Devlet kurumlarýnýn Abdullah Öcalan’la görüþmesini içinize sindiremiyor olabilirsiniz; Ýmralý sürecinin ülkemizin hayrýna olmayacak birtakým sonuçlarý olacaðý endiþesini taþýyor da olabilirsiniz. Haddizatýnda terör sorununun çözümü ayný zamanda etnik ayrýlýkçýlýk sorununun çözümü anlamýna gelmediði için, süreçle ilgili bazý beklentileri haklý olarak fazla iyimser buluyor da olabilirsiniz.
Ancak PKK’nýn tasfiyesi için yürütülen sürecin asýl amacýnýn “ülkeyi otuz yýldýr uðraþtýran terör gailesini sona erdirmekten baþka bir þey” olduðunu düþünmek, olsa olsa komplo düþkünlüðüyle açýklanabilir.
Ýmralý sürecinin gerek usul gerekse içerik bakýmýndan eleþtirilmesi baþka, bu sürecin “asýl amacýnýn” iktidar partisinin kimi siyasî hedeflerini gerçekleþtirmek olduðunu ileri sürmek bambaþka bir konu.
Elbette terör sorununu çözen bir hükümetin böylesi bir baþarýnýn politik ödüllerini seçim sandýðýnda almasý beklenebilir bir sonuç. Ama kastedilen bu deðil. Açýkça veya ima yoluyla söylenen þu: Öcalan ile Baþbakan Erdoðan anlaþtýlar. Hükümet Apo’ya hürriyetini verecek. Bunun karþýlýðýnda BDP milletvekilleri mecliste “Baþkanlýk Sistemine geçilmesini öngören” bir anayasa deðiþikliði için AK Parti’ye destek verecekler!
Ýmralý’da “Baþkanlýk sistemi” konusunda pazarlýk yapýldýðýný düþünmek akla ziyan bir zihinsel etkinlik. Ama bu iddiayý ciddi ciddi dile getiren bazý muhalif siyasetçiler ve bu senaryoyu açýk açýk yazmaktan geri durmayan birtakým gazeteciler var.
Olup biteni komplo teorileriyle açýklamaya çalýþan bu arkadaþlar en baþta siyasetin doðasýný görmezden geliyorlar.
Birincisi, terör sorununu çözmüþ bir Baþbakan olarak 2014’de halkýn karþýsýna çýkabilmek Tayyip Erdoðan’a yeter de artar bile. Baþkanlýk sistemiyle ilgili anayasal deðiþikliði de sandýktan alacaðý destekle bir sonraki dönemde daha kolay gerçekleþtirebilir.
Ýkincisi, bugün bir anayasa deðiþikliðinin BDP’nin desteðiyle Meclis’te 330 oyu bulmak suretiyle referanduma götürüleceðini -Yani AK Parti’nin halka “BDP ile beraber anayasa deðiþikliði yaptým, kabul eder misin?” diye soracaðýný- düþünmek siyaseti yok farz etmek anlamýna gelir.
Üçüncüsü, yeni anayasa konusuyla Baþkanlýk sistemi konusunu birbirine karýþtýrmak da doðru deðil. AK Parti yeni anayasada Baþkanlýk sisteminin yer almasýný istiyor, ama yeni bir anayasa konusunda meclis çatýsý altýnda geniþ bir mutabakat bulunduðu takdirde bu konudaki talebini ertelemesi de mümkün. Çünkü taraflarýn mutabakatýný saðlayarak yeni bir anayasa yapmýþ olma baþarýsý neticede iktidar partisinin hanesine yazýlýr. Ne var ki bugünkü þartlar altýnda yeni bir anayasa konusunda mutabakatýn saðlanmasý mümkün görünmediðinden bu konunun da sonraki döneme kadar ertelenmesi kaçýnýlmaz.
Toparlarsak, Ýmralý süreci baþarýya ulaþýr ve PKK tasfiye edilip akan kan durursa bu baþarý iktidar partisinin sandýktaki gücünü artýrýr. Cumhurbaþkanlýðý seçiminde aday olduðu takdirde Baþbakan Erdoðan sandýktan çok rahat çýkar. Sonraki milletvekili genel seçimlerinde AK Parti’nin de benzer bir baþarý göstermesi durumunda o gün oluþacak meclis aritmetiði çerçevesinde Baþkanlýk Sistemi konusunda veya cumhurbaþkanýnýn yetkileri veya partili kimliðinin tescili hususunda arzu edilen deðiþiklikler gerçekleþtirilebilir.
Baþbakan Erdoðan’ýn ve AK Partililerin bunun dýþýnda bir hesap yapmalarý zaten gerekmiyor.
Dolayýsýyla siyasetteki geliþmeleri komplo teorilerine göre deðil, “Occam’ýn usturasý” kuralýna göre deðerlendirmek icap ediyor.