Ýki þey söyleyip kaçacaðým

Konu beni ilgilendirmiyor... Aslýnda, bir yönüyle ilgilendiriyor...

Ýlgilendiren kýsmýyla baþlayayým:

Bazý meslektaþlar, “Biz baðýmsýz gazeteciyiz” lafýndan çok hoþlanýyor ve çok sýk kullanýyor.

Bunlar, Aydýn Doðan’ýn yayýn organlarýnda çalýþan arkadaþlar.

Bir siyasi düþünceye yakýn deðillermiþ... Herhangi bir angajmanlarý yokmuþ... Destekledikleri bir siyasi parti de yokmuþ... Bütün görüþlere eþit mesafedeymiþler... Baðýmsýzlýðýn keyfini sürüyorlarmýþ... Hem Erdoðan ve çevresine “bam bam bam” hem Kýlýçdaroðlu ve çevresine “bam bam bam...”

Bunu iddia eden þebelekleri, yine kendi tarihleriyle mahcup edelim:

Ne zaman, “siyasi” addedilen düþüncelere uzak durdunuz ki?

Hangi görüþlere eþit mesafeyle yaklaþtýnýz ki?

Bütün darbeleri desteklediniz. Darbe ideolojisi olan “izm” sizin var oluþ gerekçeniz...

Bütün muhtýralara omuz verdiniz.

Bütün kolpacýlara alan açtýnýz.

Evet, Erdoðan ve çevresine “bam bam bam” yaptýnýz ama, baþarýsýz bir hesap uzmaný olan, SGK’yý batýrmak dýþýnda görülebilir bir icraatý bulunmayan Kemal Kýlýçdaroðlu’ndan Gandi yaratmak için de her türlü hokkabazlýða baþvurdunuz.

Kýlýçdaroðlu müthiþ sakin bir adammýþ, garibanmýþ, halk çocuðuymuþ.

Kelebek gibi uçarmýþ, arý gibi sokarmýþ...

Bütün tartýþmalarýn tartýþýlmaz galibiymiþ...

Kuþ kondururmuþ...

Her iþin üstesinden “sükûnetle” gelirmiþ...

Bunlarý siz yazdýnýz.

Herhangi bir siyasi partiye “yakýnlýk” duymuyorsunuz ama gazete ve televizyonlarýnýzda Meral Akþener fýrtýnasý estirmekten de geri durmuyorsunuz.

PKK’yla iltisakýný gizlemeyen Selahattin Demirtaþ’a da ayný tarifeyi uyguladýnýz, sazýyla sözüyle her akþam ekranlarýnýzda aðýrladýnýz.

Erdoðan ve çevresine “bam bam bam...” Tamam da, bu rahatlýðýnýzý ve delikanlýlýðýnýzý darbelerde göremedik.

E-muhtýrada göremedik.

Parti kapatma davalarýnda göremedik

Demokratikleþme yasalarýnda göremedik. Bir de, “411 el kaosa kalktý” diye ahlaksýz bir manþet attýnýz.

MÝT TIR’larý hadisesinde göremedik.

17/25 Aralýk “yolsuzluk” susturuculu darbe giriþiminde görmedik... Her biriniz elinde bir tape yahut illegal dinleme kaydý, aylarca “ayakkabý kutusu, para sayma makinesi” diye çemkirip durdunuz.

Belki 15 Temmuz’da da göremeyecektik...

15 Temmuz’da, yanlýþlýkla “doðru” yerdeydiniz... Darbe teþebbüsünü önceden haber alsaydýnýz “uygun bir pozisyon” belirlerdiniz. Gafil avlandýnýz ve baþka bir seçenek bulunmadýðý için mecburen “demokrasi”nin yanýnda yer aldýnýz.

Hülasa...

Bize “baðýmsýzmýþ numarasý” yapmayýn.

Biz kýrk kiþiyiz. Kýrkýmýz da birbirimizi biliriz.

Meselenin “beni ilgilendirmeyen” yönüne gelince...

Hürriyet’in bir yazarý, birkaç gündür, rakip medya grubunun patronajýyla ilgili birtakým iddialarda bulunuyor; “batýk” bir finans kuruluþundan, maðdurlardan, parasýný alamayan vatandaþlardan, “kul hakký”ndan filan söz ediyor.

Ýyi ediyor da...

Üzerinden geçmiþ 20 yýl... Bunlarý yazmak için neden bu kadar sene bekledi?

Bekledi, bekledi; grubunu zora sokacak iddialar gündeme gelince mi yazma gereði duydu?

Beklediðine deðdi mi bari?

Madem konumuz “maðdurlar” ve “kul hakký...” Kendisi de bu konularda hassas bir gazeteci... Ben de bir “istek”te bulunayým o zaman:

Ýlk dört yýlý ödemesiz sýfýr faizli devlet kredisialan, dolayýsýyla vatandaþýn vergileriyle toplanmýþ paralara tamah ederek kamuyu zarara uðratan medya patronunu da yazacak mýsýn?

Daha doðrusu ne zaman yazacaksýn ve okumak için biz yýl bekleyeceðiz?

HAMÝÞ

Bir yere kaçmýyorum. Yarýn da buradayým.