‘BALIKÇI’ İLHAMİ IŞIK ‘SHP-HEP İTTİFAKININ ACI SONU NE ÇABUK UNUTULDU’ DİYE SORUYOR
IŞIK: Diyarbakır buluşması çözüm sürecinin doğru rotada ilerlediğinin bir kanıtı. Türkiye’nin Bağdat ve Erbil ile işbirliğine girmesi aynı zamanda Ankara-Tahran-Washington işbirliğidir. Bu, Türkiye’nin elini rahatlatırken PKK’yı sürecin içinde tutmuştur.
Türkiye günlerdir iki konuyu tartışıyor:
1) Diyarbakır’daki Erdoğan-Barzani buluşmasının sembolik anlamı, stratejik derinliği ve değeri. 2) Dershaneler. Arızi bir eğitim sorununun son 30 yılımızı kana bulanmış asırlık bir meseleye dayanmasının bir anlamı olmalı? Tıpkı süreç başladığından bu yana karşımıza çıkıveren diğer sorunlar gibi... Devlet-PKK görüşmelerini iyi bilen “Balıkçı” lakaplı İlhami Işık ile süreç, Diyarbakır buluşması, yaklaşan seçimler gibi, dershane bahsini de konuştuk. 1996-99 yılları arasında PKK-devlet arasında arabulucuk yapan Işık, gelişmelerin boyutlarını belli bir yakınlıktan ve gizlilik içeren bir hafızayla analiz ediyor.
Süreç durdu denilen bir evrede Başbakan Irak Kürdistan Başkanı Mesut Barzani ile Diyarbakır’da buluştu. 37 yıl sonra Şivan Perwer de vatanına dönmüştü. Sizce bu buluşma çözüm sürecinde neye tekabül ediyor ve elbette sonrası için ne vaat ediyor?
Diyarbakır buluşması çözüm sürecinin siyasal kültürel ve bölgesel boyutunun tarihsel ifadesidir. Yani Irak, İran veya batı dünyası için kullanılması çok da önemli görülmeyen Kürdistan adı Türkiye için doksan yıl sonra devrimseldir. Yüzyıl yok sayılan bir tabu yıkıldığı zaman yaratacağı etki neyse yarın için de o kadar değerlidir. Ayrıca buluşmanın Şivan Perwer’in varlığıyla sembolleşmesi ve sürekli Türkiye düşmanı olarak gösterilmiş Barzani’nin şahsında Kürtlerin öyle olmadığının deklere edilmesiyle çözüm sürecinin silahtan arındırılmasının garantör ayağının Kürt ve Türklerden oluşacağının kıymetli mesajı olarak okumak gerektiği inancındayım. Buluşmanın ileriye dönük vaadine bakıldığındaysa şu görülür: Irak Kürdistanı ve Irak devleti ile iş birliği -ki bu İran’ın da var olduğunun bir göstergesidir- çözüm sürecinin doğru rotada olduğunu göstermektedir.
Sinir uçlarına müdahale edildi
- BDP aleyhine yapılmış bir buluşma mıydı peki bu? Böyle bir hava oluşturuldu sanki?
Siyasi rekabet açısından öyle bir görüntünün oluşması doğal ama Kürt sorunu ve çözüm süreci açısından bir kazanımdır. Böyle bakmak gerekir.
- BDP’lilerce Barzani ve Şivan AK Parti seçim çalışmalarına destek için geldiler gibi açıklamalar yapıldı. Makul müdür bu iddia?
Diyarbakır buluşmasını seçim yatırımı olarak görmek yanıltıcı olur. Ayrıca bu Kürt sorununun ağırlığını küçümsemektir. Bu, stratejik bir evreye doğru ilerleyen çözüm sürecinin daha kalıcı hale gelmesi ve Kürtlerde güvenin daha da içselleştirilmesi adına Diyarbakır’da gerçekleşmesi daha anlamlı olacağı düşünülmüş, öyle atılmış önemli bir adımdır. Böyle bir adımın atılması tarihsel ağırlığı olan ve gitgide bölgesel güç dengelerinin sinir uçlarından birine dönüşen Kürt sorununun çözümü açısından bir gereklilikti. Ve bunun Diyarbakır’da gerçekleştirilmesi bu sinir uçlarına tam zamanında yapılmış olumlu bir müdahaledir, o yüzden de son derece isabetli olmuştur.
BDP’nin rahatsızlığı geçicidir
- Hal bu iken BDP’yi rahatsız eden nedir?
BDP-PKK’nin rahatsızlığı kalıcı bir rahatsızlık değildir, yarın PKK de bunu anlayacak ve buna göre de kendisini dönüştürecek adımlar atacaktır. Bu olunca kimse için sürpriz olmamalı. Günübirlik politikaların yarattığı rahatsızlıklar doğru bir diyalog yöntemiyle en aza indirgenebilir.
- Süreci tıkayan nokta Rojava. Orada görülmeyen ne? Durum taraflar açısından nasıl?
