Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

‘Ýktidar oyunu öyle oynanmaz böyle oynanýr’

Baþbakan Erdoðan, özetle böyle diyor. Taksim eylemleri formunda kendisini, partisini ve topyekün iktidarýný hedef alan ulusal-uluslararasý oyun planýna karþý pozisyonunu belirledi, tabanýnýn gücünü bir kez daha ölçtü, politik gücünü tahkim etti ve “Evet, þimdi sizinle anladýðýnýz dille mücadeleye hazýrým” dedi.

Ankara’da yaptýðý konuþmalarýn ana fikri de temasý da budur.  

Hedefi Gezi Parký protestolarý deðil, Taksim’i iþgal eden kalabalýklar bile deðildir, kimse endiþe etmesin. Sözlerinin hedefi ilk günden itibaren o kalabalýklarýn arkasýnda kendisine ateþ etmeyen baþlayan güç odaklarýdýr. Onlara, Taksim’e yönlendirdiðiniz insanlarý oradan çýkarýn, diyor.

Erdoðan bu oyunu bugüne kadar böyle oynadý, bundan sonra da böyle oynayacak.

Erdoðan böyle oynayacak da karþýsýndakilerin içinde bulunduðu umutsuz durumu nasýl anlamak lazým...

2003-2005 darbe planlarýný yapanlar, 2006 Danýþtay cinayeti kaosunu planlayanlar, 2007 Cumhurbaþkanlýðý seçimi ittifaklarýný tertipleyenler, 2008 kapatma davasýný açtýranlar, 2010 referandumuna ve 2011 seçimlerine son bir umutla yüklenenler karþýlarýndaki gücü anlayamadýlar. Erdoðan’la iktidar savaþýna giriþmenin ayný zamanda bir güç mücadelesi olduðunu göremediler.

Baþbakan’dan büyük ya da küçük bir parça koparmak mümkün deðildir. Bunu hissettiði anda bütünü sahaya sürüyor. Oyun planýný “Ya hep ya hiç” prensibi üzerine kuruyor.

Tam da 2023 yolunda ikinci 10 yýlýn baþýnda bu giriþim karþýsýndaki güçler açýsýndan hiç akýllýca görünmüyor. Yeni 10 yýlý planlarken Erdoðan’ý etkili ve derinlikli bir tanzim ihtiyacýna sürüklüyorlar. Yüzde 50’nin üzerinde oturan bir iktidarýn lideri, birdenbire çevre bahanesiyle hücuma uðrarsa da baþka bir þey düþünemez.

O lider bir yandan da hayatýnýn riskini alarak ülkenin 100 yýllýk tarihi bir yarasý olan Kürt sorununu çözmek üzereyken...

2013 Mayýs ayý gibi, ekonomik kazanýmlarý açýsýndan tarihin en deðerli dönemini henüz geride býrakmýþken...

Faizleri tarihin en düþük seviyesine düþürmüþken...

IMF’yi ülkeden göndermiþken...

Ülkede el atýlmamýþ tek bir sorun býrakmadan ilerlerken...

Birdenbire uluslararasý medya-sermaye ve geleneksel muarýzlarý birkaç günde ittifak kurarak kendi karþýsýna çýkýþýný “masum çevre hassasiyeti” olarak okumaz, okuyamaz. Okumadý da...

Dünyanýn hiçbir yerinde, þehrin göbeðini iþgal eden ve etrafýna sistematik bir þiddet kozasý örülen ve üstelik de ülkenin önde gelen sermaye gruplarýnýn desteðiyle yürüyen bir giriþime çevre eylemi denmez.

Erdoðan da bunu bilecek kadar dünya tecrübesine sahip...

Ne var ki karþýsýndakiler -Bunlar tabii ki Gezi eylemcileri deðil- nasýl zor bir oyuna giriþtiklerini bilecek kadar politik tecrübeye sahip deðiller.

Erdoðan’dan küçük de olsa bir parça koparmanýn sonunun ellerindeki gücün tamamýný yitirmekle sonuçlanabileceðini anlayamamýþ görünüyorlar. Ya da tarifsiz bir umutsuzluk içindeler ve gerçeklikten kopmuþ bir haldeler.

Sadece bu yüzden Gezi Parký’ndaki romantik insanlarýn bir an önce, vakit geçirmeden kendilerini bu oyunun dýþýna çýkarmalarý gerekiyor. Ortadaki kavganýn kendi kavgalarý olmadýðýný görmek için yeterince malzeme ortaya çýkmýþtýr. Taksim’deki iþgal, hem þiddeti doðuruyor hem de bundan daha büyük bir güç savaþýna enerji veriyor.

Zaman ilerledikçe meþruiyet eriyor, sempati azalýyor ve homurdanmalar baþlýyor.

Çevre-þiddet- güç sarmalýný görecek bir sonuç çýkaracak akýl Taksim’in çadýrlarýnda bir yerde vardýr.