Ýki mülâhaza (Kýymetini bilene)

Öyle her ipini koparan cumhurbaþkaný olamaz!

Hele “baþkan” hiç olamaz! 

Peki, devletin baþýna kim geçsin?

Meselâ þöyle biri olabilir mi:

Haram lokma tatmayan, palavralar atmayan, infiâl yaratmayan, þerefini satmayan, bire on bin katmayan, yurddaþý aldatmayan, hiç çamura yatmayan, kalbleri kanatmayan, selefi aratmayan, gözümüze batmayan, vâlide aðlatmayan veeee.... bizleri yerimizden... dehþetle fýrlatmayan biri...

Bence olabilir.

Þimdi lütfen tehevvüre kapýlarak “Kardeþim, sen burada kendini târif etmiþsin!” demeyiniz!

Eðer öyle olsaydý ‘fevkalâde yakýþýklý olmak’ þartýný da eklerdim.

Hayýr, cumhurbaþkanlýðý bana göre bir iþ deðil.

Sabahýn kör karanlýðýnda kalk, her Allâhýn günü en az on dört on beþ saat hýngýr hýngýr koþuþtur, asgarî 150 kiþiyle tokalaþ, bir alay mendebura nâzikâne davran ve en geç üç hafta sonra o günki 56. kabûl resmine doðru yol alýrken yâverine dönerek “Yâhu, kaç saatdir aklýmda; bir türlü sormaya fýrsat bulamadým. Bu sabah kahvaltýda o gelip karþýma oturan haným kimdi?” diye sorup “Eþinizdi, Beyefendi.” cevâbýný alarak apýþýp kal!

Yok, yok... Merci!

Zâten Ýlber Ortaylý da çaktýrmadan kaytarýyor. Baksanýza, iþte hayýrlýsý neyse o olsun filan diye ham-hum-þaralopa getirmeyi denemiþ.

Alavera dalavera, Kürd Mehmet nöbete...

Aslýnda o çocuk yakýþýr da oraya.

Hem gâlibâ pipo da tüttürüyor.

Daha ne?

Ara sýra iki düzgün giyimli gazeteciyi çaðýrýp þömine önünde ve burnundan dumanlar poflayarak dünyânýn gidiþâtýna dâir mülâhazât-ý siyâsiyyesini teblið eder, olur biter.

Aslýnda cumhurbaþkanlýðý at deðil deve deðil.

Bay Necdet bile bir þekilde becerdikden sonra...

Ama ya Abdullah Gül?

Abdullah Gül için bence cumhurbaþkanlýðý kaðný arabasýna yarýþ motoru takmak gibi bir þeydi.

Þimdi artýk nihâyet doðru dürüst bir meþgaleye yöneleceði için kimbilir ne seviniyordur.

***

Yýlmaz Özdil’in o mâhut lakýrdýsý hakkýnda söylenebilecek ne varsa söylendi.

Bir tek istisnâsýyla:

Türkçesi bozuk!

“Bu, iþçilere müstehak.” demiþ.

Yanlýþ!

“Ýþçiler buna müstehak!” demesi gerekirdi.

“bir þeye müstehak olmak” dâimâ “özne”ye yönelikdir.

“Ben buna müstehakým.” gibi...

“Hem dersini bilmiyor, hem de þiþman üstelik!”

Böylece kazâsýz belâsýz bugünki ukalâlýk kontenjanýmýzý da doldurmuþ olduk, þükürler olsun!

Artýk yarýna Allah kerim!

Nasýl olsa bir þeyler buluruz arkadaþlar sâyesinde...

Ha, en önemlisi:

Ýþçiler buna müstehak deðildi!

Yýlmaz Özdil haltetmiþ!!!