İkinci elin sihirli gücü cari açığa ilaç olur mu?

2015 yılında ihracatımız 157 milyar 610 milyon dolar;

Aynı yıl ithalatımız 207 milyar 203 milyon dolar.

Cari açığımız 63 milyar 268 milyon dolar oldu böylece.

***

Cari açığı azaltmanın tek yolu olarak hep ihracatı arttırmayı konuşuyoruz.

Katma değerli üretimi geliştirmeyi, kaporta değil çip üretmeyi planlıyoruz.

Hepsi doğru.

AMA BİR BAŞKA ÖNEMLİ NOKTA DAHA VAR:

Türkiye’nin teknolojik donanım, teçhizat alımı çok ciddi rakamlara ulaştı. Şirketlerin giderlerinin büyük bir kısmı teknolojik ürünler (bilgisayar, printer, tablet, telefon vs.) keza evlere de aynı şekilde birer ikişer televizyonlar, her bireye birer telefon, birer laptop…

Ayrıca teknolojik beyaz eşya da çok ciddi bir pazar.

Cep telefonu, tablet, dizüstü bilgisayar; bu gibi donanımların ikinci el fiyatları sıfırının yarısının da altında.

Vergilerin yüksek olduğu, doların da bugünlerde 3 TL bandında dolaştığı Türkiye’de fiyatı 1000 USD olan bir teknolojik ürünün fiyatı 3540 TL’yi buluyor.

Ama aynı ürünün ikinci eli 1500-2000 TL civarında. (Bkz. İkinci el siteleri)

Peki neden biz tüm teknolojik ürünlerimizi sıfır almak zorundayız?

Aslında hiç böyle bir zorunluluğumuz yok.

Türkiye’de artık teknik servis olanakları, elektronik devre tamiri, teknolojik onarım kalitesi arttı. Ama bozulanın onarım süresini beklemek yerine çöpe atınca haliyle cari açık da artıyor.

PEKİ BU İŞTEN KİM KAZANÇLI ÇIKIYOR?

Kesinlikle üreticiler. O yüzden Güney Kore ışık hızıyla büyüyor, o yüzden Çin durdurulamıyor. ABD bu yüzden çok güçlü.

Türkiye’ye getiren ithalatçı / distribütör de, ondan alıp satan bayiler de çok küçük marjlarla çalışıyorlar.

Ama ister istemez hepimizin zararına bir çarkı da döndürüyorlar.

PEKİ NE YAPACAĞIZ?

Öncelikle ikinci el ürünün satışını kolaylaştırmakla başlamak gerekiyor. Kısacası KDV oranını düşürmek...

Böylece hem ikinci el teknolojik ürün ve makinenin satışını kayıtiçi ve yasal hale getirmiş hem de teşvik etmiş olacağız.

Şu anda yedek parça, OEM (henüz tamamlanmamış teknolojik ürün) getirmekte birtakım zorluklar var.

Yeni düzenlemelerle pil gibi, anakart gibi elektronik parçalarının havayolu kargolarıyla gelişi zorlaştırıldı. Bunun önünün açılması gerekiyor.

İŞTE BÜYÜK KAMPANYA!

Hep markalar mı kampanya yapacak? Bu da bizim kampanyamız olsun. Var mısınız, bugün, bu yazıdan hareketle bir kampanya başlatalım.

Bir dizüstü bilgisayarın, bir yazıcının, bir barkod okuyucunun, bir el terminalinin ambalajına, janjanlı jelatinlerine ihtiyacımız yok, sırf bunlar için teknolojileri iki katına almayalım.

Bir bölümünü kapatan, sektör değiştiren, işleri iyi gitmeyen şirketlerin teknolojik donanımları hurdacılara, geri dönüşümcülere gidiyor!

Satış fiyatı 1000 USD olan bir el terminali, sırf içinde 50 liralık değerli metal var diye parçalanıyor hurdacı tarafından. (Bizzat yaşadığım bir hikayedir)

İkinci el teknolojiye, teknik ekipmana rağbeti arttırmamız, tercihlerimizi bu yönde kullanmamız o harcadığımız paranın tamamının yurtiçinde kalmasını sağlayacak.

