Ne zaman konu açýlsa, Serbest Cumhuriyet Fýrkasý tek parti döneminin demokrasiye geçiþ “denemesi” olarak anýlmayadevam ediliyor; ediliyor da, kurulduðunda iktidar basýnýnýn onu pek de kucaklamamýþ olduðu unutuluyor galiba.
Sonradan Ulus adýný alacak olan Hâkimiyeti Milliye gazetesi, yani CHP’nin ve hükûmetin resmî yayýn organý, SCF’nin kurulmasýndan üç gün önce, daha 9 Aðustos’ta, “memleketimizde iktisadî, malî ve içtimaî birçok yapýlacak iþler vardýr; yeni grubun gayesi [amacý], bu iþleri daha mazbut [derli toplu] bir þekilde murakabe etmek [denetlemek] olacaktýr” diyordu. Böylece iktidar, muhalefet partisinin sýnýrlarýný daha en baþýndan çizmeye çalýþýyordu. Necmettin Sadak da, muhalefet partisinin lideri Fethi Okyar’a, “fýrkanýza [partinize] þimdi intisap edeceklerden [katýlacaklardan] bazýlarý bilâhire [sonradan] saða, yani irticaya temayül ederse [eðilim gösterirse] ne yaparsýnýz?” þeklinde gayet önyargýlý ve hiç de iyi niyetli olmayan bir soruyu sormaktan kaçýnmamýþtý. Üstelik daha partinin kurulduðu günün sabahýnda!
Fethi Bey, irticayla mücadeleye söz veriyor
Cumhuriyet gazetesi ise, Fethi Okyar’ýn adeta bu soruya yanýtýný yayýnlayacaktýr: “Eðer bir gün sað cenahta prensiplerimize mugayir [aykýrý] bir teþekkül [kuruluþ] meydan alýrsa, hasmý caným olacak olan irtica hareketi ile mücadele edeceðim. Bu takdirde laik ve cumhuriyet prensipleri ile idare olunduðumuz için Cumhuriyet Halk Fýrkasý ile teþriki mesaî ederim.” Okyar, SCF’nin irticayla mücadelede CHP ile iþbirliði yapacaðýna söz veriyordu!
CHP Siirt milletvekili Mahmut Soydan, muhalefet partisinin eleþtirilerinden ve bunun basýndaki hoþgörülü ve iyi niyetli yansýmalarýndan söz ederken, “bütün bu ithamlara [suçlamalara] cevap bile verilmiyor; bu nasýl fýrka zihniyeti?” diye soruyordu. Burada hangi suçlamalardan söz edildiðini sormak gerekir. SCF’nin resmen kurulmasýnýn üzerinden yalnýzca dört gün geçmiþti ve iktidar partisinin ve hükûmetin resmî yayýn organýnda etkili bir CHP milletvekili, karþý saldýrýya geçmekten söz etmeye baþlamýþtý bile!
Falih Rýfký Atay, SCF “bu memlekette garplý muhalefet ananesini [geleneðini] kurmaya muvaffak olursa [baþarýrsa]” demek suretiyle, daha en baþtan bu konudaki kuþkulu ve önyargýlý tutumunu seslendiriyordu. Atay, SCF’ye destek verenleri, cumhuriyetçi olmadýklarý için CHP’ye karþý çýkanlar, CHP’nin kýrdýðý ya da tatmin edemediði gruplar ve cumhuriyetçi olmakla birlikte CHP’nin izlediði politikayý benimsemeyenler olarak gruplarken de, benzer bir tutumu yansýtýyordu. CHP’nin resmî yayýn organý, SCF’ye katýlanlarý ya da potansiyel üyelerini ve destekçilerini, Yarýn gazetesinin deyimi ile, “mürteci” [gerici], “muhteris” [ihtiraslý] ve “menfaatperestler” [çýkarcýlar] olarak tanýmlarken, yalnýzca iktidar partisinin destekçilerini yurtsever olarak görüyordu. Yunus Nadi de, muhalefetin varlýðýnýn CHP’nin “göstereceði aðabey müsaadekârlýðýna [iznine] baðlý” olduðunu söylerken, rejimin temel kurallarýndan birini, SCF’nin kurulmasýnýn üzerinden yalnýzca beþ gün geçtikten sonra açýklamýþ oluyordu.
