Taksim’de 2013’te ortaya çýkan nihilizme iþtirak edemeyen Kürt Kemalizm’i, bulduðu ilk fýrsatta provokasyona gömülmekten geri duramadý. Yýllardýr, her seferinde, ‘ilk taþý atýp’ ardýndan da ‘en masum’ muamelesi görmek isteyenlerin çýkardýðý bir kaos var karþýmýzda. Gezi’nin baþlangýcýndaki çocuksu provokasyonda baþrolü oynamasýna raðmen, Öcalan’ýn tavrý dolayýsýyla mesafeli kalmanýn oluþturduðu travmayý her geçen gün büyüterek Kobane vesilesiyle bir krize dönüþtürmekte gecikmediler. Oldukça sýradan, pespaye bir kriz. Rasyonalitenin ve siyasetin iflas ettiði bir kriz.
Durdurulmaya çalýþýlan, kendisini jiletleme konusunda motivasyonu tam bir aktörden ibaret. Müdahale edildiðinde daha fazla gürültü çýkaran, edilmediðinde hem kendisine hem de etrafýna zarar veren bir yapý. Bu siyaset düþmaný aklýn, hem Türkiye’de hem de bölgemizdeki derin siyasi krizleri, her seferinde kanlý asayiþ sorununa dönüþtürme yeteneði elindeki tek çýpaya dönüþmüþ durumda. Çözüm Süreci vesilesiyle, Kandil’in pasif kalmasýnýn oluþturduðu boþluk, sokaklarýn hareketlendirilmesiyle ikame ediliyor. Bu oldukça basit tablo, süslü komplocu jeopolitik analizlerle kamufle edilmeye çalýþýlýyor. Mýzrak çuvala sýðmýyor.
Toplumsal fay hatlarýna bu denli izansýz bir hücumun ortaya çýkaracaðý maliyetin ne olduðu herkesin malumu. Otuz yýldýr ne yapýyorsa aynýsýný yapmaktan anakronik bir nesneye dönüþmüþ olan örgüt aklýnýn, böylesi bir maliyeti ne idrak etmesi ne de yönetmesi mümkün deðil. Aksine, daha ilk kaný döktüðü günden beri, farklý Kürt kesimleriyle de vesayet rejimiyle de nasýl muhatap oluyorsa öyle muhatap olmakta ýsrar eden bir yapý var karþýmýzda. Geç kalmýþ milliyetçilik ve vesayet rejiminin sebep olduðu aðýr travmanýn oluþturduðu, tarihi çoktan geçmiþ konforlu alaný, ýsrarla tüketmeye devam ediyor. Süreçlere kan bulaþtýkça sorgulama imkanýnýn ortadan kalkmasýndan meþruiyet devþirerek, Kürtlerin maliyetine, suiistimal ettikçe ediyor. Tam bir keþmekeþ hali.
Son krizinin kripto sebepleri üzerine biraz kafa yorulduðunda karþýmýza genel siyaset düþmanlýðý ve anakronik PKK söyleminin dýþýnda yeni bir dinamiðin etkili olduðu da görülüyor. Baas rejimiyle sürdürülen kozmik iliþkinin dinamikleri ve PKK’ya yansýmasý kýrýlma noktalarýnýn baþýnda geliyor. Bu durumun genel anlamda Kürtlerle, özellikle de Suriye’deki Kürtlerle yakýndan uzaktan alakasý yok. Açýkça çarpýk PKK’lý elit mimarisinin ideolojik eðilimleri ön plana çýkýyor. Çünkü Suriye’nin en mazlum ve maðdur kesimi olan Kürtlerin, Baas rejimine koltuk deðneði olmasýný açýklayacak tatmin edici hiçbir sebep bulunmuyor.
Özellikle Paris cinayetleri sonrasý, Öcalan’ýn aldýðý kararlar bugün sadece Suriye’de alýnan yanlýþ pozisyonun ürettiði maliyetlerde ve Kobane sonrasý kanlý olaylarýn çýkmasýnda etkili deðil. Ayný zamanda Öcalan’ýn da liderliðini de tartýþmalý hale getiriyor. Ortadoðu’da zamanýn ruhuna aykýrý bir þekilde ilerleyen tek hayýrlý geliþmeyi, Çözüm Süreci’ni, Kobane üzerinden tehdit etmek, yaþanan süreçteki aktörlerin basiret ve ahlak düzeyini özetliyor. Çözüm Süreci yýkýlýrsa, yaþanan kaos ortamýnda, en baþta kimin altýnda kalacaðýna dair en ufak bir fikri olmayan bu yaklaþým, geçmiþte de telaffuz etmekten imtina etmedikleri ‘çoktan çok, azdan az’ çýlgýnlýðýna inanmýþa benziyorlar. Kürtlerin böylesi bir çýlgýnlýðý uzun süre taþýmalarý mümkün deðil. Ýþin daha hazin yaný, bu tespiti yapmasa da hisseden PKK aklý, kurucu bir siyasete yönelmek yerine, ajitasyon girdabýna ram olarak sorumluluktan kurtulacaðýný düþünüyor.
PKK aklý, her geçen gün biraz daha içine gömüldüðü, eski Türkiye mukallitliðiyle ne bölgeye ne de Kürtlere sunabileceði bir gelecek bulunmuyor. IÞÝD için yaptýklarý komplocu okumayý, Kobane sonrasý Türkiye’ye yaþattýklarýyla, kendileri adýna oluþan kanaatle beraber okumalarý bile nerede durduklarýný idrak etmek için yeterli olabilir. Ýlk taþý atan ve en masum olduðunu düþünenler bunu becerebilir mi?