Kutsal Kitabýmýzda ne deniyorsa o.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ne demiþse o.
Ferdi eksikliklerimiz ve günahlarýmýz olabilir. Melaike deðiliz. Ýmtihan dünyasýndayýz. Ýmtihanýn sýrrýný bilmek durumundayýz. Resulullah (sav); "Eðer siz hiç günah iþlemeseydiniz, Allah Teala hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah iþleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) maðfiret edeceði kimseler yaratýrdý” diyorsa imtihanýn sýrrý üzerinde düþünmemiz lazým.
Allah affý sever. Affedicidir.
Allah’ýn hiç kimsenin namazýna da orucuna da ihtiyacý yoktur. Kim ne yaparsa kendisi için yapar. Ötesi için yapar.
Liyakat ferdi ibadetle veya takvayla ölçülmez. Adama göre iþ deðil, iþe göre adam tercih etmek lazým.
Dünyevi makamlarda liyakatin ölçüsünü þaþýranlar kaybederler. Kendinden olmayan hiç kimseye alan açmayanlar da adaletten ve hukuktan saptýklarý için Allah’ý ve milleti gücendirirler.
Kutsal Kitabýmýzda belirtilen umdelerin temelini adalet oluþturur. Bir baþka deyiþle bütün ilkelerimiz adalet üzerine oturur. Zira dünyanýn dengesini saðlayan adalettir. Allah katýksýz ve koþulsuz bir biçimde adaleti emreder. Ýslâm savaþ hukukunda bile adalet vazgeçilmez bir öneme sahiptir.
Düþmanlar adaletsiz davranýyor diye adaletten taviz vermek Müslümanlarýn kârý olamaz. Müslümanlar bilirler ki asýl adaletten ve hukuktan saptýklarý zaman kaybederler.
Savaþ meydanlarýnda düþmana benzeyen Müslümanlar kazanmýþ olmazlar, tersine ebediyen kaybetmiþ sayýlýrlar.
Yüce Rabbimiz; “Ey iman edenler! Allah için hakký titizlikle ayakta tutan, adalet ile þahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakýn ha sizi adaletsizliðe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karþý gelmekten sakýnmaya daha yakýndýr. Allah’a karþý gelmekten sakýnýn. Þüphesiz Allah, yaptýklarýnýzdan hakkýyla haberdardýr” der.
Bu uyarýya uygun bir hayat sürmek gerek. Ferdi veya ailevi kinlerini siyasete ve ideolojiye dönüþtürüp adaletten inhiraf edenler zahiren Allah’ýn bazý kullarýný kandýrabilirler lakin Allah’ý asla! Bu dünyada kazansalar bile ötede kaybederler.
Adalet, düþmanýn bile olsa hakkýný teslim etmek demektir. Adalet; inancýndan, partinden, mezhebinden, ýrkýndan olmasa bile haklý olan herkese hakkýný teslim etmek, senden olan haksýzsa onun da karþýsýna dikilmek demektir.
Haklý-haksýz meselesinde tarafgirlik yapanlar adaletten saparlar. Kör bir tarafgirlik adalet duygusunu zehirler.
Kendi safýndaki þeytaný melek, karþý saftaki meleði þeytan olarak addeden toptancý kör tarafgirlik anlayýþlarý adaletin düþmanýdýr.
Zalimin dinine, partisine ve ýrkýna bakýlmaz. Zalim nerede olursa olsun, kimin yanýnda durursa dursun, hangi aidiyete mensup olursa olsun zalimdir. Kim ki zalime karþý mazlumun yanýnda durmuyorsa adaleti katlediyor demektir.
Yüce Allah mealen; “Rahmân’ýn kullarý, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attýklarý zaman, “selâm!” der (geçer)ler” der. Ýktidar/güç hizmet için gereklidir. Tevazu ile hizmet eden iktidar/güç sahiplerini hiç kimse yýkamaz. Bir tek kibir bitirir iktidar/güç sahiplerini.
Makamlarý büyüdükçe mütevazý olanlar milletin gönlünde büyürler. Makamlarýyla kibir satanlar da küçülürler. Kim ki makamý büyüdükçe halka karþý kibirleniyorsa biliniz ki onlar küçük adamlardýr.
***
Ýlla da adalet diyorum.
Mutlaka tevazu diyorum.
Kendimiz için ne istiyorsak baþkalarý için de onu isteyelim diyorum. Bize yapýlmasýný istemediðimiz hiçbir þeyi baþkalarýna yapmayalým diyorum.
Bu duygu ve düþüncelerle herkesin bayramýný kutluyorum.