Tebrîki en baþa alalým ki yazýnýn sonunda kaynayýp gitmesin:
Bütün Müslüman okuyucularýmýn mübârek Kadir Gecesi’ni candan kutlarým.
***
Dönelim ahvâl-i âleme!
Son günlerin olaylarý ve geliþmeleriyle ilgili olarak aldýðým iki notu sizlerle paylaþmak istiyorum.
30 Aðustos’da yeni terfîler ve emekliye ayrýlmalarla TSK’daki general ve amiral sayýsý 364’den 353’e inecekmiþ. Demek bu sür’atle giderlerse en geç 25 seneye kadar olmasý gereken normal 180/200 seviyesini bulacaklar ki buna ancak hayranlýkla þapka çýkarýlýr! Daha doðrusu iyi bir esas duruþ gösterilir! Bravo!
Fakat kendilerini bu kadar zorlamasalar diyorum, ola ki týkanýp yýðýlýverirler filan!
Üstelik acele iþe Þeytan karýþýr, tövbe tövbe!... Mübârek günde...
Ne demiþ eskiler:
“Eriþir menzil-i maksûduna âheste giden,
Tîz reftâr olanýn pâyýna dâmen dolaþýr.”
Bu vesîleyle birtakým “endîþeli Kemalistler” 68 general ve amiralin tutuklu olmasýný hatýrlatarak Þanlý Ordumuzun bu yüzden muhârebe yeteneðini yitirdiði iddiasýný dile getiriyorlar.
Hiiiç endîþeye mahâl yok, aziz meslekdaþlarým! Onlarýn hâlen aktif görevde bulunmamasý tam tersine Þanlý Ordumuzun muhârebe gücünü azaltmaz, yükseltir!
Herhalde hâlen 170 general ve amiralimizin (70 kadar!) Ankara’da, yâni en yakýn sâhile uzaklýðý 350 km. olan bir yerde “görev” yaptýklarýný henüz duymamýþ olacaksýnýz. Ben belirteyim de biraz ondan endîþe duyun!
Türkiye’nin, hâlihazýrdaki asker ve savaþ gemisi mevcûduna göre ihtiyâcý olan general ve amiral sayýsý 200 dolayýndadýr.
Bir müessesede personel sayýsý eksikliði kadar, hattâ ondan daha da fazla, personel fazlasý etkinliði azaltýr, çünki “safra” oldu mu hiç kimse hiçbir iþi benimsemez!
Netîce, yýldýrmak, sindirmek bir yana, kendi güvenliðini bile saðlamakdan âciz 660.000 kiþilik bir kalabalýkdýr. Misâl: Ýþte sýnýr karakollarý, iþte Foça’da, en nâzikâne tâbirle, askerî cehâlet yüzünden helâk olan Mehmedcikler!
Mehmedcik demiþken: 25 yýldýr neden tek bir subayýn dahî yaralanýp þehîd olduðunu görmediðimiz de ayrý bir istifhamdýr!
Meselâ Ýsrâil Ordusu’nda sayýlarýna oranla en yüksek zâyiâtý hep subaylar verir.
***
Bir de þu “Hâriciye endîþe-perverleri” var!
Efendim, Dýþiþleri Bakanýmýz neden haldýr-huldur dünyâyý turluyormuþ da Ankara’ya sýrf gömlek deðiþtirmek için uðruyormuþ?
Myanmarlarda þurda burda ne iþi varmýþ?
Otursaymýþ ya kâmil kâmil oturduðu yerde!
Sayýn Davutoðlu’nun muhakkak ki benim avukatlýðýma ihtiyâcý yok ama belki hâlen yurddýþýndadýr ve gömlek deðiþtirme vakti henüz gelmemiþdir düþüncesiyle ben alelhesab meraklarýný gidereyim bu arkadaþlarýmýzýn:
Bir kere yabancý baþkentleri sýk sýk ziyâret eden yegâne dýþiþleri bakaný bizimki deðil. Sâdece Bayan Hillary Clinton’un (Kendisi ABD Dýþiþleri Bakaný olur!) son bir yýl boyunca kaç kere Türkiye’ye geldiðini bir hesâb edelim! Son olarak iki gün önce buradaydý. Cumâya da kýsmetse Fransa Dýþiþleri Bakaný Laurent Fabius (Loran Fabyüs) Ankara’yý þereflendirecek. Sâdece Yýlbaþý’ndan bu yana Türkiye’yi ziyâret eden ecnebî devlet erkânýný toplasanýz üç hâneli bir rakama ulaþýrsýnýz!
Ayný þekilde Türk Dýþiþleri Bakaný’nýn baþka ülkeleri ziyâret etmesi, Türkiye’nin “özgülaðýrlýðý” ile baðlantýlý.
Türkiye onyýllarca süren bir hâb-ý gafletden sonra tekrar “aslî” görevinin baþýna dönüyor ve bu görevin adý: Avrasya ile Kuzey Afrika’da istikrârýn “garantörü” olmak, bu kadar basit!
Ayrýca Fransýzca’da “garantör” diye bir kelime yok, “garant” var. Garantörü biz türetmiþiz. Bence fenâ da olmamýþ.
Bakan Davutoðlu Cumâ günü Fransýz muâdili Laurent Fabius’e bu konudaki fikrini sorsa bari...