İki kutuplu dünyaya dönüşüm

İkinci Dünya savaşı ile birlikte dünya siyaseti iki kutuplu olmuştu. Bir tarafta ABD ve onun müttefikleri NATO şemsiyesi altında birlik ve dayanışma içinde hareket ederken, diğer tarafta Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve yandaşları Varşova Paktı şemsiyesi altında faaliyet gösteriyordu. Bu iki kutup genelde zıt görüş beyanlarıyla soğuk savaşı (silah kullanmaksızın) devam ettiriyorlardı.

1991 yılında SSCB’nin dağılmasıyla dünya siyaseti tek kutuplu olmuş, NATO kendine yeni bir düşman aramış ve ‘Radikal İslam yeni düşmanımız’ demiştir. Tabii ki 1992 yılından sonra bizim Genelkurmay da bu yeni düşmanı severek benimsedi. Zayıf koalisyonlardan bu yeni düşman dolayısıyla çeşitli düzenleme yapma yetkisi aldı.

İlk düşman okullarda başörtüsü, ikinci düşman İmam Hatip Liseleri, üçüncü düşman Saadet Partisi olarak belirlendi. Bunlar büyük tehlike olarak görülünce iç hizmetler kanunun 35’inci maddesine dayanarak, ihtilal dahil her türlü mücadele yasal görülmeye başlandı.

Bu arada Rusya Federasyonu, SSCB dönemindeki gücünü tekrar yakaladı ve ‘Ben de varım’ demeye başladı. Bu gün dünya siyasetinde Rusya var. Dünya tekrar iki kutuplu siyasete döndü. Artık ABD Rusya’yı kale almadan bir rejime veya bölgeye müdahale edemez duruma geldi. ABD bu gerçek dolayısı ile Suriye rejimi barbarlıklarıyla ilgili üç defa ilan etmiş olduğu kırmızı çizgilerini yeşil çizgilere dönüştürmek durumunda kaldı. Suriye ile ilgili iki süper güç konuşup karar aldılar, diğer ülkeler de bu kararlara saygılı olacağını ifade ettiler.

Rusya 50 yıldır Suriye’de üs ve asker bulunduruyor, ABD’nin bu kaleyi de almasını kapalı kapılar ardında ona şantaj yaparak önlemiş oldu. Rusya ABD’ye rest çekti, ABD bu resti göremedi. Dolayısıyla artık dünya siyaset denkleminde ABD ile eşit ağırlıkta. Her ülke, her hangi bir siyasi konuda ‘Moskova ne diyor?’ sorusuna cevap aramak durumunda.

Rusya bu güce komünizmi terk edip, serbest piyasa ekonomisine geçme kararıyla erişti. Her yerin sahibi olan devlet çok kısa bir zamanda eritilerek ekonomik faaliyetlerin dışına çıkarıldı. Mevcut devasa tabii kaynaklarla 20 yıl içinde eski gücüne kavuştu. Bu gerçek bizdeki aşırı sol ve karma ekonomi hayranlarına yol gösterme dileklerimle.