Doğrudur Suriye ve Rojava yaklaşık üç yıldır hem çözüm süreci hem de bölgesel ilişkiler açısından ciddi sorunlar taşıyan ve çözülmesi aciliyet gerektiren bir durum. Ama takdir edersiniz ki iki sorun da hem bölgesel hem de uluslararasıdır. Alacağınız tavır da öyle olmalıdır. İki aydır değişen uluslararası politika ve bunun bölgeye yansıması hem Suriye’de hem de Rojava’da kendisini somutlaştırdı. Türkiye’nin şimdiki olumsuz havaya rağmen Rojava ile çok daha iyi ilişkiler geliştirmesinin önünü açılmıştır. Gerek PYD’nin gerek KDP’nin gerekse de Türkiye’nin kaygıları Diyarbakır buluşmasından sonra azalmıştır.
İran bölgeyi yakmaktan vazgeçiyor
- Ölçeği genişletelim: Türkiye’nin Bağdat ve Erbil ile Kürt-Türk ittifakına, stratejik işbirliğine girmesinin (Tahran-Washington düzeyli ilişkisi ve Rusya-ABD yeni durumu bakımından) anlamı nedir? Kürt sorununu çözmek isteyen Türkiye, süreci Rojava’ya kilitleyen PKK’yı siyaseten kuşatıyor, denebilir mi?
Türkiye’nin Bağdat ve Erbil ile işbirliğine girmesi aynı zamanda Türkiye Tahran ve ABD iş birliğidir de. Soruna böyle baktığımızda gerek Kürt sorununun çözümü gerekse de artık hiç bir ülkenin kaldıramayacağı Suriye sorunun çözümü, sadece günü belli olmayan ama yarını bilinen bir durumu bize gösterdiği açıktır. İran’ın artık kendisini uluslararası bir tehlike olarak algılamaması beraberinde bölgeyi ateşe çevirme politikasından da vazgeçmeye itmiştir İran’ı. Bu tavır çözüm sürecini yürüten Türkiye’nin elini rahatlatırken, PKK’yi de çözüm sürecinde tutmuştur.
- İran denkleme nereden nasıl giriyor?
İran Ortadoğu’nun oyun bozma kabiliyetine sahip en önemli ülkesi. Bu anlamda İran’ın kendini tehlike altında görmemesi bölgenin hayrınadır. Olan budur. Bundan ötürü Türkiye çözüm sürecinde hızlı davranmıştır. Bu da hem Kürtlerin hem de Türklerin geleceği açısından olumlu bir hızdır. Bakmayın siz çatlak ve günü birlik vs. sözlere. Gidişat budur ama zorludur ama sancılıdır, yalnız istikamet geri dönülemez bir yoldadır.
- Barzani sürecin dışında değildi ama şimdi görünür aktif bir aktörü haline mi geldi?
Kürdistan Bölge başkanı Barzani çözüm sürecinin her zaman en aktif aktörüydü, Diyarbakır buluşması bunu tüm dünyaya açıkladı. Barzani’nin sürece katkısının çok daha kalıcı olacaktır.
PKK kendini siyasi rekabete açacak
- PKK-BDP hattından ne beklemeliyiz?
PKK kendini siyasal rekabete açacaktır. Düşmanlık temelindeki ayrışmanın sönmesi PKK’yi siyasallaştıracak bu da çözüm sürecini daha sağlıklı bir yola sevk edecektir.
- Öcalan Barzani ziyaretine ilişkin değerlendirme yapmadı. Neden sizce?
Ziyaretin sonuçlarını görmek istediğini düşünüyorum. Ziyaretin kalıcı etki yapması Öcalan’ı da bu ziyareti geliştirmeye itecektir. Barzani’nin liderliğiyle ilgili olumlu açıklamaları hala taze.
- Kandil ile İmralı senkronizasyon tutturabilecek mi peki? Yoksa zaten uyumlular mı?
Kandille İmralı arasındaki farklılıklar hayatın doğal akışı içerisinde tüm örgütlerde lider ve örgüt arasındaki farklılıklar kadar. Bizim bu farklılıklara yorumumuz, çözüm sürecini doğru algılayan ve uygulayan Öcalan’ın Kandil üzerindeki etkisini daha da olumluya çevirmek olmalıdır.
Geri çekilmedeki duraksama aşıldı
- PKK-BDP hattı süreçte hükümetin-devletin adım atmadığını, süreci tıkayanın kendileri olmadığını söylüyorlar. Yüzde 20 oranında çekilmiş bir PKK ve onunla çözüm için çabalayan hükümet görüntüsünün Türkiye genel kamuoyunda ve siyasetinde yarattığı sıkıntıyı göremiyorlar mı? Ya da umursamıyorlar mı?
