Eski Türkiye-yeni Türkiye tartýþmasýný çok olumlu, çok faydalý buluyorum, konulara yaklaþýmda bir matematik getirebiliyor.
Bu tartýþmanýn, bu matematiðin oluþumunda Star gazetesinin, Mustafa Karaalioðlu’nun bilebildiðim kadarýyla da özel bir yeri var, bu açýdan da önemli.
Ancak, eski-yeni Türkiye tartýþmalarýnýn, siyasi bir propaganda aracý olmaktan ziyade, analitik bir iþlevi olmalý, kurumlar, geliþmeler bu mantýk üzerinden düþünülmeli, eleþtirilmeli, yeni Türkiye hedefine bir an önce tüm kurum ve kurallarýyla ulaþmak için bir yöntem olarak da bu mantýktan faydalanýlmalý.
Bugünkü yazýmda da iki konuyu, birincisi siyasi, ikincisi ekonomik, bu mantýk, eski-yeni Türkiye çerçevesinde ele almak ve görebildiðim sorunlarý da duyurmak istiyorum.
Birinci siyasi konu, Akþam gazetesinde yayýnlanan bir haber, “Karargahta kýrk paralel paþa” haberine verilen tepkilere iliþkin.
Gazetenin verdiði habere bir itirazým yok, olamaz da, haber yanlýþ ise, bunun maliyetini üstlenir ama bu habere yönelik resmi tepkiler bana çok fazla eski Türkiye tepkileri gibi geldi.
Yanýlmýyor isem, ilk tepki Sayýn Cumhurbaþkaný’ndan geldi, bu haberi sorumsuzluk, çok önemli bir kurumun yýpratýlma çabasý olarak niteledi; bu tepkiyi, doðru mu, yanlýþ mý bilemem, anlaþýlýr buluyorum.
Baþbakanlýktan da bir açýklama yapýldý, galiba bir soruþturmanýn açýldýðýný duyurdular, bu açýklamayý olumlu buluyorum.
Genelkurmay’dan da zehir zemberek bir açýklama geldi, meþhur siteye bu açýklamayý koydular.
Tüm bunlar iyi de, ortada çok büyük bir tuhaflýk görmüyor musunuz?
Milli Savunma Bakaný’ný tüm bu tartýþmalarýn, açýklamalarýn bir yerinde YÝNE göremedik.
Askeri personele yönelik bir konuda, Cumhurbaþkaný’nýn bile kendini bir açýklama yapmak zorunda hissettiði bir konuda Milli Savunma Bakaný’nýn yine ortada görünmemesi, bir bürokratik birim olarak Genelkurmay’ýn siyasi otoriteyi (MSB) atlayýp açýklama yapabildiði bir Türkiye için, þimdilik kaydýyla söylüyorum, yeni Türkiye nitelemesi biraz uzak kalabiliyor.
Maliye Bakanlýðý’na yönelik bir eleþtiriye bakaný atlayýp bir genel müdürün yanýt vermesi ne ise, bu durum da odur, lütfen kimse bu basit ama gerekli hiyerarþiyi atlamasýn, atlanmasýný da normal göstermesin, bu tür eleþtirilere demokratik hukuk devletlerinde bürokratlar deðil siyasi otorite yanýt üretir.
Ýkinci konum ekonomik bir konu, muhtemelen yapýsal olarak daha da önemli, bu nedenden bu konuya baþka bir yazýda döneceðim ama bugün de deðinmeden geçmeyeceðim.
AK Parti’nin on iki senelik iktidarýnýn en baþarýlý alanlarýnýn baþýnda muhtemelen ekonomi geliyor, bütçe disiplinin saðlanmasý, nominal faizlerin, enflasyonun 80’li, 90’lý yýllara, 2000’lerin baþlarýna göre büyük ölçüde gerilemesi, büyümenin çok olumsuz küresel konjonktüre raðmen yetersiz ama belirli bir oranda sürmesi çok önemli.
Ama, arka planda, isterseniz aysberg alegorisini kullanabilirsiniz, bazý deðiþmeyen olumsuzluklar da mevcut ekonomide.
Geçtiðimiz hafta Ýstanbul Sanayi Odasý Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluþunu açýkladý.
Bu büyük þirketler sýralamasýnýn 21. Yüzyýlýn küresel geliþmelerine, Türkiye’nin iddialarýna, yeni Türkiye hedefine çok da uygun olmadýðýný görüyorum zira ilk yüz þirket arasýnda, belki birazcýk Vestel’i ve Aselsan’ý bir kenara koyabilirsiniz, teknoloji þirketleri yine ve yine yok.
Otomotiv firmalarý var, Arçelik var, Erdemir, Ýþdemir, Çolakoðlu gibi metalürji þirketleri var, Coca-Cola, Eti, Ülker, Banvit, Sütaþ gibi gýda þirketleri var, traktör üreten firmalar var.
Ama, büyük teknoloji þirketleri hala yok ve bu durum, çok net ifade ediyorum, yeni Türkiye hedefinin önündeki en büyük yapýsal engel.
Kimse yanlýþ yorumlamasýn, ihracatçý büyük otomotiv firmalarýný, demir-çelik firmalarýný, çok baþarýlý gýda firmalarýný asla küçümsemiyorum, hatta çok büyük bir baþarýnýn altýna imza attýklarýný da düþünüyorum ama Türkiye’nin artýk yeni ekonominin, bilgi ekonomisinin büyük firmalarýný da bu listeye sokmasý, küresel rekabette öne geçebilmek için þart.
Milli Savunma Bakaný dururken, susarken Genelkurmay’ýn açýklama yapmasý, en büyük firmalarýn eski ekonominin firmalarý olmasý yeni Türkiye hedefini, siyasi ve ekonomik dönüþümün aciliyeti nedeniyle, daha da önemli hale getiriyor, þayet, 2023’de yirmi bin dolarýn üzerinde kiþi baþýna geliri olan bir demokratik hukuk devleti olmak istiyorsak.