Ýki büyük devlet skandalý

Devlet skandalýndan kasdým ne AK Parti(Hükümet)-Cemaat kavgasý, ne savcýnýn emri sonrasý harekete geçmeyen polisler, ne paralel devlet söylentileri, ne HSYK tartýþmalarý.

Size son zamanlarýn iki gerçek devlet skandalýný aktarmaya çalýþacaðým.

Birbirleriyle ilgisiz gibi duruyorlar ama yazýmýn ilerleyen satýrlarýnda aralarýndaki hayati iliþkiyi sunmaya gayret edeceðim, siz de göreceksiniz.

Skandallarýn biri, baþka bakýþ açýlarýyla, Uludere (Roboski), ikincisi ise Sayýþtay yönetmeliði skandalý ve ortak paydalarý kökleri seneler seneler öncesine dayalý idari kapasite yetersizlikleri; bu idari kapasite yetersizliði lafýn kibarcasý, daha harbi ifadesi beceriksizlik, azgeliþmiþlik, iþ bilmeme.

Malum, 6 Ocak günü, Genelkurmay Baþkanlýðý Askeri Savcýlýðý Uludere kararýný açýkladý.

Tüm sorumlular cezalansýn deniyor, doðrudur, büyük bir istihbarat krizi ya da manipülasyonu var deniyor, bilemem, devlet özür dilesin deniyor, gereklidir, sivil otoritenin onayý var mý idi diye soruluyor, yerinde bir sorudur, baþka eleþtiriler de getiriliyor ama bir konu, bence iþin özüdür, nedense çok tartýþýlmýyor.

Genelkurmay Baþkanlýðý Askeri Savcýlýðý’nýn 6 Ocak 2014 tarihli kararýndan öðrendiðimize göre konuya iliþkin ilk anlýk görüntüler 28 Aralýk 2011 günü 16.50’de gelmeye baþlýyorlar, diyelim tam saat beþ.

Arada malum ve korkunç süreç yaþanýyor, ilk bomba 21.39’da atýlýyor, 22.16’da da hareketsiz bekleyen son grup bombalanýyor ve çoðu çocuk 34 vatandaþýmýz böylece vahþice öldürülmüþ oluyorlar.  

Nereden bakarsanýz bakýn arada geçen yaklaþýk beþ saat var ve bizim asker, en büyük asker, beþ saatte bir grubun, kalabalýk ve saklanmayan bir grubun, eþekler falan da var grupta, niteliði üzerine doðru karar veremiyor.

1974 Kýbrýs Kocatepe olayýndan günümüze, yaklaþýk kýrk sene, askeriye bir arpa boyu yol alamamýþ anlaþýlan.

Çok samimiyetle ifade ediyorum, ben sivil otoriteye yönelik, barýþ sürecine yönelik bir komploya falan inanmýyorum, ortada sadece kabul edilemez bir beceriksizlik, bir iþ bilmezlik var ve meselenin senelerdir deðiþmeyen özü budur.

Bizde istifalar sadece seks kasetlerine  mi baðlýdýr?

Kaset meselesi özel hayat meselesidir, eþleri ilgilendirir, bir kamu görevlisinin istifa nedeni bence deðildir ama beþ saat boyunca bir grubun kimliðini tespit edemeyen sözde militerler, en baþta en tepe olmak üzere, dönemin Milli Savunma Bakaný ile birlikte istifa etmeliydiler, ama etmediler ve affedilemez bir utancýn, þayet hissediyorlar ise, içine yuvarlandýlar.

Konu sadece ve sadece bir idari kapasite zavallýlýðýdýr, öküzün altýnda buzaðý aramayalým.

Gelelim ikinci ve ilk bakýþta Uludere ile iliþkisiz gibi duran skandala, Sayýþtay meselesine.

17/12/2011 tarihinde ve 28145 sayýlý Resmî Gazete’de “Kamu Ýdaresi Hesaplarýnýn Sayýþtaya Verilmesi.....” hakkýndaçok önemli, saydamlýða yönelik, çaðdaþ bir yönetmelik yayýnlandý.

Ancak, 8 Aralýk 2013 tarihinde yani yaklaþýk bir ay önce çok kýsa bir yönetmelik daha yayýnlanýyor ve 2011 tarihli yönetmeliðin gereklerinin 2015 tarihine dek yerine getirilemeyeceði, bilgilerin Sayýþtay’a ancak “konsolide” olarak yani detaya girilmeden verilebileceði belirtiliyor.

Konuyu bilen, bilmeyen herkes bu yeni ve çok kýsa son yönetmelikte yani bilgilerin Sayýþtay’a ancak konsolide olarak verilebileceðini belirten yönetmelikte kamu hesaplarýnda yolsuzluk kokusu aradýlar.

Kamu hesaplarýnda yolsuzluk var mýdýr, bu baþka bir konu, ama, ismim gibi eminim, 8 Aralýk 2013 yönetmeliðinin temel amacý yolsuzluk örtmek falan deðildir (kamu hesaplarýnýn detaylandýrýlamamasý yolsuzluða ortam hazýrlar, bu baþka bir konudur), sýradan bir idari aczin, idari kapasite yetersizliðinin itirafýdýr, çünkü kamu hesaplarý gerektiði biçimde düzenlenemiyor, idari kapasite buna yeterli deðil.

Týpký, Uludere’de 5 saatte 34 kiþinin kimliðinin tespit edilememe idari-askeri rezaleti gibi.  

“Ýdari kapasitenin arttýrýlmasý” bir AB kriteri, þimdilerde ise moda bu kriterlere burun kývýrmak.