II. Oslo

27 Aðustos 1995 tarihinde Filistin Ýdaresi'ne ek alanlarýn devredildiði bir protokol imzalanmýþtýr: Ýþgücü, ticaret ve sanayi, gaz ve benzin, sigorta, posta hizmetleri, istatistik, tarým ve yerel yönetim. 28 Eylül 1995'te II. Oslo Belgesi'nin Washington'da imzalanmasý ile Gazze-Eriha Anlaþmasý'nýn imzalanmasýndan itibaren beþ yýlý aþmamak üzere (yani en geç Mayýs 1999 tarihine kadar) bir seçilmiþ özerk yönetim idaresi yoluyla Filistin idaresinin sýnýrlarý, Gazze ve Eriha'dan tüm büyük Filistin þehirleri ve kasabalarýný alacak þekilde geniþlemiþtir. Anlaþmanýn ana metnine eklenen yedi ekin içeriðinde güvenlik düzenlemeleri, seçimler, sivil iþler (yetkilerin devri), hukukî meseleler, ekonomik iliþkiler, Ýsrail-Filistin iþbirliði ve Filistinli tutuklularýn serbest býrakýlmasý yer almaktadýr.

1995 Ekim ayýnda Paris'te yardým programýný yenilemek için baðýþçýlar bir araya gelmiþtir. Filistin Yönetiminin kuruluþ giderlerini karþýlamak için oluþturulan Dünya Bankasý sponsorlu Holst Fonu'nu ABD Kongresi'nde engellenmesi, Orta Doðu Barýþý Kolaylaþtýrma Kanunu'nun gecikmesine neden olmuþtur. 4 Kasým 1995'te Orta Doðu Barýþ Süreci'nde sýk yaþanan olaylardan biri olan sürecin liderlerine suikastlerin bir örneði Ýsrail'de gerçekleþmiþ; Oslo Süreci'nin mimarý Ýzak Rabin'in suikast sonucu ölmesi üzerine yerine Þimon Peres Baþbakan olmuþtur.

1993 ve 1995 tarihli Oslo Belgeleri, Ýsrail-Filistin iliþkilerinde psikolojik ve tarihi kýrýlma noktalarýdýr. Ýlk defa taraflar birbirini tanýmýþ ve bir ileri adým daha atarak birlikte barýþ içinde yaþama sözü vermiþlerdir. Arafat ve Rabin bu nedenle Nobel Barýþ Ödülü almýþlardýr. Oslo Süreci sonucunda elde edilen Ara Anlaþma'nýn amacý Filistinlilerin nihâi statüsünü belirlemeden taraf olarak müzakere edebileceði bir durum yaratmaktý. Yani anlaþma nihâi statü belirlemede taraflarý baðlayýcý deðildi.

Ne yazýk ki büyük umutlarla baþlayan ve önemli adýmlarýn atýldýðý Oslo Barýþ Süreci, her iki tarafta da muhalif kesimlerce yýpratýlmýþtýr. Anlaþmada Arafat'ýn verdiði sözleri yerine getirmemesi ve terör saldýrýlarýnýn baþlamasý, Netanyahu tarafýndan Ýzak Rabin'i yýpratmak için kullanýlmýþtýr. 1995 senesiyle baþlayan terör saldýrýlarý nedeniyle Ýsrail görüþmeleri ertelemiþtir. Kasým 1995'te de Ýzak Rabin'in suikast sonucu öldürülmesiyle barýþ havasý sona ermiþtir.