Yaþanan kýtlýklarýn, ölümlerin, terör saldýrýlarýnýn, ekonomik ve siyasi bunalýmlarýn, dinler arasý barýþ ve savaþýn, bir nedeni, amacý ve bir kurgulayaný vardýr. Ekonomik bunalýmlar yaþanýr; Müslümanlar kader der. Ortadoðu kan ve ateþle bilmem kaçýncý kez yoðrulur Hýristiyanlar kýyamet der. Afrika açlýktan kýrýlýr emperyalizm, beyazýn siyaha egemenliði deriz; küçük iþletmeler iflas eder büyükler yuttu der, der, der geçeriz. Biraz zahmet eder araþtýrýrsak yaþanan her þeyin önceden tasarlandýðýný görürürüz...
Yeni Dünya Düzeni ve Orta Doðu: Körfez Savaþý’na kadar Ýngiltere’nin belirlediði Ortadoðu varlýðýný sürdürür. George Bush’un I. Körfez Savaþý Ortadoðu’yu yeniden biçimlendirmekten öte ABD’nin bir güç gösterisine dönüþür. ABD’nin 1989-2001 yýllarý arasýnda uyguladýðý dýþ politika, dünyanýn tek gücü olduðunu kanýtlamak üzerine kurgulanmýþtýr. Aslýnda, I. Körfez Savaþý 11 Eylül sonrasýnýn, 12 Eylül sabahýnýn bir ön hazýrlýðýdýr. Elbette 11 Eylül özelde ABD geneldeyse (?) bütün dünyayý tehdit eden bir terör eylemidir. Yani 12 Eylül sabahý ABD Çaðý resmen baþlar. ABD, 11 Eylül saldýrýlarý sonrasýnda Uluslararasý Hukuku rafa kaldýrarak kollarý sývar. Bu yeni çað kanla baþlamýþ, kanla sürecektir artýk!
ABD’nin kaþýdýðý uygarlýklar çatýþmasýnda ilk hedef Afganistan’dýr. Taliban-El Kaide yakýnlýðý öne sürülerek ülkeye el konur. Ýslam Dünyasýnýn büyük bir bölümüne korku salýnýr böylece. Dolaylý olarak da Hazar petrol alanlarý ABD þemsiyesinin altýna girer; Pakistan, Hindistan ve Ýran yakýn markaja alýnýr. Bu arada Almanya, ABD denetiminde, Rusya’nýn ön vitrinine girmeye baþlar. Tabi bu Rusya açýsýndan çok tehlikelidir. Tarih göstermiþtir ki, Rusya ne zaman sýkýþtýrýlsa hem içten hem de dýþtan büyük patlamalara neden olur. Bunun belirtilerini Rus imparatorluðunu canlandýrmak isteyen Alaxander Dugin’in eserlerinde görmek mümkündür.
Egemenliðin yolu Ortadoðu’dan geçer: “Dünyaya egemen olmak istiyorsanýz Ortadoðu’yu mutlaka denetlemek zorundasýnýz” tezi ABD merkezli 21. yüzyýl dünyasý için olmazsa olmazdýr artýk. (Illuminati—Ali Kuzu Sayfa 377) ABD II. Körfez saldýrýsýný bu temele oturtur. “Irak’ta kimyasal füzeler var; dünyayý tehdit ediyor” savýyla yola çýkan Washington aradan bunca zaman geçmesine raðmen bir tek kimyasal silah bulup gösterememiþtir. Hedefte Arap Milliyetçiliði vardýr, ikincil hedefse Ýslam’dýr! Gözle görülen hedefse, aslýnda, Saddam’la birlikte dirilen Baas hareketini yok etmektir. Bugün Suriye’de olanlarýn kökeninde de ayný nedenler yatmaktadýr aslýnda. Ama Suriye’de, Putin Rusyasý ve Türkiye’nin özgürlükçü Esad karþýtý güçlere destek vermesiyle ABD’nin nihai zaferi gecikmektedir. ABD’nin bugün Suriye’de PYD’yle kol kola girmesinin nedeniyse Türkiye’ye gözdaðý vererek Ankara’nýn özgürlükçü güçlerden desteðini çekmesini saðlamaktýr; yoksa PYD ya da Kürt ayrýlýkçý hareketi umurunda bile deðildir! ABD’nin Ortadoðu’yu tümüyle denetlemek için yürürlüðe koyduðu tasarým Büyük Ortadoðu Projesi’dir.
Büyük Ortadoðu Projesi: BOP yeni bir tasarým deðildir. Eðer Almanlar 1. Dünya Savaþý’ný kazansalardý Ortadoðu’ya Osmanlý üzerinden egemen olacak, idari anlamda Babýali ama ekonomik anlamda Berlin iþin baþýnda olacaktý. Alman tarihçilerine göre eðer Osmanlý devleti Ortadoðu petrollerinden pay isterse, Kayzer ordularý ülkeyi iþgal edecek, sultanýn yerine örneðin Enver Paþa’yý getirecektir; savaþ boyunca Osmanlý Devleti’ne Almanlarca Enverland denmesinin altýnda bu gerçek yatar. Bu tasarýmýn asýl mimarýysa Illuminati’nin güçlü ailelerinden Rothchild sülalesidir...
Yarýn ABD’nin BOP tasarýmýný ayrýntýlarýyla inceleyerek günümüz Ortadoðu’suna ýþýk tutmaya çalýþacaðýz...