Meþhur bir söz vardýr. Savaþta ilk gerçekler ölür. Doðrudur, savaþlar ‘kritik’ zamanlardýr. Stratejik davranma zamanýdýr. Bakýldýðýnda ‘anomali’ bir durum gibi görünse de, dünya tarihine de baktýðýnýzda aslýnda bir nev’i ‘savaþlar’ tarihi olduðunu da görürüz. Tamam, normal de demiyorum. Lakin, savaþýn ilk hedefinin insandan çok, düþmandan çok ‘iletiþimi’ öldürmek olduðu da bir gerçek. Savaþýn her türlüsünde bu cinayeti görmeniz mümkün. Bugün içinde yaþadýðýmýz durumda da öldürülen tek bir þey var ki, o da gerçekler; yanýlsamalarýn hayata geçirilmeye çalýþýlmasý ve en nihayetinde son nefesini veren ‘iletiþim’... Bunu çeþitli yollarla yapanlarý görüyor, biliyor ve çok iyi tanýyoruz. Karþýlýklý iletiþim, diyalog kisvesinde ‘monolog’ bir iletiþim düzeni kurmaya çalýþmak... Aslýnda bu patolojik de bir vaka. Ötesi, kronik bir durum. Bugünün deðil, çok uzun zaman öncesinden gelen bir sorun.
Ýþte bir ‘eylem’ olarak iletiþimi kurmak, daha doðrusu kurabilmek, bireyleri olduðu kadar kurumlarý da etkiler. Ýletiþememek, bundan uzak durmak, iletiþimi istememek, özetle ne þekilde olursa olsun, iletiþimsizlik hem bireylerin hem de kurumlarýn ‘akýl ve ruh saðlýðýný’ bozar. Nitekim olan da bu demiþtik önceki yazýmýzda. Bu iletiþimsizlik ortamý manipülasyona açýk bireyler ve kurumlar peydah eder ki, bu da neseb-i gayr-i sahih birçok larvalanmaya neden olur. Bu larvalar, sporla, siyasetle, eþeyli ya da eþeysiz olarak, kültürle, ekonomiyle, iþte farklý þekillerde çoðalýr ve bireylerin ve kurumlarýn bünyesinde onulmaz yaralar açar, birçok sosyal, psikolojik hastalýklar üretir. Sonra, al baþýna belayý. Paramparça aþklar ve köpekler...
Bakýn bu rakamlar ölümcül derecede sýkýntýlý. 2012 yýlýnda Türkiye’de 38.5 milyon, 2013 yýlýnda da 39.5 milyon anti depresan ilaç reçetesi yazýlmýþ. Bu rakamlar iki þeyi gösteriyor. Birincisi, Türkiye’de depresif durumlarýn çýtanýn çok üstünde olduðu, ikincisi de yýllýk kýr?ta birlik bir artýþ seyri izlediði... Psikiyatrist dostlarýmýzýn alanýna burnumuzu sokmayý aklýmýzdan bile geçirmeyiz ama Ayhan Songar, Adnan Ziyalar, Fevzi Samuk vb duayenlerle çeþitli þekillerde yaptýðýmýz ikili sohbetlerde depresyonun önemli sebeplerinden birinin ‘iletiþimsizlik’ olduðunu defalarca dinlediðimi söylemem gerek. Bireyler için nispeten tedavi yollarý belli, belirli anti depresanlar verilerek, terapiler uygulayarak bir nebze olsun rahatlatma yolu var ama iþ kurumsal platforma geldiðinde hayli zorlaþýyor. Öncelikle, meselenin ‘iletiþim’ olduðunu bilmeleri gerekiyor. Bilmek de yetmiyor, tüm kurumsal duyularýn bunu iyice hissetmesi, anlamasý gerekiyor. Ýletiþimsiz bir ortamýn nelere mal olacaðýný çok iyi kavramak gerekiyor. Geçen hafta afilli departmanlar deðil dedim, aynen tekrar ediyorum. Görüyoruz ki hep beraber, iletiþimsiz kurumlarda, keyfilik de olur paralellik de... Arkaya dönüp þöyle bir baksam ne görüyorum? Yaklaþýk 150 yýl. Yazýk diyorum, daha iyi deðerlendirilebilirdi.
Benim tezim bir Ýletiþim Bakanlýðý’nýn kurulmasý. Kitaptan söyledim bunu. Kendini iletiþimci sayan, haberci sayan ve algý ayarlarýyla oynayanlar gibi iþkembeden deðil. Bakanlýk neden kurulur ve kaldýrýlýr. Týpký icatlar gibi, tabii ki ihtiyaçtan. Türkiye’de baþta telekomünikasyon olmak üzere iletiþimle ilgili birçok alanda altyapý oluþturma, belli kurallara baðlama, baþýbozukluktan kurtarma, belli bir düzen getirme ihtiyacý net bir þekilde görünüyor. Bakanlýklar/Ankara postasýna baktýðýmzda, bu kurumlarýn bir kýsmý yaklaþýk 100 yýl önce kurulmuþ. O düzenlemelerle iþlerini sürdürmeye çalýþýyor. Ama, þu bir gerçek ki, çaðýn gerisinde kalamayýz. Batýda þöyle-böyle ukalalýðý yapmak istemeyiz, ama dünyanýn dört bir yanýnda bu iþi yapan bakanlýklar var ve birbirine benzer hüviyete sahipler. Bazýlarý þunlar; Ýletiþim Bakanlýðý, Bilgilendirme Bakanlýðý, Halkla Ýliþkiler Bakanlýðý, Kamu Bilgilendirme Bakanlýðý vb. Bizim önerimiz, tezimiz Ýletiþim Bakanlýðý. Bize göre þu ana kadarki ve öngörülen geliþmeler doðrultusunda en uygunu bu.
Kimin ne yaptýðý belli olsun, bildirilir olsun, yapýlanlar ortaya çýksýn. Oturmamýþ, stabil olmayan bir yapý çalýþanýný da, halkýný da tatminden uzaktýr. Bu þekilde, halka izah etme, iþler, güçler hakkýnda bilgi verme, anlatma, onunla doðru bir þekilde, doðru kurallarý uygulayarak iletiþime geçme, bu baðlamda ikna etme imkaný olsun. Hem bu sayede, paraleller ve/veya yuvarlaklar rahatça at oynatamaz. Düzenli iletiþimin olduðu topluluklarda, devletlerde artýk ne dijital röntgencilik, ne de devlet içinde illegal yapýlanma olur. Artýk olmasýn...