90’lý yýllarda haftalýk dergiler altýn günlerini yaþardý. ‘Merkez medya’ denilen, 28 Þubat’da cuntanýn medya ayaðýný oluþturan medyanýn yayýmladýðý haftalýk dergilerin kapaðýnda ya çýplak bir kadýn veyahut Ýslâm ve Müslüman Anadolu halkýný aþaðýlayan bir haber olurdu. Bir hafta, aðlarýna düþürdükleri bir kýzcaðýzý kapaktan pazarlamýþlarsa muhakkak diðer hafta Müslümanlar’a saldýrýrlardý. Bunlarýn bir de ilahiyatçý kadrolarý vardý. Bu ilahiyatçýlar, kadýn etinin teþhir edildiði sayfalarda kendilerinden söylenmesi istenenleri söylerlerdi.
Televizyon televizyon, gazete gazete, mecmua mecmua gezdirilen bu ilahiyatçýlar yeri geldi 28 Þubat darbecilerinin, yeri geldi Fethullahçý Terör Örgütü’nün, yeri geldi Adnan Oktar gibi operasyonel gruplarýn sofralarýnda yemlenirken göründüler!
Artýk, “Fatih’te hangi iç çamaþýrlarý satýlýyor” diye ‘haber’ adý altýnda sapýklýk yapan medya pek kalmadý. Lâkin yukarýda bahsettiðim ilahiyatçý türü her daim var. Bunlara “ergonomik ilahiyatçý” desem iki dünyada da yalancý çýkmam. Bunlarýn kullanýmý kolaydýr. Bunlardan hiçbir zaman sisteme yönelik bir eleþtiri duyamazsýnýz. Varsa yoksa bunlar için tek hedef, Anadolu’yu Anadolu yapan, bugüne kadar bozulmadan gelen kökün takipçileridir.
Giderler FETÖ’nün yaðlý sofralarýnda otururlar ama devran deðiþince de FETÖ üzerinden Anadolu’yu mayalayan çizginin takipçilerine salya akýtýrlar. Aðýzlarýndan hâlâ FETÖ’nün yedirdiði yemek kokularý geldiðinden tiksinip uzak durduðumuz bu yüzsüzler bizler uzak durdukça daha da hýrçýnlaþýp salyalarý þelale oluyor! Bunlarýn hâllerini daha fazla anlatýp da midenizi bulandýrmak istemiyorum.
Yeni Türkiye her þeyde olduðu gibi Ýlahiyat fakültelerinde de deðiþime gidilmeli. Bunlarý baþýboþ býraktýnýz mý FETÖ’ye veyahut Adnan gibi operasyonel gruplarla iliþkiye giriyorlar. Baþkan Recep Tayyip Erdoðan’ýn þu sözlerini dikkatinizi vererek okuyunuz: “Müslümanlar olarak dünyada hakkettiðimiz yere gelebilmek için evvela dinimizi, onunla birlikte tarihimizi iyi öðrenmeliyiz. Osmanlý’nýn son dönemlerinde ülkenin en önemli ilim ve irfan kaynaklarý olan medreselerin yozlaþmasý büyük sýkýntýya yol açmýþtýr. Cumhuriyetle birlikte bunlarýn toptan kaldýrýlmasý ise daha büyük bir kayba neden olmuþtur. Onca badireye raðmen bugün dahi ilim ve irfan bakýmýndan öne çýkan kiþilerin önemli bir bölümünün bu vasýflarýný geleneksel medrese eðitimine borçlu olduklarýný görüyoruz. Ýmam Hatipler, ilâhiyat fakülteleri elbette çok önemli hizmetler îfâ ediyorlar. Ama eðitim gücü ve derinliði bakýmýndan bu kurumlarýn medrese geleneðinin binlerce yýllýk birikimine henüz yetiþemediði de ortadadýr.”
Baþkan Erdoðan’ýn da vurguladýðý üzere Ýlahiyatlar býrakýn medrese geleneðinin derinliðine ulaþmayý, Anadolu’nun köklerine dinamit koymakla iþtigal ediyor!
Daha önce yazmýþtým, medrese geleneðini çok güçlü bir þekilde devam ettiren müesseselerimiz var. Bu müesseselerden oluþturulacak bir heyet ilahiyat fakültelerini denetlemeli. Ýslâm’ýn ana caddesi olan Ehl-i Sünnet dýþýnda çýkmýþlar ayýklanmalýdýr. Eski Türkiye’nin yetiþtirdiði sapkýn ilahiyatçý tipine Yeni Türkiye’de yer olmamalýdýr.