Yeni parti yeterince asil mi acaba?
Yine Mahmut Soydan, muhalefet partisinin kuruluþunun daha birinci haftasý sona ermeden SCF’yi açýkça uyarýyordu: “Liderlerinin, müesseselerinin [kurumlarýnýn], bütün samimiyet ve hüsnü niyetlerine [iyi niyetlerine] raðmen, Serbest Cumhuriyet Fýrkasý, hâlin zaruretlerine [gerekliliklerine], ihtiyaçlarýna cevap verecek yolda asilane hareket edebilecek midir?” Soydan þöyle devam ediyordu: “Bu memlekette yalnýz cumhuriyetçi partiler yaþayabilir. Cumhuriyetçilik fikri yaþayabilir. Bu hakikati, gerek dahilde, gerek hariçte hâlâ maziye bakan, irticaî politikalardan medet uman unsurlarýn dikkatini tahrik için tekrara lüzum görüyoruz.” þeklinde yazarken, muhalefeti uyarma ihtiyacýný hissetmiþ olmalýydý! CHP milletvekili Âsým Us, “haddi zâtýnda çok yanlýþ olan birtakým fikir cereyanlarýnýn hiç karþýlýksýz olarak sürüp gitmesi, efkârý umumiyede [kamuoyunda] memleket hesabýna zararlý izler býrakabilir” diyordu.
SCF, programýn kadar konuþ
Yunus Nadi, “Liderinin intihabý [seçimi] bile ekseriyet fýrkasýnýn müsamahasýna [çoðunluk partisinin hoþgörüsüne] baðlý” olduðunu hatýrlattýktan sonra, “Gayri memnunlarýn iltihaký ile [katýlmasýyla] hiçbir fýrka kuvvet bulamaz. Olacak iþ, fýrka fikrinin memlekette makul esaslar dahilinde müsbet [olumlu] ve feyizli inkiþaflar [verimli geliþmeler] göstermesi”dir. “Cumhuriyet Halk Fýrkasý, bu itibarla ortaya bir fýrka olduðunu gösterecek yalnýz bir program deðil, bir tarih koyabilir. Serbest Cumhuriyet Fýrkasý bizce henüz programýný tanzim etmedi. Fýrka olmaktan hükûmete çýkmaya kadar mesafenin hayli uzun ve pek fazla çalýþmaya mütevakkýf olduðunu [dayandýðýný] kabul etmek lâzýmdýr ve bunu herkesten ziyade yeni fýrkanýn takdir etmesi makul ve muvafýktýr.” þeklinde yazýyordu.
Bu yazý da, SCF’nin “makul” sýnýrlarýný çizmeye yönelikti. Fakat asýl ilginç olan nokta, Nadi’nin kuruluþunun üzerinden yedi yýl geçmiþ olmasýna raðmen iktidar partisinin hâlâ bir programýnýn olmamasýna karþýlýk, muhalefet partisinden dört baþý mamur bir program talep etmeye cüret edebilmesidir! Ýnkýlâpçý bir partinin hiç programý olmamýþken, yaklaþýk iki hafta önce kurulmuþ olan bir siyasal partiden kapsamlý program beklentisi içine girmek, alenen bir demagoji idi. Soydan da, SCF’nin “ülkeye hudutsuz [sýnýrsýz] bir hürriyet getireceðinden bahsediliyor” derken, muhalefetin “ölçüsüz bir hürriyet havasý estirdiði”ni ileri sürüyordu.
Mürtecilerin toplastýgý SCF
SCF’nin kuruluþunun üzerinden henüz üç hafta bile geçmeden, CHP’nin Ýstanbul il yönetim kurulu üyesi Cevdet Kerim Ýncedayý’nýn yazýsý, SCF’yi suçluyor ve mahkûm ediyordu: “Düne kadar bir programý olmayan ve yalnýz bir makale hulâsasý mahiyetinde üç-beþ madde neþreden Serbest Cumhuriyet Fýrkasý’na gelince… Teessürle görmekteyiz ki, memlekette Derviþ Vahdeti, Serbestî, Silâh ve Volkan tarzlarýný andýran neþriyata kapý açmýþ ve lüzumsuz yere çok kýsa zamanda kaldýrým politikacýlýðý vaziyetine düþmüþtür.” SCF’nin âkýbetinin meçhûle doðru yöneldiði, bu satýrlarda açýkça görülmektedir. SCF ile 31 Mart arasýnda kurulan bu doðrudan ve manidar iliþki, iktidarýn muhalefete yönelik hoþgörüsünün ve tahammül sýnýrýnýn ölçüsü olarak kabul edilebilir!
