Ýmtihanlarýmýz sýradaðlar gibi...

Orman yangýný deðil, ciðer yangýnýydý yaþadýklarýmýz... Halen içinden geçmekte olduðumuz ateþ geçitleri de düþünüldüðünde zorlu bir yazý aþýyoruz... Ýklim deðiþikliðinin yol açtýðý krizler, radikal anlamda yaþanmaya baþlandý. Ciddi sýcaklýk artýþlarýyla tüm dünyada hem yangýnlar, hem kuraklýk el ele vermiþ ölümcül þekilde artýyor...

Eþ zamanlý olarak 45 yangýnýn birden bire parlayývermesi, zihinlere daha evvel de yaþadýðýmýz teammüden yangýnlarý ve terörizmin parmak izlerini anýmsattý herkese. Ciddi bir infial oldu, kýsa zamanda toplumsal öfke kabardý. Hele ki sýrtý yanmýþ koyunlar, çýðlýk çýðlýða aðlaþan yaban domuzlarý, yumurtalarýný býrakamadýðý için yavrucuklarýnýn baþýnda yanarak ölen kuþlar, ateþin içinde baðrýþarak yolunu yitirmiþ inekler... Tüm bunlarý çaresizce seyretmek, hepimizi kahretti... Ama seyirci kalmayanlar da vardý. Ýyiliðin timsali Þahin Akdemir kardeþimiz, yangýn söndürmekle uðraþan görevlilere su taþýrken hayatýný kaybetti. Allah onu serin cennetleriyle, pýnar baþlarýyla onurlandýrsýn, þehitler defterine yazsýn...

Herkesin bir tarafý var...

Toplumsal felaketlerde, doðal afetlerde bile kininden, takýntýsýndan vazgeçmeyenlere ne demeli? Yýllarýn gedikli gazetecisi Can Ataklý, hükümeti devirmek için ciddi bir doðal afetten, büyük yangýnlardan, büyük deprem beklentilerinden bahsediyordu mesela. Siyasi takýntýsýný ve ümidini, ancak afete baðlamýþ bir zihniyetin, bu ülke için sahici hiç bir teklifi olamaz... Bir yanda bisikletiyle yangýna su taþýyan temiz kalpli bir genç, diðer yanda ellerini ovuþturarak yangýn veya deprem bekleyen bir piri fani... Nasýl bir akýl dýþýlýk, nasýl bir vicdan ölmesi, nasýl bir kalp donmasý bu, anlayabilmek mümkün deðil... Ama dedik ya, herkesin bir tarafý var.

Vicdanlarýmýz ateþten geçerken bir baþka sosyal yangýnla karþýlaþtýk. Konya Meram'da bir aile, yedi kiþilik fertleriyle birlikte, evi basýlarak feci þekilde katledilmiþti. Þok halindeydik toplum olarak. Ailenin Kürt olmasý üzerinden sinir sistemimizi mýncýklayan bir manipülasyona tabi tutulduk hemen... Sosyal medyada ilk çýkan feverana göre, cinayet bir ýrkçýlýk cinayetiydi... Ancak kýsa sürede bunu asýlsýz olduðu ortaya çýktý. Olayýn ýrkçýlýkla ilgisi yoktu...

Fakat bu arada yaklaþýk üç saat kadar ciddi bir irtibatsýzlýk yaþandý. Yetkililer herhangi bir açýklama yapmayýnca, þayialar büyüdü, söylemler keskinleþti, acýlarý kanýrtarak üzerinde tepinenler, piranalar gibi üþüþtü... Takip ettiðim iki gazeteci o can alýcý süreçte, kendilerine aktarýldýðý belli, bazý bilgiler geçtiler, ama bu gazetecilerin toplumun nabzýný tutma konusunda ciddi bir karþýlýklarý olmadýðý için, bilgi karmaþasýný, dezenformasyonu arttýrmaktan baþka iþe yaramadýlar...

Yetkililerin bu gibi durumlarda, acil olarak olay hakkýnda bilgilendirme ve halkla temas kurma giriþimi olmalý. Gazetecilerden veya siyasilerden deðil, bizzat yetkili makamlardan bilgi almak, kaosu önlemekte en önemli avantaj...

Yetkililerin halka vereceði demeçler toplumsal moral açýsýndan çok önemli, 'o esnada neredeydiniz?' sorusuna yetkililerin vereceði cevaplar sýradan veya baþtan savmaca olmamalý... Düþüncesizce sarf edilen bir söz, nice fedakarlýklarla görülen mücadeleyi gölgelemeye hazýr kötücüllere fýrsat veriyor. Kabul edilecek bir þey deðil...

Bir diðer ateþli tartýþma mülteciler meselesiyle ilgili... Artýk 'ensar muhacir kardeþliði' sözleri yetmiyor toplumumuza. Sadece Suriyeli kardeþlerimiz de yok göç dediðimiz zaman, Afrikalý olanlar, Türki Cumhuriyetlerden gelenler, Afganlar, hasýlý göçmenlerle dolu bir ülkeyiz. Zengin muhitlerinde ve kalýn duvarlarýyla dýþa kapalý sitelerde pek hissedilmese de, bugün her mahalle ve her sokakta göçmenlerle bir arada yaþýyoruz. Sadece ''ýrkçýlýk yapmayýn' demekle olmuyor. Kültürel farklýlýklar, dil sorunu, vatandaþlýk meselesi ve pandemi boyunca kayýt altýna alýnmasý gereken saðlýk takipleriyle devasa sorunlarýmýz var... Sadece kardeþimiz demekle, sadece yardým götürmekle olmuyor, bunun hukukunu, entegrasyonunu ve kurallarýný da belirlemek gerekiyor. Milyonlarca göçmeni olan bir ülkeyiz, Ýnþallah en kýsa zamanda bir Göç Bakanlýðý kurulur ve kayýt dýþýlýk son bulur...

Ve dayanýþma ve sevmek ve sevinçte, hüzünde paylaþmak... Bir fidaný dikerken de, bir taziye evinde dizlerinin üstünde hüzünle otururken de, bir sofrada bir ekmeði bölüþürken de, kalplerimizi birbirimize açabilmek... Ýnsan olabilmek, iþte tüm dava bu...