Ýmralý’daki Öcalan tamam da, ya ‘Ýmralý’daki devlet?’

Öcalan’ýn mahkemede ortaya koyduðu savunmalar ve Kandil’e gönderdiði mektuplardan, Bekaa sonrasý yeni dönemde ne düþündüðünü herkes biliyor.

Ama Öcalan’ý Ýmralý’da karþýlayan devletin, PKK’nin silahlý gruplarýna karþýlýksýz olarak ülke topraklarýný terk etme çaðrýsý yapan Öcalan’a karþý nasýl davrandýðý ve nasýl bir PKK istediðini, kamuoyunun ekseriyeti maalesef bilmiyor.

O yýllarda Öcalan PKK’yi sýnýr ötesine çekip, silahlý mücadele döneminin bittiðini ilan ettiðinde, mensuplarý ve yöneticileri bugün Silivri’de yatan ‘Ýmralý’daki Devlet’, Abdullah Öcalan’a gidip ‘çoðu gitmesin, beþ yüzü burada kalsýn’ diyen ve bu yoðunlukta bir savaþla kimsenin kendisini muhatap almayacaðýný hatýrlatan devlettir!

Oysa Öcalan, Amerika ve Avrupalýlar’ýn himayesinde Ýmralý’ya teslim edildiðinde, karþýsýndaki devletin, savaþý bitirmek istediðini düþünüyordu.

Servis edilen kasetlerde açýkça görülüyor. Öcalan’ýn heyecanla ve adeta soluksuz bir þekilde dünyanýn bir ucundan girip diðer ucundan çýkarak anlatmasýndan  ve anlatýrken de yüzüne yayýlan memnuniyetten, aldýðý keyiften anlýyoruz ki, PKK lideri, PKK’ye silah býraktýrabileceðini, örgütünü demokratik mücadeleye inandýrabileceðini  söylerken, karþýsýndaki devleti memnun edeceðini sanýyordu.

Oysa memnuniyet bir yana, Öcalan’ýn karþýsýndaki devlet, Öcalan’a daha sýký savaþmasýný, silahlý gruplarýn, 500’ünün Türkiye’de kalmasýný talep ediyordu!

Silahlý bir isyanýn liderini, yani  isyaný bitirmeyi teklif eden bir lideri, þaþkýnlýða çeviren ‘devlet aklý’ Ýmralý’da böyle tecelli etti!

Þimdi de ayný ‘devlet’ Öcalan’ýn bu tutumunu, Öcalan’ýn bir ayýbý ve günahý olarak servis ediyor!

Öcalan’ýn mahkemelerde yaptýðý savunmalar hem PKK içinde hem de PKK’ye muhalif Kürt çevrelerinde çok eleþtirildi. PKK’nin ilk kadrolarýndan sayýlan birçok kiþi, o süreçte PKK’den ayrýldý.

Dünyadaki bütün Kürtler gözlerini Ýmralý’ya ve Öcalan’ýn yapacaðý savunmaya dikmiþti. Avukatý Ahmet Zeki Okçuoðlu ile -ki Okçuoðlu daha sonra avukatlýktan ret edildi veya çekildi- Öcalan arasýnda þöyle bir diyalog yaþandý:

Okçuoðlu- Birinci duruþma çok önemli, orada söyleyeceðiniz her söz dünyada yanký yapacak

Öcalan- Onlar da birinci duruþma çok önemli diyor..

Öcalan’ýn ‘onlar’ diye sözünü ettiði ekip sorgulama ekibiydi. Sonrasý biliniyor. PKK liderinin mahkemedeki tutumu taraftarlarý içinde büyük bir hayal kýrýklýðý yarattý. Derken zaman içinde her þey derlenip toparlandý. Öcalan, PKK üzerinde sarsýlýr gibi olan hakimiyetini yeniden kurdu. Ve Ýmralý sürecinin üstündeki sis perdesi biraz aralanýr gibi olduðunda, adada olup bitenler, benzeri örnekler üzerinden ve  Ergenekon faaliyetleri baðlamýnda yeniden analiz edildi

Robben adasý ve Mandela, ÝRA ve ETA hep hatýrlanan örnekler oldu.

Güney Afrika’da, ýrkçý beyaz yönetimi temsil eden hiç kimse Robben adasýna, yani Mandela’ya gidip, Afrika Ulusal Kongresinin daha sýký savaþmasý tavsiyesinde bulunmamýþtýr. Yine hiç kimse Ýngiliz devleti adýna, Belfast zindanlarýnda yatan ÝRA gerillalarýna gidip ‘Ýngiltere’ye karþý daha þiddetli savaþmazsanýz Ýrlanda’nýn baðýmsýzlýðýný unutun!’ dememiþtir. (Bu arada.. Kürt mahallesinin ‘biricik gülü’ çok üzülecek biliyorum, ama duyduðuma göre Öcalan’ýn görmek istediði iki gazeteciden  biri, Erdoðan’la iþbirliði yapýp ‘Türkler’i satýþa getiriyorsun diye onu bu aralar sýk sýk uyaran Hasan Cemal, diðeri de Özkök’müþ.. Ýnþallah ‘Ýmralý belgeselini’ Özkök’e yaptýrýp dünya alemi hayrete düþürmezler! Kandil’e gidip Kandil’i anlatma projesinde Özkök’ün adý sýk sýk geçtiðine göre bunu da bir ihtimal olarak aklýnýzda tutun bence!)

Ýmralý’ya dönecek olursak.. Gerçek þu ki devlet karþýsýnda, savaþý bitirecek güce sahip bir Öcalan deðil, derin hesaplara PKK’yi ve ona inananlarý kurban edebilecek bir Öcalan görmek istedi.

Kürtler’e 12 Eylül askeri darbesinden sonra reva görülen zulmün eseridir PKK.

Çok trajik olsa gerektir. O yýllarda bu zulmü bir halka reva görenler ve bu zulme baþkaldýran örgütün  lideri Öcalan’ý Bekaa’da sýk sýk ziyaret edenler, yakalanýp Ýmralý’ya getirildiðinde onu sorgulayanlar ve þu iþe bakýn ki, Ýmralý’da, ondan daha sýký savaþmasýný isteyenler, ayný  güçlerdir.

Ýster Ýmralý devleti deyin, ister Ergenekon, ister Özel Kuvvetler Komutanlýðý.. Hepsi ayný kapýya çýkar..

Bu tuhaflýklarý konuþmak, ama en çok da Kürtler arasýnda ve çözüm sürecinin selameti bakýmýndan yani içinde bulunduðumuz yepyeni koþullar bakýmýndan konuþmak ve tartýþmak gerekmiyor mu?

Ne dersiniz?