‘İki ayyaş’ muhabbetine benim katkım

Başbakan “İki ayyaşın hazırladığı yasa” sözüyle artık değiştirilen alkollü içeceklerle ilgili eski kuralların sahibi olarak kimleri kast etti, emin olun bilmiyorum; ancak, “Keşke değişikliği içkiyi bütünüyle hayatlarından çıkarmamış olanlarla gerçekleştirseydi” temennisinde bulunmadan da edemiyorum...

 

Keşke...

Yeni kuralları, aslında, Batılı bir dizi ülke bizden çok önce benimsedi. Sonuncusu, Rusya’da 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren kısıtlamalardır. Bugün çağdaş ülkelerin hepsi, ‘alkolizm’ tehlikesi karşısında vatandaşlarını korumak için tedbir alma ihtiyacı duyuyor. Alkollü içeceklerle ilgili yeni kurallarımızla mukayese edildiğinde, ABD, İngiltere ve Rusya gibi ülkelerdeki kurallar daha kısıtlayıcı...

Rusya, ABD ve İngiltere’de alkollü içeceklerle ilgili kısıtlayıcı kuralları koyanlar içki içmeyen kimseler değil; getirdikleri yasaklarda İslâmiyet’ten etkilendikleri ise söylenemez. Yasakçı kurallara o ülkelerde de karşı çıkanlar oldu, ama hiçbirinde düzey, bizde medyaya yansıyan türden, basit ve önyargılı değildi.

Uygar bir tartışma iklimi sonrasında çıkan yasalarla alkollü içki tüketimi bayağı sınırlandırıldı pek çok Batı ülkesinde; bir çoğunda kısıtlayıcı düzenlemeler için hazırlıklar sürüyor...

Alkollü içecek sektörünün kâr marjı hayli yüksek; kısıtlayıcı girişimlerin olduğu dönemlerde itiraz seslerinin yüksek çıkmasının en önemli sebebi de bu. İçki üreten firmalar pek çok sanat ve kültür etkinliğine sponsorluk yapıyor ve bu sayede etki çevreleri bayağı geniş... Medyanın gelir kaynakları arasında en yüksek kalemlerden birini içki reklâmları teşkil ediyor.

Dün gazetelerde tam sayfa ‘reklâma veda’ duyuruları yaptı içki firmaları...

İçkinin, alkollü içeceklerin, ‘çağdaşlık’ ile irtibatlandırılması da yalnızca bize özgü bir durum. Bugün canının değerini bilen, sağlığına düşkün, kaliteli yaşama derdi olan kişiler Batı’da da alkolü hayatlarının dışına çıkardılar. En yaygın ‘trend’, sanılanın tersine, alkolsüz-içecek ikramı yapılan davetlerin yaygınlaşmasıdır; ancak ısrarla isteyene içki ikramında bulunuluyor bazı etkinliklerde...

Çağdaşlık, bugünün dünyasında, nicedir, ‘sağlıklı yaşam düşkünlüğü’ olarak algılanıyor...

Kavramları tersine çevirmek ülkemizde fazlaca rastlanan bir uygulama; iktidardaki partinin ‘muhafazakâr’ kimliği, programını gerçekleştirmede takınılan pervasız tavır ile sunumda seçilen üslup da gerçeğin apaçık görülmesini engelliyor. Getirilen yeni düzenleme alkollü içeceklerin reklâmı, satışı ve erişilmesine kısıntıyı öngörüyor; buna karşılık çıkan gürültüye kulak verenler Türkiye’nin ‘içki yasağı uygulanan bir ülke’ haline getirildiğini düşünebilirler.

Gürültünün fazla çıkmasının muhalif propaganda amacına yaradığı ise çok açık. Algı yönetimine zerre kadar önem vermeyen bir iktidar, hemen her alanda, gerçeklerle taban tabana zıt bir algı saldırısıyla gözden düşürülmeye çalışılıyor. Burada işe yaramasa bile, gürültüler, dışarıda etkili olabiliyor.

Yasaklarla, hem de daha sıkısıyla daha önce tanışmış ülkelerin vatandaşlarına bile yeni düzenlemeyle Türkiye’nin ekseninin farklı bir yöne kaydığını düşündürme becerisine şapka çıkarılır...

Herhalde “Keşke değişiklikle ilgili düzenlemeye içkinin kötülüğünü bilen, ama ondan uzak duramayan bir-iki kişi de katılsaydı” dememin sebebini anlamışsınızdır.

Ne yapalım...