Ýftarýn deðiþim ruhu

Ýftar, ramazan akþamlarý yaþanan festival. Ezan okununca yenen yemek. Bu iþin görünen tarafý. Hakikatte ise bundan çok daha fazladýr. Uhrevi yönü vardýr. Hatýralarý ve hafýzlarý besler. Akþam ezaný, sofrada beklemek, ona hazýrlanmak, aile olmak... Bunlarla da bitmiyor. Ciddi bir sosyolojik gücü ve ruhu var. Aylar boyu birbirini görmeyen arkadaþlar bir araya gelir, meslek gruplarý ve siyasiler toplaþýr.

Sokaklar þenlenir. Yemek bir þenliðe döner. Ýftar, topluma taze kan verir. Ruhlarýmýzý yýkar, dostlarýmýzý yaklaþtýrýr, bencilliklerimizi yok eder. Bir saðaltým yaþarýz. Psikologlar buna iftar terapisi adýný koyarlar belki. Bu bir terapi deðil. Ne psikologlar var, ne de para. Gönül var, ruh var, dostluk var, paylaþým var.

Ýftar, artýk gençliðin önemli sosyal hayat alanlarý olan Üniversitelerde de varlýðýný gösteriyor. ABD'nin Boston þehrindeki Üniversiteler, çeþitli düzenlemelere gidiyor. Bundan böyle ramazan uzun süre eðitim dönemiyle beraber yürüyecek. Bunun için de iftar yemeði, helal yemeði ve sahur yemekleri için programlarý gözden geçiriyorlar. Bu yýl üniversite kampüslerinde öðrenciler tarafýndan iftarlar düzenleniyor. Kimse de irtica geldi demiyor. Siyasal Ýslamcýlar üniversiteyi iþgal ediyor diye korku salan da yok.

Peki ya bizim "Amerikan dönmeleri"?

Batýda okuyup gelen akademisyenleri kast ediyorum. Onlarýn verdiði tepkiler ibret verici. Boðaziçi Üniversitesini herhalde kendilerine "son kale" diye bellemiþler. Þýpýdýk terlikleri, ellerindeki kupalarý, içine epeyce Ýngilizce kelime serpiþtirilmiþ Türkçeleri ile arzý endam ediyorlar.. Memleketin zeki evlatlarý üzerinde tekel kuruyorlar. Onlarýn da kendileri gibi ABD ve Avrupa hayraný olmasýný istiyorlar. Üniversite ufuklarýnda Türkiye muhayyilesi yok.

Ýlk defa üç bin üzerinde öðrenci, Boðaziçi Üniversitesi kampüsünün ortasýnda yerdeki çimler üzerine boydan boya iftar sofralarý kurdu. Ýftar ettiler. Boðaziçi tarihinin en önemli sivil eylemi. Þiddetsiz, sessiz, mittik, mistik ve de dostluk kokan bir eylem. Beklenmedik etki yaptý. Hiçbir þey yapmayan ve sadece iftar açan gençler yeni bir tarih yazdý. Boðaziçi Üniversitesi yeniden milletin ve devletin üniversitesi olduðunu hatýrlattýlar. Her þey aslýna rücu eder. Boðaziçi Üniversitesi de öyle.

Devlet her yýl ekstra milyar lira aktarýyor bu üniversiteye. Batý hayraný hocalar da özerklik diyerek akademik kabilecilik peþinde koþuyor. Bir de "istemzuk" naralarý atýyorlar arada bir. Gerçekliðe karþýlýk gelen hiçbir tarafý yok. Bu akademik kabile, iftar yemeði karþýsýnda hortlamaya baþlýyor. Kendinden geçiyor. Endiþe duyuyor. "Din ulu orta yaþanmaz" diyor, "Üniversite geleneðinde yeri yok" diyor, "Yazýk ilim irfan yuvasýný dine alet edenler" diyor, "Boðaziçi bu deðil!" diyor. Ýçini döküyor. Tam bir yabancýlaþma. Memleketine, kültürüne ve toplumuna yabancýlaþan bir bilinç.

ABD üniversitelerinde iftar geleneði mi vardý daha önce? Burasý Müslüman bir toplum üstelik. Burada dinin olmasý, ona inanan öðrencilerin ritüellerini yapmasý kadar doðal ne olabilir ki! Ýlim, irfan yuvalarýný dine alet etmek! Sanki din ilim ve irfandan apayrý bir þey. Kullandýðý ilim ve irfan kelimeleri bizzat dini.

Ýftar, artýk toplumun her tarafýnda var. Boðaziçi Üniversitesinde de olmasý bunun parçasý! Batýya devþirme yetiþtirmeye kendini adamýþ zihinler paniðe kapýlýyor. Beyhude bir panik! Artýk Türkiye'de Batýya devþirme yetiþtirmek dönemi bitti.