Cüneyd Altıparmak
Cüneyd Altıparmak
Tüm Yazıları

İlginç mahkeme kararları

Avrupa ülkelerindeki "tartışma oluşturacak" kararlar temmuz ayını beklemiş gibiydi. Bugün bu kararları sizlerle paylaşmak istedim. Hemen hepsi "ilginç" ancak bir karar ise tanıdık...

COVID-19 AŞILARINDA ŞÜPHE VAR...

Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Komisyonu'nun COVID-19 salgını sırasında aşı üreticisi şirketlerle yaptığı ticari anlaşmalar konusunda yeterince şeffaf olmadığına hükmetti.

Adalet Divanının "yeterli erişim sağlanmadığına" karar vermesi, aslında aşı firmalarının hangi risklerin idarelerce saklandığını düşünmemize ek olarak kamuoyunda infial uyandıracak durumlara dair şüpheyi arttırdı. Bu kararın sonucuna göre paylaşılacak belgeler sanırım uzun bir süre gündemi meşgul edecek.

SURİYE "GÜVENLİ BÖLGE"

Münster Eyalet Yüksek İdare Mahkemesi, "siyasi nedenlerle kalma hakkı" talep eden bir Suriyelinin isteğini reddetti ve "Suriye'nin artık güvenli bir ülke" olduğuna karar verdi. "Güvenli bölge" ifadesi, aslında bu halde olan diğer mülteciler için bir emsal. Bu karar Münster eyaletine gelen veya bulunan "geri gitmemiz halinde işkence, ölüm cezası veya savaş ile muhatap oluruz" diyenlerin iadesini gündeme getirebilir. Bu karar diğer Avrupa ülkelerini de etkileyecektir şüphesiz. Yargısal anlamda benzer kararlar, AB'de "geri gönderme çağı" başlatabilir.

BAŞÖRTÜLÜ HAKİM OLAMAZ

Almanya hukuk sisteminde "halk hâkimi" olarak Türkçeleştirebileceğimiz bir görev var. Buna göre mahkemelerde hukuk eğitimi almamış kişilerin dava sürecinde fahri olarak görev yapması bir vatandaşlık görevi. ABD'deki jüri üyeliği gibi bu da bir ödev. Almanya da "schöffe" adı verilen bu kimseler yargılamayı izliyor, tıpkı bir hâkim gibi. İşleyişe yardımcı oluyorlar ancak durumları "gözlemci". İşte bu görev için gelen bir başörtülü kadına, mahkeme görev vermiyor. İlgilinin başörtüsünü çıkarması isteniyor. Kadın, "duruşmalar sırasında dinî nedenlerle başörtüsünü çıkarmayacağını" bildirince salonun dışına alınıyor, görev verilmiyor. Kadının yaptığı itiraz da reddediliyor. O da konuyu yargıya taşıyor. Bakalım Almanya'da yargı, "yargısının uygulaması" hakkında ne karar verecek?

İNGİLTERE'DE "TARİHİ CEZA"

Just Stop Oil (JSO) isminde bir grup aktivist var. İnsan kaynaklı iklim değişikliği sorununa odaklanıyor bu grup. Özellikle de fosil yakıtların kullanılmaması için eylemler yapıyorlar. JSO iklim hareketinin beş destekçisine verilen uzun süreli hapis cezaları, İngiltere'de büyük bir tartışma başlattı. Londra'nın Southwark Crown Mahkemesi'nde verilen karar, bir kişiye beş yıl, diğer dört protestocuya ise dört yıl hapis cezası verilmesini içeriyor. Bu cezaların, İngiltere'de şiddet içermeyen protestolara verilen en uzun süreli hapis cezaları olduğu belirtiliyor.

ÇEVRECİ BU GRUP NE YAPMIŞ OLABİLİR Kİ!

Bu konuyu çok merak ettim. Yani İngiltere gibi "özgürlükler ülkesi!" neden böyle bir ceza verir diye düşündüm. Anlaşılan suçları büyük. JSO, ana yolları kapatmak, Wimbledon ve Ashes gibi spor etkinliklerini sekteye uğratmak ve kültürel alanlarda oldukça tartışmalı eylemler yapmak gibi son derece "yıkıcı eylemleriyle(!)" biliniyor. Mesela, 2022'de JSO, Londra Kraliyet Sanat Akademisi'nde Leonardo da Vinci'nin Son Akşam Yemeği tablosunun (bir kopyasının) etrafına kendilerini yapıştırmış. Stonehenge'in üç taşına turuncu mısır unundan yapılmış boya püskürterek (okuduğum metnin ifadesi ile) "vandalizm" yapmışlar...

CEZA ALDIKLARI OLAY

JSO protestocuları Kasım'da, dört gün boyunca, Büyük Londra bölgesinin önemli bir kısmını çevreleyen son derece yoğun bir otoyol olan M25'i, üzerindeki bariyerlere tırmanarak trafiğe kapatmışlar.

SAVCILAR CEZA İSTEMİŞ

Yargılama da savcılar bu protestoların araçların gecikmesine neden olduğunu, çok fazla aracı etkilediğini ve insanların uçuşlarını, sağlık randevularını, sınavlarını ve diğer her türlü önemli işlerini kaçırmalarına yol açtığını, abluka nedeniyle küçük çaplı bir kamyon kazasının da meydana geldiğini, bir polis memurunun karmaşa sırasında motosikletinden düşerek beyin sarsıntısı geçirdiğini belirterek ceza istemişler. Faillere "kamu düzenini bozmaktan" ceza verilmiş...

Sahi, Gezi'de kaç kişi yaralanmış, kaç araç yanmış, kaç bina zarar görmüştü?