İlm-i nefs ile modern psikolojinin diyaloğu

İbn Haldun Üniversitesi ile birlikte geleneksel ilimlerle modern bilimi bir arada karşılaştırmalı olarak ele alma hassasiyet ve arayışlarım giderek arttı. Rektörümüz Recep Şentürk’ün deyimiyle Müslüman ve psikolog/sosyolog kişi yerine Müslüman psikolog, Müslüman sosyolog kişiye dönüşme süreci yaşıyoruz. Yerleşik alışkanlıklarımıza ters olan bu yeni yaklaşımın içini doldurmak da kolay iş değil. “Cihat Köfte Salonu” tarzında ayaküstü yapılmış ve niteliği zayıf işleri, İslam psikolojisi/sosyolojisi adı altında bir araya getirme haline düşmeden, sahici bir inşa süreci yapmamız gerekiyor. 

Bu ara üniversitede “İslam ve psikoloji” anahtar kelimelerini kullanan makaleleri okuyan bir grubumuz var. Okuduğumuz şeylerin niteliği çoğunlukla hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor. Metinlerin yazarlarının iyi niyetli ve İslam’la aidiyeti güçlü olduğu izlenimi alıyoruz. İslami ilkelerin psikoterapide, insanı anlamada ve tedavide çok etkili olacağını söylüyorlar ama örneğin teorisi ve teknikleri olan bir psikoterapi şekli sunmuyorlar.  

 

10 haftalık fikir tartışması

İbn Haldun Üniversitesi’nde rektörümüz Recep Şentürk ile beraber “İlm-i nefs ile modern psikolojinin diyaloğu” adlı 10 hafta sürecek bir “fikir tartışması” yapacağız. Recep Şentürk İlm-i nefs tarafının yaklaşımlarını, ben ise modern psikoloji yaklaşımlarının tarafının bakış açısını dile getireceğim. Amaç karşılıklı bir okuma ile diyalog geliştirmek olacak. 10 ardışık hafta sürecek bu ikili tartışmada şu temalar olacak: “İnsan nedir ve insan ruhu / zihni nasıl işler?”, “İnsanı nasıl anlarız?”, “Nefsin mertebeleri ile akıl ve duygu ilişkisi”, “Ruh beden ilişkisi”, “Mutluluk: Arzuları tatmin mi terbiye mi?”, “Aşk ve eş ilişkileri”, “Psikolojik / kalp hastalıkları ve tedavi metotları”, “Çocukluktan erişkinliğe nefis terbiyesi/ psikolojik gelişim”, “Karar verirken ne kadarı biz ne kadarı başkaları? 

İbn Haldun Üniversitesi olarak “Açık Medeniyet” ve “Fikri Bağımsızlık” ilkeleri ile İslam Medeniyetinin kodlarını dikkate alarak, bugünün dünyasında iş görecek bilgi üretme peşindeyiz. Üniversite bu fikri iddiasını ısrarla sürdürme eğiliminde. Ürün almak kolay olmasa da zaman alsa da sürecin bizatihi kendisinin kıymetli olduğu kanaatindeyim. 

 

Çoklu bilgi kaynağını muhatap alarak inşa süreci

Benim “Müslüman psikiyatr” olarak iş ve üretim yapmaya çalışırken uygulamaya çalıştığım bir yöntem var. Örneğin “öfke kontrolü programı geliştirmek” istiyorsam kendimce izlediğim bir yöntemim var. Öncelikle öfke meselesi üzerine zihnimde olanları bir yazıya dönüştürüyorum. İkinci olarak klinik deneyimime (varsa araştırma bulgularıma) bakıyorum. Üçüncü olarak bu meselede ayet, hadis ve İslam Medeniyeti içindeki ilim adamlarının ne dediğine bakıyorum. Dördüncü olarak bu meselede geleneksel dönemde insanlığın birikimine bakıyorum. Son olarak bu alanda modern dönemde üretilen psikoloji/psikiyatri bilgisine (bilimsel çalışma, uzman görüşü vb.) bakıyorum. Bu çoklu bilgi alanını birlikte, etkileşimli olarak muhatap alıp, kendimce bir şey inşa etmeye çalışıyorum.  Sonra da oluşan şeyi pratikte deneyerek yeniden ve yeniden gözden geçirip, geliştirmeye çalışıyorum.