına reva görülen muamele bu mu?” ile başlayıp daha sert tepki verenler çıkabilirdi. İsmi önünde ‘tasavvuf düşünürü’ türü dindarlığı akla getiren unvanlar bulunan biri anlatsaydı aynı fıkrayı, küçük bir kıyamet kopacağına eminim...

Feriye Lokantası’ndaki CHP iftarında dinadamı olmayan bir konuk daha vardı, onun söylediklerini de işitmezden gelmiştim. Galiba anlatmaya değer...

Dr. Ahmet MetinAtatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Marmara bölgesi başkanıymış... Konuşmasında ‘Gezi Parkı’ eylemlerini övdü. Kendisi ve dernek arkadaşları oradaymış... “11 gün, bizden başka 20 kadar benzemezle birlikte direndik” dedi. İktidarı sarsmışlar... Sözlerini “Göreceksiniz, bu hükümeti göndereceğiz” diye bitirdi Dr. Ahmet Bey...

Tarabya iftarında din konusunda devletin ilgi sınırlarının dünyanın dört bir tarafına uzandığını öğrenmiş oldum. Din Öğretimi genel müdürü Prof. İrfan Aycan, “Afrika, Orta Asya, Balkanlar ve aklınıza gelebilecek hemen her coğrafyadan öğrenci kabul eden dört imam hatip okulumuz var” dedi.

Öğrencileri seçerek alıyorlarmış...