AB’den gelen haberler, artýk uzlaþmayý deðil, ayrýþmayý anlatýyor. Çok þey beklenen eylül, kýnýndan çýkarýlýp bilenen kýlýçlarýn gösterisi ile geçecek gibi duruyor. Almanya Maliye Bakaný Schaeuble, Avrupa Merkez Bankasý’nýn tüm Euro Bölgesi bankalarýný denetlemesi yönündeki AB Komisyonu planýný benimsemediklerini söylemiþ. Öte yandan AB Komisyonu mali ve parasal iþlerden sorumlu üyesi Olli Rehn, AB Komisyonu’nun tüm sistemi denetlemesi gerektiðini, bunun birliðin gereði olduðunu söyledi. Ayrýca Rehn, Avrupa Birliði’nin zayýf taraflarýnýn düzeltilmesi doðrultusunda, AB’nin mimarisinde kýsa ve uzun dönemde önemli deðiþikler olacaðýný da belirtti. Rehn’in, AB’nin mimarisinde yapýlacak deðiþiklerin ilk önce, yeni bir Avrupa Para Birliði ortaya çýkaracaðýný, bunun da EMU 2.0 olarak tanýmlanacaðýný söylemesi çok önemli bir geliþme bence. EMU 2.0’ýn þimdilik hangi temellerin üzerinde inþa edileceðini bilmiyoruz. Ama þunu tahmin edebiliriz; bu yeni para birliði, kesinlikle bütünlüklü bir mali yapý üzerine oturacak. O zaman yeniden Almanya Maliye Bakaný’nýn dün haber sitelerine düþen demeçlerine bakalým. Schaeuble, ‘ECB’nin kendisini Avrupa Birliði içindeki 6 bin bankayý öngörülebilir gelecekte denetleme potansiyeli yok’ diyor. Yani býrakýn bir mali birliði, parasal birliðin bile olmadýðýný, parasal birliðin patronu ECB’nin sistemi denetlemekten aciz, iktidarsýz bir kurum olduðunu söylüyor. Ayrýca Schaeuble, Draghi’nin yeni tahvil alým programýndan çok þey beklenmemesi gerektiðini söylüyor ve ekliyor; ‘Almanya, ECB’nin devlet bütçelerine finansman saðlamasýný kabul etmeyecektir.’ Böylece Schaeuble, Alman Anayasa Mahkemesi’ni de el altýndan yönlendirmiþ oluyor. Sonuç olarak dün ve bugün AB liderlerinin Avrupa baþkentlerinde birbirleriyle görüþmek için mekik dokumasý çok þey ifade etmiyor. Ya da kriz mekiði artýk iki Avrupa olduðu gerçeðini deðiþtirmiyor.
Birinci Avrupa, gecikmiþ bir ulus-devlet olarak kurulan ve iki dünya savaþýyla gelen devletçi-kartel sistemini arkasýna alarak sanayileþen Almanya merkezli ittifaktýr. Ýkinci Avrupa ise bilgi ve að teknolojilerine dayanan, Ýsviçre- Cern’de geleceðin dünyasýnýn adýmlarýný atmaya çalýþan, geniþlemeci Avrupa’dýr. Böyle olunca, tabii ki nihai olarak bu sürecin nasýl çözüleceði çok belli. Ancak belli olmayan þey bu sürecin zamaný. Ancak, bu süreci iþin yalnýz Avrupa tarafýna bakarak çözemeyiz. Asya ve Amerika’ya bakmamýz gerekecek. Asya deyince Çin’e þu günlerde yeniden göz atmak gerek.
Biliyorsunuz, Çin’deki büyük dönüþüm Mao öldükten (1976) sonra, 1978’de Deng Xiaoping’in partinin ve iktidarýn baþýna geçmesiyle baþladý. Deng reformlarý, sanayi ve bilim-teknoloji alanlarýný yakýnlaþtýrýrken, Stalin Rusya’sýnda olduðu gibi, tarýmý sanayiye ezdiren bir yol izlemedi. Savunmayý da içine alan reformlar tarýmsal verimliliði de öne çýkardý. Bu dört temel alandaki reformlar, bugünkü Çin ekonomisini oluþtururken, dünyada kapitalizmin ve ABD’nin krize girmeye baþladýðý 1970’lerin ikinci yarýsýndan itibaren, yeni bir dengeyi de ortaya çýkardý. Çin, aþýrý tasarruf, milli gelirin yarýsýný aþan yatýrým seferberliði ve ihracata dayalý birikimi öne çýkardý. Bu, ayný zamanda, müthiþ bir fazla ve dolayýsýyla Çin Merkez Bankasý’nýn biriken rezervleri demekti. Yani Çin bu modelle, ister istemez, ABD’yi dolar alarak finanse ediyordu. Ýþte þimdi Çin, Deng reformlarý ile baþlayan bu büyüme modelini býrakýyor. Ýçeride de ‘liberalleþmeyi’ öne çýkaracak. O zaman ABD’yi kim finanse edecek. Yanýt basit; artýk kendisi. Yani ABD kafasýna göre açýk veremeyecek. O zaman, daha ‘temkinli,’ ilk önce kendi ‘açýklarýný’ kapatmak isteyen bir ABD göreceðiz artýk. Bunun siyasi sonuçlarýný görüyoruz. ABD, Ortadoðu’da Türkiye’yi yalnýz býrakmýþ falan deðil. Buradaki düzenlemeyi ‘iþin’ bundan sonraki sahibinin yapmasýný istiyor sadece. Zaten artýk elinin altýnda bunu yapacak bir ekonomik paradigma yok.
Zombiler kimleri suçlar?
Sonuç olarak, AB yeniden kurulurken, eski ‘hegemon’ ABD’de aradan çekiliyor. Rehn, açýkça yeni bir Euro sisteminden bahsetti. Bu EMU 2.0... EMU 2.0’ýn, þimdikinden geniþ bir hinderlantý kapsayacaðýný göreceksiniz. Türkiye’nin belirleyici eksen devlet olarak yer alacaðý, þimdiki sýnýrlarýn geçersiz olduðu bir yere-zamana- doðru yolculuk baþladý.
Görünen o ki, Türkiye, zorunlu olarak Misak-ý Milli sýnýrlarýna dönecek. Yeni bir Ortadoðu kuruluyor.
Siz kendinize istediðiniz kadar biz Baascý deðiliz deyin, tarihsel olarak öylesiniz, kanla, haksýzlýkla örülmüþ bir yüzyýldan gelip, bugünün kýyýlarýna vurmuþ zombilersiniz. Bütün bu deðiþim, sancýlý ve geç olacak, ama sonlanacak. Tabii ki, bu deðiþimi anlayarak öne çýkanlar, her zaman, bu zombiler tarafýndan en çok suçlananlar olacak. Davutoðlu’nun ‘suçlandýðý’ gibi...