En doðrusunu Engin Ardýç yazdý: “Çekinmeyin, kaçýncý Cumhuriyeti idrak ettiðinizi adlý adýnca söyleyin.”
Burayla yüzleþmezler.
Darbelerden sonra kurulan sistemin “eski”yi tasfiye ettiðini görmek istemezler.
15 Temmuz giriþimi baþarýlý olsaydý, “eski” muamelesi gören sistem tasfiye edilecek, yepyeni bir “sistem”, hadi daha açýk söyleyelim yepyeni bir devlet kurulacaktý. Ýsmi belki yine “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olacaktý, kurucusu yine Mustafa Kemal olacaktý ama devlet, yeni bir devlet olacaktý.
Peki, kim (hangi mekanizmalar) kuracaktý bu devleti?
Elbette, “Kurucu Meclis” iþlevi gören bir Meclis...
Bu Meclis’in seçimle teþekkül etmesi gerekmiyor... “Darbe” gibi yýkýcý rol ifa eden “siyasal kalkýþmalar” kendi meþruiyetleriyle gelirler, daha doðrusu kendi meþruiyetlerini dayatýrlar.
Bu meþruiyet çerçevesinde “atama” usulüyle hemen bir Meclis oluþturulacak, “kurucu” iþlevi gören bu Meclis oturup yeni bir anayasa yapacak, dolayýsýyla yeni devletin temellerini atmýþ olacaktý.
Mustafa Kemal’in getirdiði anayasayý ortadan kaldýranlar, yani 27 Mayýs darbesini yapanlar bu yolu izlediler.
Meþru hükümeti alaþaðý eder etmez, hemen bir Meclis oluþturdular.
Ýsmini de “Kurucu Meclis” koydular.
Bu Meclis oturdu, yeni bir anayasa yaptý, devleti yeniden kurdu.
Devletin ismi deðiþtirilmediði gibi, Mustafa Kemal Paþa’nýn kuruculuðu da teslim edildi. (Bu, “Ýkinci Cumhuriyet” sürecidir. Bugün pek tedavülde deðil ama bazý aydýnlar ve bürokratlar, dönemi içinde, “Ýkinci Cumhuriyet” ifadesini kullanmýþlardýr.)
Kenan Evrende devletin ismine dokunmadý.
Üstelik Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini “kurucu” olarak daðlara taþlara yazdý.
Kurduðu yepyeni bir devletti oysa.
Çünkü sadece sistemi deðil, devletin kendisini dayandýrdýðý ideolojiyi de deðiþtirmiþti.
Bu deðiþikliði, öncekiler gibi, “Kurucu Meclis” eliyle yaptý.
Kimi “solcu” aydýnlarýmýz, ikincisinin getirdiklerini götürdüðü için, pek içlerine sindiremeseler de, bu sürece “Üçüncü Cumhuriyet” ismini verdiler.
Fetullahçýlar baþarýlý olsaydý “Dördüncü Cumhuriyet” kurulacaktý.
Devletin ismini deðiþtirirler miydi, Mustafa Kemal Paþa’yý kuruculuktan azlederler miydi, bilinmez...
Mustafa Kemal’le meselesi olan, bu “mesele” etrafýnda tabanýný örgütleyen Fetullah Gülen’in bu ülkenin kurucu liderine uzun süre tahammül edeceðini zannetmiyorum. Mutlaka bir yolunu bulup yaralý bereli ezik bir isim bulurdu devletine.
Hiç kuþkusuz, Fetullahçýlar da bir “Kurucu Meclis” ihdas edeceklerdi.
Baþarýlý olamadýlar.
Halk darbeyi bastýrdý ve 16 Temmuz sabahý “kurucu” sýfatýný elde etti.
Hürriyet yazarlarýnýn speküle ettiði, Devlet Bahçeli’ye iþ ihale edip, “Þu Ayhan’ýn kulaðýný bir çeker misin Devlet Bey?” dediði mesele budur.
Halk, “kurucu” sýfatýna uygun davrandý ve 16 Nisan’da bir anayasa deðiþikliðine öncülük ederek sistemi deðiþtirdi. Dolayýsýyla devleti (vesayetçilerden, darbecilerden, Fetullah yanaþmalarýndan) kurtardý. Bu kurtarýcýnýn ismi bellidir.
Hayýr, öyle deðilmiþ... Ayhan Ogan devlet yýkýp devlet kuracakmýþ, Devlet Bahçeli “müptezel” demek için daha neyi bekliyormuþ!
Bunu söyleyenlerden biri 28 Þubat darbesine Pakistan Yüksek Mahkemesi’nden cevaz arayan bir zavallýdýr. Ki, “Her þey hukuktan ibaret deðildir” demiþliði bile vardýr.
Diðeri de, 17/25 Aralýk’ta “Fetullah neferi” gibi çalýþmýþ bir utanmaz arlanmaz adamdýr.
15 Temmuz giriþimi baþarýlý olsaydý, hiç kuþkusuz, “Ne yani, darbeye karþý olduðumuzu söyleyeceðiz de, ötesini söylemeyecek miyiz?” diyecekti ve ötesini de söyleyecekti; 17/25 Aralýk sürecindeki rezil yazýlarýný tekrarlayýp, “Bunlar da çok yolsuzluk yapmýþlardý caným!” deyip Fetullah devletine temenna çakacaktý.
Bunlar böyledir!