Atay “Biz henüz inkýlâp devrindeyiz. Nezih muhalifliðe gösterilen aþýrý hürmet [saygý], inkýlâba karþý hürmetsizlik olur. [Cumhuriyet] Halk Fýrkasý, daha doðrusu Türk inkýlâbý susuyor. Bu nasýl þey? Vakit geçirmeyelim! Ýnkýlâp için, yalnýz inkýlâp için çalýþalým! Þimdi hüküm süren sessizlik, canlý bir ruhla ürpersin!” derken, sadece üç hafta kadar önce izin verilmiþ olan muhalefete “inkýlâp devri”nde artýk gerek kalmadýðýný ima ediyordu. Bu yazý, inkýlâp ile muhalefet arasýnda bir seçim yapýlmasý gerektiðini gösteriyordu. Hiç kuþkusuz, daha üç hafta önce muhalefetin cumhuriyetin ayrýlmaz bir parçasý sayan söylem, yerini inkýlâp ile cumhuriyeti bir araya getiren bir söyleme terk etmiþti bile.
CHF Denizli milletvekili Haydar Rüþtü Öktem’in sahipliðinde yayýnlanan Anadolu gazetesi, Fethi Okyar’ýn Ýzmir’de karþýlanmasýný “para ile tutulmuþ sarhoþlar tarafýndan yapýlan taþkýnlýklar” olarak tanýmlamýþtý. Ayný kiþi, Fethi Okyar’a þöyle sesleniyordu: “Serbest [Cumhuriyet] Fýrka[sý]’ný destekleyen basýn arasýnda, iþgalde Rumlarla iþbirliði yapan, Millî Mücadele’den kaçan, kimisi Yunan iþgalinde onlarýn emrinde çalýþan, kimi arkadaþlarý Millî Mücadele’ye katýlýrken yerlerinden kýmýldamayýp düþman hâkimiyeti altýnda keyif ve safasýna dalmýþ, kimisi Frenk mahallesinde Yunan zabitleri ile hemhâl olup gezip tozmuþ insanlar vardýr.” Yazar, SCF’yi destekleyenleri de “bulanýk suda balýk avlamak isteyenler” olarak tanýmlýyordu.
Serserilerin, komünistlerin, lekeli ve sabýkalýlarýn partisi
Vakit gazetesinde yayýnlanan “Fethi Beyi karþýlayanlar arasýnda nedense zabýtaca maruf [ünlü] serseriler, komünistler, lekeli ve sabýkalýlar ekseriyeti teþkil ediyorlardý [çoðunluðu oluþturuyorlardý]” þeklindeki haberleri de Atay’ýn yazýsý tamamlýyordu: Yazar, Okyar’ý Ýzmir’de karþýlayanlarý “kara kalabalýk”, “bulanýk su sergüzeþt [maceraperesti] ve anarþi adamlarý” olarak tanýmlýyordu. Atay, “Cumhuriyetçiler, aklýnýzý baþýnýza alýnýz! Bunlar þeriat istiyorlar, þeriat!” þeklinde muhalefeti itham ediyordu. Yazýda, SCF ile “büyük bir demagoji dalgasý, týpký eski þeriat dalgasý gibi, memleket havasýný sarsmaya baþlamýþ”tý deniliyordu. “Karþý fýrkanýn adamlarý daha þimdiden kara kalabalýðýn gerisinde kalmýþ”tý.
Nadi de, SCF’nin propagandasýnýn “makul hudutlarý” aþmýþ olduðunu ve hatta “yapýlan inkýlâplarýn ilga edileði propagandasý”na kadar vardýðýný ileri sürüyordu. Okyar’ý Ýzmir’de dinlemeye gelenlerin ancak üç yüz kadarýnýn “meseleye inanan” insanlar olduðunu iddia ediyordu.