Gezegendeki iklim deðiþimi her geçen gün daha vahim boyutlara ulaþýyor... Türkiye’nin pek umurunda deðil gerçi... Biz güncel siyasetin hararetiyle vicdanlarý kavrulmuþ insanlarýz. Siyasi kutuplarýmýza çekildikçe serinleriz. O yüzden küresel ýsýnmayý da, kutuplardaki buzlarýn hýzla erimesini de fark edecek bilinçte deðiliz... Afetler kapýya dayanýrsa da kader der, geçeriz.
Bir yerkürenin üzerinde yaþadýðýmýzý unutmuþçasýna aldýrmýyoruz çevre etmenlerine. Türkiye’yi bir öküzün boynuzlarý üzerindeki tepsinin ta kendisi mi sanýyoruz acaba? Denizler de taþsa karalar da çölleþse o öküzün boynuzlarýna bir þey olmaz, bizi taþýr mý dersiniz? Konunun uzmaný olan bilim insanlarý öyle demiyor ama!
IPCC - Intergovernmental Panel on Climate Change in 38. oturumu 25 - 29 Mart tarihleri arasýnda Japonya’nýn Yokohama kentinde gerçekleþtirildi. 39. oturum 7 - 12 Nisan tarihleri arasýnda Berlin’de düzenlenecek. Yokohama’dan gelen haberler her zamanki gibi kaygý verici... Belki her zamankinden de kaygý verici, çünkü artýk gezegenimiz geriye sayýyor. Olumsuz sonuçlarý her yerde gözlemliyoruz. Yine de sera etkisini durduracak önlemleri bir türlü almýyoruz. Oysa çok somut göstergeler var önümüzde:
Grönland’daki buzlar hýzla eriyor... Kuzey Kutbu’nda gözle görülür bir küçülme var. Burada tarih öncesinden beri donmuþ halde bulunan organik maddeler eriyor. Onlarýn yaydýðý gazlar sera etkisini kuvvetlendiriyor. Bilmem hala okyanuslardaki suyun tuzluluk ve sýcaklýk farkýnýn akýntýlara, akýntýlarýn atmosfer olaylarýna, atmosfer olaylarýnýn da iklime etkisini öðrenmeyen kaldý mý? Bir yandan yaðýþlar þiddetleniyor bir yandan aþýrý sýcaklar bastýrýyor. Liman þehirlerinin suya gömülme riski arttý.
Okyanuslarda birçok canlý türü göç etmeye baþladý, bazýlarýnýn soyu tükeniyor ýsý farklarý ve þehirlerin yaydýðý karbondioksit emilimi yüzünden. Mercan kayalýklarý ölüyor.
***
Suyumuz kesilinceye, tarlalarýmýz bahçelerimiz kuruyuncaya dek pek umursamayacaðýz bu durumu... Ne yazýk ki o günler de çok yakýn. Dünyada ciddi bir kýtlýðýn baþ göstereceði öngörülüyor. Tabii ki ceremesini yine yoksul ülkeler çekecek. Kendi kendini doyuramaz hale gelmemiz, uygarlýktan vandallýða geçmemiz için bir yýllýk kuraklýk yeterli! Yardýma muhtaç hale düþmenin yaný sýra bir þiþe su için birbirimize de düþeriz...
Ve bu “doðal” bir döngü deðil, insanýn gözü dönmüþlüðü sadece! Fred Pearce’ýn Altýn Kitaplar’dan çýkan “Nehirler Kuruyunca” adlý araþtýrmasýndaki çarpýcý rakamlarý hatýrlayalým: Bir çift deri ayakkabýnýn üretim aþamasýnda 8 bin litre, bir tiþörtlük pamuðu yetiþtirmek için 2 bin litre, bir dilim ekmek için 40 litre su gerekli!
Bu rakamlara raðmen çýlgýnca tüketim yapýlan ve adýna ekonomik geliþme denilen bir dünyada daha kaç kuþak ‘insanca’ yaþayabilir? Afetlere nasýl karþý koyacaðýz? Sað kalmak için savaþ çýkarmadan, baþkalarýnýn hayatýný feda etmeden, kýt kaynaklarýmýzý nasýl hakça paylaþacaðýz? IPCC Baþkaný Rajendra K. Pachauri Yokohama’daki basýn toplantýsýnda “Bu gezegen üzerinde hiç kimse iklim deðiþiminin etkilerinden kurtulamayacak,” dedi. Araziler, tarla sýnýrlarý uðruna kan davalarýnýn yýllarca sürdüðü, tarým ve orman alanlarýnýn yapýlaþmaya feda edildiði ülkemizde iklim deðiþiminin etkileri daha da kuvvetle hissedildiðinde kim bilir neler olur?
Ben çok kýsaca deðindim IPCC raporlarýna ama meraklýlarý www.ipcc.chwebsitesinden bütün raporlara, metinlere, basýn toplantýlarýnýn yayýnlarýna ulaþabilir, etkinlikler hakkýnda bilgi alabilir.
Hazýr yerel seçimler sonuçlanmýþken yeni baþkanlar ve belediye meclis üyeleri acaba biraz olsun ekosistemle ilgilenir mi? “Zararýn neresinden dönülse kardýr,” der mi?