İlk alımda 1000 USD’ye alınan bir teknoloji ürününün 900 dolarlık kısmı yurtdışına gidiyor. Ama bu cihazla işi biten, artık kullanmayacak olan ilk sahibinden siz bu cihazı yarı fiyatına (500 USD) ye aldığınızda hem paranızın yarısı cebinizde kalır, hem de bu 500 USD Türkiye içinde kalır.

Belki ithalatçıların işine gelmeyecek, bir miktar vergi kaybına da sebep olacak ama muazzam bir kazanç kapısı önümüzde.

İşte belki de böyle bir eğilim, bir kamuoyu baskısı ile cari açığı azaltacak çok önemli bir hareketin hep birlikte ilk adımlarını atıyor olacağız.

Sadece el bilgisayarı, tablet, telefon diye düşünmeyelim.

Forkliftinden tutun tekstil makinesine kadar şirketlerin yaptığı tüm alımlarda ikinci el cazip hale getirilebilir.

Mesela kamunun yani devlet kurumlarının ikinci el alım yapması sözkonusu olamıyor.

Bu acilen kaldırılmalı. Kamu alımını önce ikinci el ya da ikinci elden yenilenmiş (refurbished) cihazlardan sağlamalı. Neticede kamunun alımı hepimizin vergileriyle karşılanıyor.

RİSKLER

Bu işin riskleri ve zorlukları da var elbette.

Örneğin ikinci elin bir standardizasyonunun olmaması.

Teknik servis firmalarının teknolojik ürünlerde eskiyi çöpe atıp yenisini aldığımız şu günlerde işleri pek de iyi sayılmaz.

Onlara bu işin standardizasyonu, garantisinin sağlanması gibi görevler verirsek hem teknik kabiliyetleri arttırırız, hem teknik servislerde istihdam artar, hem de teknolojik el becerisi gelişmiş gençlerimiz tekniker olma yolunda adım atar.

Kaldı ki ikinci el pazarı konut ve otomobil satışında oturdu, alışkanlığı gelişti. Kimse ikinci el alırken tereddüt etmiyor. Bu yaklaşımı tüm teknolojik, mekanik pazarlara yayarsak ve altyapısını hazırlarsak cari açık diye bir sorunumuz kalmaz.

***

BASİTÇE…

Basitçe anlatmak gerekirse;

A firmasının elindeki cihazlar işini görmüyor, yeni cihaz alması gerekiyor.

B firması da daha hızlı cihazlar almak istiyor ve elindekiler A’nın ilk cihazlarından daha eski olduğu için A’nın bıraktığı cihazlar hayli hayli işini görüyor.

C firması ise daha basit bir teknolojiye ihtiyaç duyuyor ve işini B firmasının bıraktığı cihazlar rahatlıkla görüyor.

Sonuçta ikinci el alımı alışkanlığı yaygın olmadığı için üç şirket de alımlarını yurtdışından gelen yeni ürünlerle yapıyor. Üçünün de eski cihazları raflarda, depolarda çürüyor.

Gelin, bunun üzerine biraz kafa yoralım.

Gelin, ihtiyaçlarımızda fazla takıntı yapmayalım, kutuyu ilk bizim açmamız şart değil, jelatinini bizim kaldırmamız şart değil.

Cebimizdeki para sadece bize ait değil, unutmayalım.

Milli serveti ABD’den, Kore’den, Çin’den gelen kolilere harcamayalım.

Üretebildiğimiz teknolojiyi üretelim, Türkiye’den alınabilen teknolojiyi yerliden alalım, üretilemeyenin de önce ikinci elini almaya çalışalım.

Belki de cari açığın formülü bu olur, neden olmasın?

Not: Bu kampanya nereden çıktı diyebilirsiniz. Ticari faaliyetlerini teknoloji sektöründe sürdüren ve bir parçası olduğum aile şirketimiz olan Desnet Teknoloji’de son iki yılda milli servetin geri döndürülmesi, paranın ambalaja, kutuya, jelatine harcanmaması için verdiğimiz çabalar sonuç verdi. Bütün bu yukarıda yazdıklarım da bu deneyimin sonucudur. Sıfır ürün için arayan her müşteriye yukarıda yazdıklarımı anlattı satış ekibimiz. “Parayı kolay mı kazanıyorsunuz?” sorusunu sorduk. Gelen cevap, doğru cevaptı. Sonuç: Kendi alanının lider kuruluşları bile el terminali alırken artık ikinci el el terminali tercih etti ve yatırımlarında %50’den fazla maliyet avantajı edindiler.