Ilýcak piþman... Altan’larda piþmanlýðýn zerresi yok!

Nazlý Ilýcak ve Ahmet Altan tahliye edildi... Mehmet Altan beraat aldý... 

Nazlý Ilýcak FETÖ’nün dümen suyunda hareket ettikleri için piþman. Altan’larda piþmanlýðýn zerresi yok. Bir de “alacaklý” gibi davranýyorlar. 

Daha önce de açýklamýþtým, “Ben bu isimlerin FETÖ’cü olduklarýný düþünmedim. Dolayýsýyla, ‘Oh olsun’ diyenlerden deðilim ve kararý sevinçle karþýlamayý hem ayýp, hem küçültücü sayarým. Ýçeride çürümelerini istemem elbette ama darbeye altyapý oluþturduklarý, bir darbeyi çok istediklerini gizlemedikleri ve bunu çaðýran birtakým beyanlarda bulunduklarý, hatta öngörülerini (!) konuþturup aba altýndan ‘FETÖ sopasý’ gösterdikleri için en azýndan ‘ahlaken’ yargýlanmalarýný isterim.” 

Ýnsanoðlu, bazen muhasebeye yatar... 

Bazen “Ne oldu da, buralara geldik?” merakýyla eski defterleri karýþtýrýr.  

Ben de karýþtýrýyorum ve þöyle soruyorum: 

Ne deðiþti de, Ergenekon ve Balyoz soruþturmalarýnda yan yana görünen “zýmni ortaklar” (hükümet ve liberaller) düþman cephelere savruldu?  

Bunun cevabýný alabilmek için arþiv yazýlarýný karýþtýrýyorum ve ilginç sonuçlara ulaþýyorum.  

Birazdan hatýrýný soracaðým kiþi þu an tahliye sevinci yaþýyor...  

Bir liberal yazar...  

Hani “kadýn ruhundan en iyi anlayan yazar” diye lanse edilmiþti...  

Bozuk Türkçesiyle romanlar yazan, Orhan Pamuk’un Nobel’ini erken bulan (çünkü bu ödülü kendisi almalýydý), ayný zamanda meslektaþýmýz olan bir yazar.  

Hani, tutuklu bulunduðu dönemde yazdýðý kitabý (ülkesine küskün olduðu için) Fransa’da bastýran yazar... 

Ýsmini de vereyim: Ahmet Altan.

2012 yýlýnda (yönettiði gazetede) baþlamýþ “özlenen demokrasi” yazýlarý yazmaya...  

Siz “özlenen demokrasi”yi FETÖ’nün (FETÖ tipi liberal demokrasinin) galebe çaldýðý bir siyasal sistem olarak anlayýn.  

Bir yýl öncesine (2011’e) kadar, “Erdoðan kalibresinde bir siyasetçi gelmedi” þeklinde yazýlar yazan yazar, FETÖ’nün MÝT Müsteþarý üzerindeki kumpaslarýna ve “iktidarý kuþatma” çabalarýna izin verilmeyince, birden “anti-Erdoðan” kesiliyor ve özlenen demokrasiye ya akýllý bir tercihle ya da “çok acý çekeceðimiz bir belanýn sarsýntýsýyla” ulaþacaðýmýzý söylüyor.  

Ýlginçtir, ayný yazar, “15 Temmuz giriþiminden” kýsa bir süre önce, “akýllý tercihte” (!)  bulunmayan siyasi iktidarý, “Bize çok acý çektirecek büyük bir altüst oluþ”la korkutuyordu ve bombasýný patlatýyordu: “Erdoðan’ý öldürecekler, cesedini de bir çöplüðe atacaklar.”

Bunun babasý da böyleydi...  

Babasý... Yani Çetin Altan... “Bize çok acýlar çektirmiþ bir belanýn sarsýntýsýyla” demokrasiye kavuþtuðumuzda (yani 27 Mayýs darbesinin hemen ertesinde) Çetin Altan þunlarý yazmýþtý: “Bize bugünleri tattýran ve bir milletin haysiyetine konmaya çalýþan tozlarý bir üfleyiþle temizleyiveren Türk Silahlý Kuvvetleri sað olsunlar. Seviniyor övünüyor, övünüyor seviniyoruz...”

Kendisi özgür ama fikri tutsak olan Murat Belge de erkenden baþlamýþ bu iþlere... Yani, siyasi iktidarý 27 Mayýs tipi bir darbeyle korkutmaya ve FETÖ darbesini müjdelemeye erkenden baþlamýþ...  

Tarih yine 2012...  

Darbe gibi þeylere “kafadan” karþý olan Murat Belge T24 sitesinden Hazal Özvarýþ’ýn sorularýný yanýtlýyor ve yeni bir darbenin, Erdoðan’ýn otoriterleþmesine (yani mevcut otoriter tutumunu sürdürmesine) baðlý olduðunu söylüyor.  

Uyarmadan da edemiyor tabii: “Birileri bundan yararlanarak darbe yapabilir.”

Mümkündür.  

Darbe, “güvence” olarak görüldüðü sürece her zaman ihtimal dâhilindedir ve bundan kaçýþ mümkün deðildir... 15 Temmuz’da olduðu gibi... Ayný Murat Belge’nin “ordu izin vermez” gibilerden beyanatlarý da olmuþtu. Kendisi darbeyi bir güvence olarak sunmasa da, “Ordunun irticaya, din devletine, teokrasiye izin vermeyeceðini” þurda burda tekrarlayýp durmuþtu.  

Ki, bazýlarý darbenin “güvence” olarak görülebileceðini ve belli çevrelerde doðal karþýlanabileceðini düþünmüþtür.  

Röportajda en ilginç bölüm þu:  

Hazal Özvarýþ soruyor: “Darbe olursa, demokrasiye geçiþin daha hýzlý olacaðýný mý söylüyorsunuz?”

Murat Belge cevaplýyor: “Evet...”

Bu “evet”i gözlerden kaçýrmak için bin dereden su getiriyor, darbenin ne kadar da kötü bir þey olduðuna bizleri inandýrmaya çalýþýyor ama bir defa aðzýndan kaçýrmýþ bulunuyor.  

Bu röportajý okuduðumda þöyle düþünmüþtüm:  

Murat Belge yaptýðý iþin adlý adýnca “pornografik iþgüzarlýk” olduðunu hesap edememiþtir.  

Üzerinden 7 yýl geçti. Bir darbeye maruz kaldýk. Artýk böyle düþünmüyorum.  

Murat Belge yaptýðý iþin ne olduðunu çok iyi hesap etmiþ.  

Bunlar zeki insanlar. Boþa konuþmazlar...  

Nitekim boþa konuþmamýþ.  

Demokrasiye “daha hýzlý geçebilmemiz” için, refiki Altan’larla birlikte gizliden gizliye bir darbeyi beklemiþ!