Baþkanlýk sistemine karþý çýkýlmasýný anlayabiliriz ama Baþkanlýk sistemi üzerinden tehditler savrulmasýna demokratik siyaset adýna anlam vermek mümkün deðil.
CHP’li yetkililer kendilerini ne sanýyorlar bilmem ama bilmeleri gereken tek þeyin þu olduðunu kendilerine hatýrlatýrým: Cumhuriyetin asýl sahibi halktýr. Demokrasi, halkýn yönetimidir.
Demokrasilerde halka bir þey dayatýlamaz.
Halka dayatmanýn olduðu yerde demokrasiden de, cumhuriyetten de söz edilemez.
CHP, parlamenter sistemi adeta bir dogma gibi muhafaza etmek istiyor olabilir ama bunu halka dayatmaya kalkýþýrsa haddini aþýyor demektir.
Demokrasilerde halk hangi siyasi-idari sistem içinde yaþamak istiyorsa ona kendisi karar verir. Ne Baþkanlýk sisteminin, ne de parlamenter sistemin laiklikle veya cumhuriyetle alakasý yoktur.
Cumhuriyet bir rejim biçimidir ama parlamenter sistem veya Baþkanlýk sistemi, halkýn içinde yaþamaya kendisinin karar vereceði bir idari-siyasi sistemdir.
CHP, sapla samaný birbirine karýþtýrýyor.
Baþkanlýk meselesini bir “rejim meselesi”ne indirgemek istiyor.
Oysa ikisi birbirinden farklý.
En önemlisi de burada tipik bir CHP dayatmasýyla karþý karþýya bulunuyoruz. CHP’nin iddiasýnýn tersine, AK Parti halka bir sistem dayatmasýnda bulunmuyor, hele hele rejimle bir kavgaya girmiyor. Asýl CHP, rejim tartýþmasý üzerinden parlamenter sistemi halka deðiþtirilmesi dahi teklif edilemez bir dogma olarak dayatýyor.
Siyasi-idari sistemin bir “rejim sorunu”na dönüþtürülmesinin bundan baþka bir anlamý olmaz zaten.
* * *
CHP’li biri -adý lazým deðil- oturduðu yerden kof kabadayý aðzýyla adeta tehdit yaðdýrýyor:
“Baþkanlýk sistemi, iki cihan bir araya gelse bile olmaz.”
Ne demekse artýk!
Bilmeyen de sanýr ki, Baþkanlýk sistemi demokrasiye ve cumhuriyete aykýrý.
Oysa cumhuriyetin ve demokrasinin beþiði olan ülkelerde Baþkanlýk sistemi var.
CHP’li siyasetçinin, siyaset bilimi cahili olmasý bir þekilde tolere edilebilir ama siyaset adýna kof kabadayýlýk edasýyla tehditler savurmasý zinhar hoþ görülemez. Halký tehdit etmek hiç kimsenin haddi deðildir.
Halk isterse iki cihaný bir araya getirir.
Yani Baþkanlýk sistemine “evet” der ve sonuçta halkýn dediði olur. CHP’nin halkçýlýk anlayýþýnda bunun yeri yok biliyorum ama þunu da biliyorum ki, CHP’nin zaten demokrasi vadisinde de bir yeri yok... CHP’li vekil öyle de, CHP’li Genel Baþkan farklý mý sanki?
Al birini vur ötekisine!
Kýlýçdaroðlu’nun söyledikleri, cehaletin ötesinde düpedüz bir çarpýtma ve demokrasi körlüðü içeriyor.
Þu dediðine bakýn hele:
“15 Temmuz’dan sonra 4 parti olarak parlamenter sisteme ve demokrasiye sahip çýkan, darbeye direnen Meclis’i öven bir bildiriye imza attýk. Þimdi bu nasýl bir iki yüzlülüktür ki, Meclis’i, halk iradesini, parlamenter sistemi yok edecek baþkanlýðý bu milletin önüne getiriyorsunuz? Yenikapý ruhu, demokratik parlamenter sisteme sahip çýkma ve güçlü bir demokrasi için mücadele etmekti. AKP bu ruha ihanet ediyor.”
Kendisi, Pensilvanya ruhu üzerinden CHP siyasetini ete-kemiðe bürüyerek istediðini kamufle etmek için elinden geleni yapýyor, ama nafile!
Mýzrak çuvala sýðmýyor.
Þimdi bu sözlerin neresi doðru?
Bir: 15 Temmuz ruhunun parlamenter sisteme sahip çýkmayla alakasý yok. Darbeye direnenler parlamenter sistemi muhafaza etmek için direnmediler. Tabii kendisi direnmediði için herkesi kendisi gibi sanýyor.
Ýki: Meclis ve halk iradesi denilince, akla sadece parlamenter sistem gelmez. Baþkanlýk sisteminin olduðu ülkelerde de Meclis ve halk iradesi bulunmaktadýr. Sanki Baþkanlýk sistemiyle Meclis ve halk iradesi yok edilmek isteniyormuþ gibi bir algý oluþturmak, iki yüzlülüðün ötesinde Pensilvanya tarzý bir çarpýtmadýr.
Üç: Milletin önüne getirilen þey, millet tarafýndan kabul görmez ise zaten millet de bunu reddeder. Buna da demokrasi denir. Ama görünen o ki milletten/halktan korkuyorsunuz. Milletin/halkýn kabul edeceði bir sisteme direndiðinizin farkýnda olduðunuz için maskenizin düþmesinden korkuyorsunuz.
Halktan korkmuyorsanýz, buyrun halka gidelim.
Halk ne istiyorsa o olsun, ha ne dersiniz?