Bülent Bey konuþunca haber olur. Öyle bir özgül aðýrlýðý vardýr çünkü.
Bülent Bey seçimler öncesinde konuþursa daha çok haber olur.
Bülent Bey seçimler öncesinde Tayyip Bey’i ima edecek eleþtirel sözler söylerse daha daha çok haber olur.
Bülent Bey, seçimler öncesinde Doðan medyada konuþursa, üstelik TV’de konuþursa haberin etkisi çoðalýr.
Bülent Bey, böyle bir TV programýna katýlýp, böyle eleþtirel bir duruþ sergilediðinde bunun “Bir tek oyun bile önem arzettiði” 1 Kasým seçimlerinde Ak Parti aleyhine olacaðýný da bilir.
Bülent Bey, bu tavrýn Ak Parti’nin çok önemli bir kesiminde tepki göreceðini de tahmin eder.
Üstelik Bülent Bey’in, Doðan medya üzerinden sergilenen muhalif bir tavrýn, eleþtirdiði ve muhtemelen bir özeleþtiriye imkan vermesi ve faydalý olmasýný arzu ettiði mahfillerde karþýlýk bulmasý yerine tepkiye sebep olacaðýný da öngörür.
Bir þey daha söyleyeyim: Bülent Bey, temeline birlikte taþ koyduðu, zorlu yürüyüþüne birlikte katýldýðý, zor zamanlarýnda omuz omuza durduðu, “kardeþlik türküleri”ni birlikte söylediði Ak Parti’nin zarar görmesini istemez. Ak Parti’nin bir misyonu taþýdýðýný, onun zarar görmesinin bu misyon için hayati kayýp anlamýna geldiði inancýndadýr.
Ben eminim Tayyip Erdoðan’ýn, omuzladýklarý müþterek dava için deðerini de bilir.
Bu en son ifade ettiðim þeyler ayný ölçüde Abdullah Gül için de söylenebilir.
Bunlarýn yanýnda Ak Partinin ana gövdesi açýsýndan bakýldýðýnda, bu simalarýn birlikte duruþunun misyonun saðlýklý yürümesi açýsýndan hayati önem taþýdýðýný düþünüyorum.
Ama baktýðýmýzda “Bir hadise var can ile canan arasýnda...” türünden bir manzarayý da seyrediyoruz.
Ýþin içine medya simalarýmýz da giriyor.
Bizim yazdýklarýmýz, bizleri ayrýþtýrýyor, onunla kalmýyor, Ak Parti’nin bu öncü simalarýnýn etrafýnda taraftarlýklar oluþmasýna ve bu taraftarlýklarýn mesafeleri derinleþtirmesine sebep oluyor.
Erdoðan ve Arýnç etrafýnda “O haklý - O haklý” tarzýnda yýðýlmalar olsa, bunun Erdoðan ve Arýnç’ýn birlikte omuz vermesi gereken misyona herhangi bir katkýsý olur mu?
Hani o, çocuðun ortadan bölünmesine razý olmadýðý için kendi analýk hakkýndan vazgeçen anne gibi...
Siyaset alaný zor bir alan.
Kardeþ kavgalarýna yol açtýðýný tarih içinde en çetin görüntülerle izlediðimiz bir alan.
Ölümler var o alanda. Kardeþ ölümleri, evlat ölümleri...
Ama tarih ibret alma niyetiyle de okunabilir.
Yaþadýðýmýz coðrafyanýn bu en sancýlý zamanýnda, ülkemiz üzerinde bile derin hesaplarýn kurgulandýðý bir dönemde, Ak Parti iktidarlarýnýn, tüm coðrafyada 100 yýllýk açýk - örtülü sömürge statüsünün kaldýrýlmasý için yeni bir umut olduðu bir vasatta ve sýrf bu yönüyle liderliðinin þahsýnda onun üzerine çulllanýldýðý bir puslu iklimde... kendi içinde eskilerin ifadesiyle “burudet oluþmasý”, yani soðuk rüzgarlar esmesi...
Çok iyi biliyorum ki bu, Ak Parti’nin misyonuna hayati önem verenleri derinden üzüyor.
Dün sabah, Erkam Radyo’da “Medya ve Gündem Analizi” programýný yaptýktan sonra sohbet ederken program arkadaþým Selahattin Kocaarslan “Abi ‘ilk günkü aþkla’ diye yazýn” dedi.
Ellerini birbirine kenetlemiþ, havaya kaldýran ve Türkiye’de yeni bir hamlenin kývýlcýmýný çakan insanlar... O günler zor günlerdi, bugünler o günlerden daha az zor deðil. Hatta, belki daha zor. Daha zor çünkü, 13 yýllýk iktidarý ile Ak Parti’nin Türkiye’ye kazandýrdýðý ivme iç - dýþ pek çok odaðý rahatsýz ediyor ve bu gidiþ durdurulmak isteniyor.
Derim ki Gül, Arýnç ve baþka yol arkadaþlarý, içerde kalmalý.
Ýlk günkü aþkla, birbirine olan ihtiyaçla el ele tutuþulmalý.
Eleþtiriler dost zeminlerde ve ancak birbirine katký niteliðinde olmalý.
Deðilse ok deðil gül atýlsa yaralayýcý olur.