İmamoğlu'na, “İstanbul ittifakı” dikte ediliyor ama…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir basın toplantısı ile yol haritasını açıkladı.

Açıkladı ama net olamadı. İBB Başkanlığına mı aday, CHP Genel Başkanlığına mı aday, lafı ortada bıraktı.

"İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır." diyerek, "Önce başkan olayım, sonra Cumhurbaşkanı adayı olurum" mu dedi?

İmamoğlu'nun belki de en net ifadesi, "Aramızdaki tartışmaları bırakıp bu sürece odaklanmalıyız. Partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım" oldu.

Mayıs seçimlerindeki yenilgiden sonra, muhalefetin toparlanması adına ortaya konulacak hedef bulunmuş: "Partiler ötesi İstanbul ittifakı"...

Çok iddialı bir formül.

Daha üç ay önce bu 6'lı masa denen ittifakla boyunun ölçüsünü almışsın.

Kılıçdaroğlu'nun, Ümit Özdağ ile gizi protokolü ortaya çıkmış. MİT Başkanlığı'nı bile pazarlık masasına koymuşsun. CHP'ye güven sıfır. Yüzde 1'lik partiler kendilerinin kullanıldığını bas bas bağırıyor.

Bir daha mı kullanılacaklar?

Başka konu da şu:

Partiler üstü dedin mi, CHP'nin de üstü demek.

İmamoğlu'nun problemi çok açık: CHP ile ne yapacak?

Akıl daneleri, "İmamoğlu, CHP Genel Merkezinden bağımsız olarak güçlü ittifaklar oluşturursa kazanır" diyorlar.

CHP'ye rağmen, Kılıçdaroğlu'na rağmen nasıl olacak o iş?

İmamoğlu'nun sırtını sıvazlayanlar, Okyanus ötesine güvenerek mi, "O işi sen bize bırak" diyor?

Meral Akşener'e göz kırparken, HDP'ye gülücükler atarken CHP yönetimi ne yapacak?

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nu aday gösterecek mi? O da belli değil.

İmamoğlu, hâlâ "değişim" diyerek basın toplantısında Kılıçdaroğlu'nu hedefe koydu. "Yenilginin sorumluluğunu almıyor" dedi.

Kurultaya doğru kongreler devam ediyor. Kılıçdaroğlu delege seçimlerinde önde görünüyor.

İmamoğlu'nun adaylığı kesin olmadığı için birkaç gündür belli merkezler devreye girdi.

CHP'li medya, dümeni İmamoğlu'na doğru kırdı.

Uğur Dündar'ın kefaleti çok duygusal:

"Umutların odağında İmamoğlu var. Eğer Ekrem Bey, seçmendeki bu yenilmişlik ve yılgınlık psikolojisinin aşılmasını sağlar, güven ve heyecan dalgasıyla onları sandığa götürmeyi başarabilirse, bir kez daha büyükşehir belediye başkanlığını kazanır ve bu sonuç sadece bir seçim galibiyeti olarak değerlendirilmez, siyasi tarihe bir 'zafer' olarak geçer..."

Noksan yazmış; Özgür Özel de CHP Genel Başkanı olursa, bu tarihî zafer nesilden nesile aktarılır...

Milletvekilliği seçimlerini kaybetmişsin, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmişsin, Erdoğan liderliğinde Cumhur İttifakı ile Türkiye Yüzyılı heyecanı yaşanıyor, bunlar ne anlatıyor?

İmamoğlu, güven ve heyecan dalgası oluşturacakmış.

Bay Dündar, bu isim Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak meydanlarda boy göstermedi mi?

Mansur Yavaş'la birlikte neden hiç heyecan dalgası yapamadılar da şimdi tılsımlı bir şelalenin içinden mi geçmiş?

Gerçekten bu İmamoğlu'na ne olmuş da, Uğur Dündar şunları yazabiliyor:

"İmamoğlu insanlara dokunabilen, kendisine oy vermemiş seçmenlerle bile diyalog kurabilen, gittiği her yerde geniş ilgi gören, sevenlerinin fotoğraf çektirmek için yarıştıkları karizmatik bir siyasi figür. Öyle ki CHP kadrolarında alternatifi yok..."

Breh breh... Ne CHP kadroları, cihanda benzeri yok.

Tamam, mayıs seçimleri yenilgisiyle girdikleri şoku atlatamıyorlar.

Tamam, kâht-ı rical meselesi Özgür Özel'i liderliğe götürüyor.

Ama anlayın artık, İmamoğlu'dan, Özgür Özel'den, CHP'den artık bir iktidar alternatifi çıkmaz.

Bitti...