Ýnanmayan Cumhurbaþkaný Gül’e sorsun

Ne zaman darbelerde ABD’nin parmak izlerini gündeme getirsem kýzýyorlar. Yalnýzca darbeciler kýzmýyor, Amerikalýlar da müthiþ rahatsýz oluyorlar. Takvim’in yayýn yönetmeni Ergün Diler ABD Büyükelçisi Frank Ricciardone’nin Ýstanbul’da bazý gazetecilerle biraraya geldiðini yazdý; o gün bugündür kimlerin toplantýya katýldýðýný, neler konuþulduðunu ýsrarla sorup duruyor... Kendisine bir ipucu: Katýlýmcýlardan bir ricasý oldu Büyükelçi Ricciardone’nin: 12 Eylül (1980) ve benzeri müdahalelerde ABD’nin dahli bulunduðuna dair söylentilerin bir þehir efsanesi olduðunu yazmalarý... Onlar “Yok böyle bir þey” diye yazdýlar da ne oldu? Ben de burada 12 Eylül’ün Jimmy Carter’a “Bizim çocuklar darbe yaptý” þeklinde bildirildiðinin ‘söylenti’ deðil gerçek olduðunu, o cümleyi kuran Paul Henze’nin sonradan inkârý üzerine ‘12 Eylül: Saat 04.00’ kitabýnda o sözü aktaran Mehmet Ali Birand’ýn malum cümleyi de içeren Henze mülâkatýný CNN-Türk’te yayýnladýðýný kanýtlarýyla yazdým. Þimdilerde 2002 sonrasýna ait bazý darbe giriþimleri yargýlanýyor ya, onlarýn akamete uðramasýnýn da sebebi ABD’nin kýrmýzý ýþýk yakmasýdýr. Giriþimlerden biri 1 Mart (2003) tezkeresinin Meclis’ten geçeceði varsayýmý üzerine hazýrlamýþtý. Tezkere geçecek, 60 bin Amerikan askeri topraklarýmýzda konuþlanacak, sorunlar çýkacak, sýkýyönetim gerekecek ve... Tezkere geçmeyince darbe planýný yine de uygulamaya koymaya kalktýlar, elleri ayaklarý birbirine dolaþtý... ABD kendileri adýna niyetlenilen giriþime adý karýþanlarý nasýl kollasýn bilemiyor; lojistik destek veriyor ama fayda yok... ‘Post-modern’ adýný bizzat sürecin içinde yer alan generalin koyduðu 28 Þubat (1997) müdahalesi sanki farklý mý? Askerler 1997 yýlýnýn Haziran ayýnda “Post-most dinlemeyiz, biz geliyoruz arkadaþ” heyheylenmesine düþtüler. Refahyol hükümetinin küçük ortaðýnýn ABD’de iyi kaynaklarý bulunan önemli bir üyesi, bir gece vakti, bütün personelini çaðýrýp aleyhine kullanýlabilecek ne kadar malzeme varsa kýyma makinelerinden geçirtti. “Ne oluyor?” diye soranlara, “Bu gece olmazsa, yarýn müdahale geliyor” cevabýný vermiþti o kiþi... O gece baþka bir þey oldu: ABD Dýþiþleri Bakaný Madeleine Albright bakanlýkta bir toplantý düzenledi; kendi memurlarý yanýnda Pentagon’dan Türkiye’yle ilgili görevlileri ve bazý bilimadamlarýný da çaðýrdýðý... Toplantýdan çýkan Albright, ertesi gün (13 Haziran 1997) Milliyet’te manþet olacak görüþünü Yasemin Çongar’a mülâkat olarak verdi: “Anayasa dýþýna çýkýlmasýn...” Askerin doðrudan müdahalesini istemedi ABD, 28 Þubat ‘post-modern’ oldu. ‘Post-modern’ yöntemi de ABD’nin telkiniydi zaten... Konu ne zaman açýlsa þaþýran çýkýyor; sonra “Ha, Erbakan Hoca söylemiþti” deyip geçiþtiriyorlar... Vefatýndan kýsa süre önce, 28 Þubat’ýn bir yýldönümünde, merhum Erbakan “Bizim elimize belgesi geçmiþti” diye bir açýklama yaptý, hatta belgenin Türkçe çevirisini de daðýttý. “Hoca’dýr, söyler” diye geçiþtirdiler. Ýsterseniz, olayý baþtan anlatayým: Abdullah Gül Refahyol Hükümeti’nde devlet bakanýydý. Bir gün ziyaretimde kendisini alý al moru mor bir vaziyette gördüm. Viyana’daki bir posta kutusu adresinden kendisine bir belge gelmiþ... Dönemin ABD Dýþiþleri Bakaný Warren Christopher’dan Ankara’daki büyükelçisi Marc Grosman’a 1996 Ekim ayýnda gönderilmiþ bir talimat... Talimatta D-8 projesinden duyulan rahatsýzlýk anlatýlýyor, hükümet ortaðý DYP’nin Refah’ýn aþýrýlýklarýný frenleyemediði belirtiliyor, Refahyol’un iþbaþýndan gitmesi için yol aranmasý arzulanýyor... “DYP ayrýlýrsa hükümet düþer, seçim zorunlu olur, RP daha güçlü çýkar” hesabýný yapmýþ Amerikalýlar... Ankara’ya ilettikleri formül þu: “Devreye askerler girsin...” Þimdi Cumhurbaþkanlýðý koltuðunda oturan Abdullah Gül diplomatlara sorar; “Gerçek olabilir” tespiti kendisine iletilir. Viyana’daki posta kutusunun kime ait olduðu soruþturulur, kaynaða ulaþýlamaz... Bugün bile sorulsa, “Belgeyi gönderen herhalde demokrat bir Amerikalý diplomattý” diyecektir Abdullah Gül... Gülüyorum ben “Darbelerde ABD parmaðý bir þehir efsanesidir” diyenlere, baþka ne yapayým?