Ýhanetin bedeli

Cumhurbaþkaný Erdoðan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen 130. Geniþletilmiþ Ýl Baþkanlarý Toplantýsý'nda, daha önce beraber çalýþtýðý isimlerin yeni parti kurma çalýþmalarýna çok sert tepki gösterdi: 

“Saðda solda dedikodular var. Birileri parti kuruyormuþ, þunu yapýyormuþ, hiç bunlarý kafanýza takmayýn. Çok içimizden ayrýlýp da parti kuranlarý gördük. Þimdi sorsam adýný, sanýný bilmezsiniz. Bu tür ihanetlerin içinde olanlar bu iþin bedelini de aðýr öder.” 

Þimdi bu ifadeleri asýl baðlamýndan koparýp “Ýþte Erdoðan’ýn zihniyeti. Demokrasilerde parti kurmak neden ihanet olsun?” diye kaleme sarýlanlar olacak. Belki bu yazýyý okuduðunuzda Kýlýçdaroðlu, Akþener ve Karamollaoðlu çoktan konuþmuþ olurlar… 

Sözlerin asýl baðlamý ne? 

Parti kurmak, demokratik bir hak, elbette ihanet demek deðil. 

Büyük fotoðrafa bakýlýnca Erdoðan’ýn neye ihanet dediði ise besbelli. 

Ýhanet; 15 Temmuz’un anlattýðý hakikate raðmen Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlere destek adýna yeni bir yýpratma, tökezleme cephesi açmak… 

Bunu da AK Parti’nin bünyesini parçalamak ve Cumhurbaþkanlýðý Hükümet Sistemi’nin baþarýlý olmasýný engellemek hesaplarýyla yapmak. 

Yoksa Türkiye’nin problemlerine çözüm bulmak, siyasî hayatý zenginleþtirmek, mevcut partilerden farklý çözüm yollarý ile seçmenin karþýsýna çýkmak isteyenlere kim hain diyebilir? 

Denilebilir ki, Gül, Babacan ve Davutoðlu’nun iyi niyetli olmadýðýný nereden biliyorsunuz? 

15 Temmuz hain darbe giriþiminin Erdoðan’ý öldürme hedefi ile sahneye konduðunu unutmayalým. 

Siyasi yapýmýzla ilgili bakýþ açýsý, 15 Temmuz FETÖ darbe giriþiminden sonra temelden deðiþti. 

Mesela bunu görmek ve göstermek istemeyenler, eski defterleri karýþtýrýp, Cumhur Ýttifaký’na fitne sokmak için Sayýn Bahçeli’nin Erdoðan ve AK Parti’ye yönelik geçmiþteki sözlerini ýsýtýp ýsýtýp gündeme getiriyorlar. 

Halbuki 15 Temmuz’dan sonra Sayýn Bahçeli defalarca Cumhur Ýttifaký’nýn, Türkiye’nin istikbali ve beka meselesi için tek çözüm yolu olduðunu söyleyip durdu. 

15 Temmuz’dan sonra millet çoðunluðunda yeni bir siyasi anlayýþ, yeni bir deðerlendirme, yeni bir zihniyet hâkim. Parti mülahazalarýnýn üstünde “milli ve yerli duruþ”, “memleket meselesi”, “Yenikapý ruhu” diye terennüm ettiðimiz yepyeni bir zemin var. Bu zemindeki duruþ partiler üstüdür. Bu duruþ, 2023 hedeflerine yürüyüþün sýçrama rampasýdýr. 

Bu zeminden bakýnca, mesele bu duruþla ele alýnýnca, Türkiye’nin istikrarýna, kalkýnmasýna yönelik yancý hamlelere, “yeni parti kurma çalýþmalarý” demek ne inandýrýcýdýr, ne de ikna edici... 

Sayýn Abdullah Gül’ün duruþunu örnek verelim. 

Sayýn Gül siyasi hamlelerini Türkiye için mi yapýyor, yoksa Erdoðansýz Türkiye için her þeyi mi yapýyor? 

Ölçü var elimizde. Sayýn Gül Cumhurbaþkanlýðý seçiminde kendi aðzýyla itiraf etti; muhalefet partileri, ismi üzerinde uzlaþsaydý Erdoðan’ýn karþýsýna aday olarak çýkacaktý. 

Eðer Gül aday olsaydý, týpký Ýstanbul’da Ýmamoðlu’na verilen destek gibi HDP desteðini alacaktý. HDP desteðine talip olmak, ihaneti çaðrýþtýrmýyor mu? 

Erdoðansýz Türkiye istemek ne siyaseten yanlýþtýr, ne de ihanettir. 

Ancak Erdoðansýz Türkiye’yi, meþru siyasi yollardan deðil de dýþ kaynaklý yapým ve projelerden medet umarak istemek, millet vicdanýný yaralamaktadýr. 

Ýmamoðlu projesinin devamý, AK Parti içinden yüzde 3-4 oy kopararak yeni partiler kurulmasýdýr. 

Erdoðan isminin buna seyirci kalacaðýný düþünen çok yanýlýr…