Ýlk Dönemlerinde Türk Sinema Tarihi

Türk Sinemasýnýn 100. Yýlý’nýn kutlandýðý günlerin ertesinde, sinema tarihi araþtýrmalarý bakýmýndan iki önemli çalýþma yayýn hayatýndaki yerini aldý. Biri, Bilim ve Sanat Vakfý’nýn Hayal Perdesi sinema birimi bünyesindeki Hayal Perdesi Kitaplýðýndan, sinemanýn Osmanlý dönemiyle ilgili çalýþmalarýyla tanýnan  Ali Özuyar’ýn yazdýðý ‘Sessiz Dönem Türk Sinemasý Antolojisi (1895-1928)’ oldu. Diðeri, Toplumsal Tarih dergisinin Mart 2015 tarihli 255. sayýsýnda “Osmanlý’dan Cumhuriyete Sinema Tarihi” baþlýklý bir dosya olarak karþýmýza çýktý. Özde Çeliktemel-Thomen’in editörlüðünde yapýlan çalýþmada, Osmanlý Devletinden Cumhuriyet Türkiyesi’ne geçiþ döneminde sinemanýn geçirdiði evrim deðiþik veçheleriyle ele alýnýyor. Dosyada Nezih Erdoðan imzasýyla yeralan “Nitrat Yangýnlarý ve Önlemler” baþlýklý ilk yazýda, yanýcý nitrat maddesinden yapýlan ilk filmlerin bu tehditi ve vukubulan yangýnlar karþýsýnda alýnan tedbirler çerçevesinde ilk yýllara bir bakýþ atýyor.

Sinemanýn bu topraklarda ilk ortaya çýkýþýyla ilgili tartýþmalarýn artýk iyice odaðýnda olan Manaki Kardeþler’in “Hürriyet” filmlerine iliþkin bir araþtýrmayý Saadet Özen kaleme alýyor. Çekimi 1908 yýlýna giden ve Osmanlý tebaasýndaki Makedon vatandaþlarýn elinden çýkan bu belge çalýþmalarýn, 1914’te Fuat Uzkýnay tarafýndan çekilen “Rus Ayastefanos Abidesinin Yýkýlýþý” belge filmiyle baþlatýlan sinemamýzýn doðum tarihinin tartýþmalý bir hale geldiði daha önce Burçak Evren tarafýndan da dile getirilmiþti. Filmin tarih malzemesi olarak kabulü ara baþlýðýyla devam eden yazýda, uzun uzadýya bu filmlerin tahlillerine yer veriliyor. Bir sinema belgesi olarak alýnabilecek bu filmlerin, ayný zamanda tarihi birer belge olarak da algýlanmasý gerektiði, bir þekilde kaç topyekun savaþ atlatarak bugünlere ulaþmasýnýn paha biçilmez bir deðer olduðu vurgulanýyor.

Özde Çeliktemel-Thomen’in “Denetimden Sansüre Osmanlý’da Sinema” baþlýklý yazýsý, II. Abdülhamid Han zamanýnda, 1896’dan 1906’ya sinema prosedürüne deðiniyor. Hazýrlanan nizamnamelerdeki ahlaki vurgunun Ýslami olduðu, ülkeye sokulan aygýtlara kaygýyla bakýldýðý, 1904’te ülkeye giren filmlerin önizlemeye tabi tutulduðu, kýsa sürede kitlesel gücü anlaþýlan bu yeni sanatýn devlet ve toplum istifadesine gidilmesinin öngörüldüðü, ‘Osmanlýlýk’ duygusunu pekiþtirdiði, Sultanýn bir Fransýz mucidi desteklediði, dolayýsýyla da dünyadaki teknolojik geliþmeyi takip ettiði yazýdan önemli veriler olarak karþýmýza çýkýyor.

“Türkiye’de Sinema, Tarih ve Temsili Üzerine Sorular” baþlýklý yazýsýnda Esin Paça Cengiz, sinemamýzda tarihin temsili bakýmýndan ortaya çýkan problematikleri gündeme getiriyor. Sinema-tarih iliþkisi bakýmýndan önemli ipuçlarý taþýyan yazýda, sinemanýn tarihi bir veri olmasýndan ziyade, sinemada temsil edilen tarih yorumu üstüne etraflý bir perspektif sunuluyor.

Daha çok popüler bir söylem çerçevesinde bir diðer yazý da, Özge Özyýlmaz tarafýndan “1930 ve 1940’larda Milli Bir Fantezi Olarak Yýldýz Yarýþmalarý” þeklinde kendini gösteriyor. Batýlýlaþmanýn ve çaðdaþlaþmanýn bir göstergesi olarak alýnabilecek bu yarýþmalar, sosyolojik ve manevi açýdan toplumun dönüþmesi anlamýnda önemli olgular olarak karþýmýzda duruyor.