Evet, doğrudur PKK sürecin birinci aşamasını yani geri çekilmeyi söz verdiği şekilde tamamlamadı. Bu da Türkiye kamuoyunda kaygılara kuşkulara neden oldu. Elbette ki PKK bunun farkında ama bizim dışımızda. Yani yazın oluşan bölgesel sertleşme, Gezi olayları bu süreci direkt etkiledi. Fakat şimdi PKK’nın çekilip çekilmemesi artık aşılmış bir konuya dönüşmüştür. Daha büyük olan bölgesel düzenlemeye doğru gidilmektedir bu da son derece umut vermekledir.
- MİT-Öcalan görüşmelerinin sürdüğünü biliyoruz ama içeriği ve derinliği bilmiyoruz. Şu an durum ne sizce? Öcalan en son “üç şartım önerim var cevap bekliyorum” demişti?
Öcalan MİT görüşmelerinin devam ettiğini hem Öcalan’dan hem de iktidar yetkililerinin açıklamalarından biliyoruz. Öcalan’ın 1) iletişimin önünün açılması 2) gözlemcilerin oluşması 3) yasal güvencenin şekillenmesi taleplerinin bu sıralamaya göre cevap bulacağına dair inancımı paylaşmak isterim. Bunlar gerçekleşebilir taleplerdir, zannedersem yakın zamanda da işaretleri göreceğiz. Ben Aralık ayı itibariyle ile üçüncü aşamanın hazırlıklarına başlanacağını düşünüyorum.
HEP-SHP ittifakının acı sonu ne çabuk unutuldu?
- Yerel seçimler yaklaşıyor ve CHP-BDP’nin/HDP’nin olası ittifakından söz ediliyor. Ne dersiniz olur mu? Olursa tutar mı?
Elbette seçim ittifakları her parti için meşrudur. Ama Kürtler şunu unutmamalıdır: Böyle bir ittifakın doruğunu biz daha önce HEP-SHP ittifakında yaşadık. 3-5 belediyenin veya milletvekilliğinin kazanılmasından ibaret değildi, daha büyük bir iktidar ortaklığıydı. Ama sonucunun ne kadar acı olduğunu gördük. Çünkü siz birkaç belediye veya milletvekilliği için, sizi aslında kabul etmemiş bir yapıyla ittifaka girerseniz o yapı sizi yutar, içselleştirir, sindirir, hiç haline getirir. Kürt sorununu çözmek iddiasındaki bir yapının seçim ittifakından ziyade, kime karşı ittifak kurulduğu sorusuna cevap verilmelidir. Yüzyılın probleminin kamburunu sırtında taşıyan ve onunla hala övünen bir CHP ile ittifak ne kadar doğrudur?
BDP, CHP ile ittifak ederse süreci kendi eliyle baltalar
- BDP, CHP ile seçim ittifakı yapsa bile soruna siyasi çözüm isteyen Kürtler CHP’ye oy verirler mi ki?
Hayır. Bunu izah etmekte ciddi manada zorluk çekeceklerine inanıyorum. Yaşadığımız şudur: Sizin önceliğiniz AK Parti’yi zayıflatmaksa, ve karşılığında demokratik bir yapıyı güçlendirmeyi doğurmayacaksa -ki ne CHP, ne MHP bunun ifadesidir- o zaman siz otomatik olarak çözüm sürecini bitirme hamlesi yapıyorsunuz. Ben bunun BDP tarafından hayata geçirtileceğine inanmıyorum. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Hem çözüm süreci diyecek hem sürecinin aktörlerini zayıflatacaksınız. Sorun üç belediye 5 milletvekili koltuğu idiyse zaten bu ülkede varlığını reddettiğin müddetçe istediğin kadar milletvekili, belediye başkanı veya cumhurbaşkanı olabiliyordun, olabilirsin. Şimdiye kadar söylenen buydu zaten.
Dersaneler kapanırsa PKK güçlenir demek cehalettir
- Malum dershane tartışmasının bir ucu geldi çözüm sürecine, meseleye dayandı. Nasıl bir ilgisi kurarsınız siz bununla?
Biz dersaneleri tartışmıyoruz ki! Öyle olmuş olsaydı sadece eğitimciler tartışırdı. Maalesef zaman içerisinde doğru bir diyalogla çözülebilecek bir sorun politik bir tartışma ve iktidar kavgasına dönüşmüş durumda. Hele bunu dersaneler olmasa PKK büyür tartışmasına indirgemek yapılabilecek en büyük bir kötülüktür.
- Bölgede dağa çıkışı dersaneler önlüyor deniyor doğru mu?
Bu bilgisizlik yahut art niyetli bir düşüncedir. PKK dershaneler olmadan evvel doğdu. Kürt meselesi yüzyıllık bir sorun. Dersanelerin d’si bile yoktu yani. Bunun bilimsel bir yanı olmadığı gibi Kürt meselesini küçümseyen bir tarafı da var. Ayrıca, ırkçı ve milliyetçi kesimleri zıplatmaya yönelik bir kasıt içeriyor bu söylem.